Exploring spatial and aspatial factors in co-production of scientific knowledge: The case of Turkey
Bilimsel bilginin ortak üretiminde mekansal ve mekansal olmayan faktörlerin incelenmesi: Türkiye örneği
- Tez No: 842009
- Danışmanlar: PROF. DR. EMİNE FERHAN GEZİCİ KORTEN
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Şehircilik ve Bölge Planlama, Urban and Regional Planning
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 138
Özet
Dünyada git gide daha karmaşık hale gelen problemler ve bunların çözümü için geliştirilen araçlar nedeniyle, bilimsel bilgi üretimi süreçleri bireysel eforlarla sürdürülmesi zor bir hal almıştır. Bu nedenle, iş birlikleri günümüze dek hızla artmış ve dünyada genel bilimsel üretkenliğin sürükleyicisi pozisyonuna gelmiştir. Bibliyometrik analizler yayın ve ortak yayın trendlerindeki değişimleri on yıllardır incelemekte iken, mekânın bu süreçlerdeki rolünün incelenmesi nispeten daha yeni bir araştırma alanı olarak öne çıkmıştır. Teorik ve metodolojik anlamda yol gösterici ilk örnekler 1990'larda ortaya çıkmaya başlamışken, bu teori ve metodların olgunlaşması son on beş yıllık süreçte gerçekleşmiştir. Bu araştırma alanına İngilizce adıyla spatial scientometrics denilmekte, Türkçe'de ise TÜBİTAK'ın çevirisi dikkate alınarak mekânsal bilimetri olarak tercüme edilebilmektedir. Bu alandaki çalışmaların teorik altyapısını ise çoğunlukla yakınlık literatürü oluşturmaktadır. Bu doğrultuda bu tez, mekânsal ve mekânsal olmayan yakınlıkların Türkiye illeri arasındaki bilimsel bilgi akışları üzerindeki etkilerini incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaca yönelik olarak tez OECD'nin FORD (tr. Araştırma ve Geliştirme Alanları) sınıflandırmasında yer alan altı araştırma alanındaki ortak yayın sayılarını kullanmaktadır. Tez, bu veri üzerinden Türkiye illeri arasındaki bilimsel bilgi akışlarında coğrafi, bilişsel, ilişkisel ve kurumsal yakınlıkların rolünü anlamayı amaçlamaktadır. Yer çekim modeli kullanılarak bu yakınlıkların değerlendirilmesi yapılmakta olup, ortak yayın şansının oluşmasında illerin yayın sayıları, birbirleri arasındaki seyahat süreleri, araştırma profillerinin benzerliği, ortak yayın ağlarının benzerliği ve 2006 sonrasında kurulan üniversitelerin il içerisindeki akademik etkinliği çalışmadaki göstergeleri oluşturmaktadır. Ancak tez bu göstergelerin ana etkilerinin ötesine geçmekte ve etkileşim etkilerini de dikkate almaktadır. Bu yönüyle hem göstergelerin ortak etkilerini gözlemleme fırsatı sunmakta hem de bu göstergelerin birbirleri ile olan ilişkilerine de ışık tutmaktadır. Bu yönüyle yakınlıkların bilimsel iş birlikleri üzerindeki etkilerinin çok daha doğru ve detaylı biçimde anlaşılması, hem de bunun etkilerin farklı araştırma alanlarında nasıl değişiklik gösterdiğinin de ortaya konulması sağlanmaktadır. Şimdiye kadar Türkiye'de yapılan çalışmalar bibliyometrik analizlerle sınırlı kalmıştır. Bu bibliyometrik çalışmaların birçoğunda da kapsam en çok bir araştırma alanı seviyesinde kalmıştır. Mekânsal boyutu da dikkate alan az sayıdaki çalışma ise benzer şekilde sınırlı sayıda ve kapsamda kalmıştır. Bu anlamda çalışma bölgeler özelinde Türkiye içindeki bilimsel bilgi akışlarının coğrafyasını incelemesiyle, kullandığı ortak yayın verisiyle, altı farklı kapsamlı araştırma alanını barındıran kapsamıyla, 2006'da başlatılan“Her ile bir üniversite”politikası üzerinden hızlı büyüme odaklı ulusal politikaların etkisini incelemesiyle, mekânsal ve mekânsal olmayan faktörlerin ortak yayınlar ve birbirleri üzerinden etkilerini incelemesi ve son olarak, bilimsel iş birliklerinin yaygın etkisini incelemesiyle yapılan çalışmalardan ayrılmaktadır. Bu çalışmanın amaçlarına ulaşmakta ve teorik yönden açıklanmasında yakınlık, dünya şehir ağları ve sosyal ağ analizi çalışmaları olmak üzere üç tip literatürden faydalanmıştır. Bunlardan yakınlık literatürü çalışmanın en temel teorik çerçevesini oluşturmaktadır. Ekonomik coğrafya alanında iş birlikleri çalışmalarında yoğun olarak kullanılmış olan yakınlık literatürü, mekansal yakınlığın etkisinin anlaşılmasında ve ifade edilmesinde etkili bir çerçeve sunmaktadır. Bunu ise mekânsal yakınlıktan mekânsal olmayan yakınlık biçimlerinin ayrımını yaparak gerçekleştirmektedir. Bir diğer deyişle, mekânsal yakınlığın içinde barındırabileceği katmanları ayırmakta, en yalın haliyle mekânın etkisini ölçmekte ve bulunan olguları açıklamaya çerçeve oluşturmaktadır. Bu çalışma kapsamında ortak yayınların oluşumunu etkileyen faktörler bilişsel, ilişkisel (sosyal) ve kurumsal yakınlık türleri çerçevesinde değerlendirilmiştir. Bu teorik çerçevede, çalışmanın araştırma sorularını ilk olarak (1) mekansal yakınlık ile (2) mekansal olmayan yakınlıkların ortak yayınlar üzerindeki etkilerinin ne şekilde olduğu oluşturmaktadır. Bunun ardından ise (3) mekansal ve mekansal olmayan yakınlıklar arasındaki etkileşim etkilerinin ve (4) mekansal olmayan yakınlıkların birbirleri ile etkileşim etkilerinin ortak yayınlar üzerindeki etkilerinin olup olmadığını sormaktadır. Son olarak ise (5) bu yakınlıkların yüksek yaygın etkiye sahip bilimsel iş birliklerinin oluşumlarına etkilerinin neler olduğu sorusu ele alınmaktadır. Mekansal olmayan yakınlıklarda, bilişsel yakınlık çerçevesinde illerin araştırma profillerindeki benzerlik; ilişkisel yakınlık ile illerin araştırma ağlarının benzerliği; kurumsal yakınlık çerçevesinde ise 2006-2010 yılları arasında kurulan üniversitelerin illeri içerisindeki akademik etkinliği değerlendirilmiştir. Ortak yayınlara dair veri seti Scopus veritabanından 2015-2019 yılları aralığını kapsayacak şekilde, altı araştırma alanı için toplanmıştır. Bu yıl aralığı ile hem 2006“Her ile bir üniversite”politikası sonrası kurulan üniversitelerin yayın sayılarının birikimi için bir zaman aralığı bırakılmış, hem de 2020 ve sonrasında pandemiye dayalı oluşan uzaktan çalışma şartlarından bağımsız bir veri seti elde edilmiştir. Aynı zamanda, ilk belirtilen nedenden dolayı çalışmaya dahil edilen üniversiteler 2006-2010 aralığında kurulan üniversiteler ile sınırlandırılmıştır. Ortak yayın verisinin aşırı yayılımlı olması nedeniyle ölçümde genelleştirilmiş Poisson yöntemi denenmiş ve modelin uygunluğunun gözlemlenmesi sonucu bu model tercih edilmiştir. Sonuçlar coğrafi yakınlığın, bilgi birikimindeki benzerliğin ve ağ yapılarındaki benzerliğin ortak yayın sayılarında daha yüksek sonuçlar elde edildiğini göstermiştir. Etkileşim etkilerinde ise, birbirine yakın mesafedeki iller, eğer bilişsel ve ilişkisel olarak da yakın iseler daha yüksek ortak yayın yapma ihtimaline de sahip olmaktadırlar. Bu durum, coğrafi yakınlığın bilişsel ve ilişkisel yakınlık ile bütünleyici şekilde işlediğini göstermiştir. Ancak mekânsal olmayan yakınlıkların etkileşim etkileri gözlemlendiğinde, bilişsel ve ilişkisel yakınlık arasında birbirini ikame eden bir ilişki bulunmakta olup, ikisinin de yüksek olduğu durumlar tam tersi etkiye sebep olmaktadır. Kurumsal yakınlık çerçevesinde ise 2006 sonrası kurulan üniversitelerin akademik yayınlarda yüksek paya sahip olduğu iller (çoğunluğu ilk kez 2006 sonrasında üniversite açılmış iller) dikkate alındığında, ilk başta ortak yayın şansının yükselmediği gözlemlenmektedir. Ancak, kurumsal yakınlığın coğrafi yakınlık ile etkileşim etkisi göz önüne alındığında iki araştırma alanı içerisinde iş birliği fırsatları üzerinde pozitif etki ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla coğrafi yakınlığın yeni kurulan üniversitelerin araştırma kapasitelerinin gelişmesi için önemli olduğu söylenebilmektedir. Elde edilen sonuçlar yükseköğretim kurumlarına dair politikalar da göz önüne alınarak yorumlanmıştır. Bu yönüyle tez, elde edilen sonuçlar ve var olan politikalar ışığında Türkiye için ne gibi politika seçenekleri yer aldığına dair de bilgilendirici yöne sahip olmaktadır. Bilişsel ve ilişkisel yakınlıktan elde edilen sonuçlar ile ülke içerisindeki ortak yayın ağlarının entegrasyonuna dair çıkarımlar yapılabilmektedir. Hem mekansal hem bilişsel yakınlığa sahip iller, yeni ve özgün bilgi üretimi için gerekli olan yeni bilgiye kendi ağları dışında kalan veya ağ yapısı olarak az benzeşen (ilişkisel olarak uzak) yerler ile iş birlikleri aracılığıyla ulaşmaları gerekmektedir. Aynı şekilde, hem mekansal hem ilişkisel yakınlığı yüksek iller ise araştırma profili farklı olan (bilişsel olarak uzak) yerler ile bağlantılar kurmaları gerekmektedir. Bunların ötesinde kurumsal yakınlıkta ise, 2006-2010 arası dönemde kurulan üniversiteler adına elde edilen sonuçlar, hızla büyümeye ve coğrafi olarak yaygınlaşmaya devam eden yükseköğretim sistemi adına önemli sonuçlar taşımaktadır. Organizasyonel olarak da farklılıkları barındıran bu üniversiteler, kuruluşlarından bu yana geçen 10 yıldan fazla süre içerisinde bilimsel bilgi akışlarına entegrasyonlarını tam olarak gerçekleştirememişlerdir. Ancak etkileşim etkileri incelendiğinde ise, mühendislik ve teknoloji ile doğa bilimleri alanlarında mekansal yakınlığın yüksek olduğu durumda, yeni ortak yayınların ortaya çıkmasında pozitif etkileri gözlemlenmektedir. Eğer bilimsel bilgi üretimi önemsenecek olursa, bu durum yeni açılacak bölümlerin yer seçimlerinde köklü üniversitelere sahip illerin çevresindeki illerde önceliklendirilmesi veya bu üniversitelerin olmadığı durumlarda, bölgesel ölçekte il kümeleri halinde bilgi akışlarını destekleyici politikaların, desteklerin ve programların geliştirilmesine zemin hazırlamaktadır. Çalışmanın son araştırma sorusu kapsamında ise tüm bu yakınlıkların yüksek etkili bilimsel işbirlikleri üzerindeki etkileri ele alınmıştır. Mekansal bilimetri literatüründe üretilen bilimsel bilginin yaygın etkisinin ve kalitesinin ölçümünde çoğunlukla atıflar kullanılmıştır. Ancak atıf sayıları sadece araştırma alanları arasında değil, araştırma alanları içerisinde bile büyük değişiklikler göstermektedir. Bu nedenle Scival servisinde yer alan Alan Ağırlıklı Atıf Etkisi (en. Field-Weighted Citation Impact, FWCI) dikkate alınarak yakınlıkların etkileri ölçülmüştür. Yüksek etkili ortak yayınlar ile bir önceki aşamada elde edilen genel sonuçlar birlikte değerlendirildiğinde, araştırma alanları özelinde mühendislik ve teknoloji ile doğa bilimleri alanlarında coğrafi yakınlığın yüksek etkili ortak yayınlarda negatif etkisi (yani uzak mesafelerde işbirliklerinin önemi), buna kıyasla beşeri bilimler ve sosyal bilimler alanlarında pozitif etkinin sürdüğü gözlemlenmektedir. Bu durum kullanılan bilginin niteliği ile açıklanabilir. Mühendislik ve doğa bilimleri alanlarında kullanılan bilgi diğer alanlara kıyasla kodlanmış bilgi ağırlıklı iken, beşeri bilimler ve sosyal bilimlerde içinde bulunulan yerel ve ülkesel bağlamlar ve bu ölçekteki olgular ile ilişkili örtük bilgi daha çok öne çıkmaktadır. Coğrafi yakınlığın önemi yeni kurulan üniversitelerde bu noktada da öne çıkmakta olup, yakın coğrafi mesafelerde bu üniversitelerin yüksek etkiye sahip ortak yayınların oluşumuna katkısı gözlemlenmektedir. Bu sonuç, bir önceki aşamada yeni kurulan üniversiteler düşünülerek önerilen mekansal perspektifli politikaları destekler niteliktedir. Tez mekansal bilimetri alanında az incelenmiş olan etkileşim etkilerini detaylı biçimde ele almıştır. Bu etkilerin tanımlanması ile birlikte yakınlık teorisi çerçevesinde bilimsel işbirliklerinde önemli faktörlerin daha kapsamlı şekilde anlaşılmasına katkı sağlanmıştır. Bunun yanı sıra, Türkiye'de yükseköğretim kurumları sayısı ve coğrafi dağılımdaki hızlı büyüme ve genişleme ile birlikte bilimsel bilgi akışlarının dağılımına dair de ilk kez farklı araştırma alanları temelinde kapsamlı bir anlayış sunulmuştur. Gelecekte ele alınacak çalışmalarda bireysel araştırmacılar düzeyinde ele alınacak çalışmalar ile birlikte interdisipliner bilgi akışlarının da incelenmesi, özgün bilginin oluşumundaki faktörlerin anlaşılmasına dair daha da detaylı öngörüler edinilmesine katkı sağlayacaktır. Bunun yanı sıra, Türkiye için uluslararası bilgi akışlarına entegrasyon veya bu akışlardan ne şekilde faydalanıldığı da bir diğer önemli çalışma konusu olmaktadır.
Özet (Çeviri)
A long line of studies since the late 2000s have found a positive influence between geographical proximity and scientific knowledge production. If this constituted the only or major component behind formation of scientific collaborations, the simple solution could have been a closer proximity among entities in this field to remedy any problems regarding integration of scientific collaboration networks. However, there are more facets to these networks beyond purely spatial proximity. These are explained under aspatial proximities and, in most cases, the positive role of space acts as a proxy for them if these proximities are not measured. In this regard, while early studies have provided initial explanations and methods during the 1990s, theoretical foundations and methodological sophistication have reached maturity in the last one and a half decade. This area of interest has been called spatial scientometrics. The proximity literature has formed the primary theoretical explanations for these studies. In this respect, this thesis sought to explore the role of spatial and aspatial proximities in the co-production of scientific knowledge among Turkish provinces. The thesis seeks to understand the geographical, cognitive, relational and institutional proximities' influences on coauthorships among Turkish regions in six research fields. Thus, chances of coauthorships are evaluated in terms of travel time distances, publication sizes, overlapping research profiles, similarity of networks and publication share of post-2006 universities in their provinces. The thesis contributes to the spatial scientometrics literature by going beyond the main effects of these proximities and incorporating the interaction effects between proximity pairs to understand their combined effects and the relation between these proximities, which has been explored less. The results show being closer in space, knowledge base and network structure helps the formation of coauthorships. Province pairs with high cognitive proximity or relational proximity also have higher chances of coauthorships if they are geographically closer. However, cognitive and relational proximity have a substitutive relation between themselves, as together they lead to a lock-in for potential new collaborations. Lastly, new universities' academic presence does not increase chances of coauthorships, however, when they are geographically closer collaboration chances actually increase in two fields. In the analysis of these results' spatial implications, the findings are evaluated together with higher education institution policies. By this, the thesis presents information on what kind of options exist to improve scientific knowledge flows through policies with spatial perspective.
Benzer Tezler
- Yeni nesil birliktelik mekanları olarak 'süperpoze mekan' üretimi: Yaratıcı 'dördüncü mekan' ekosistemi
The production of 'superposed space' as new generational spaces of togetherness: A creative 'fourth place' ecosystem
DUYGU KISACIK KARAMAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. YASEMİN ALKIŞER BREGGER
- Kıyı alanlarında gündelik hayatı kuran eşik mekanların incelenmesi
Analyzation of thresholds spaces that establish everyday life on the coasts
GİZEM ÖZTÜRK
Yüksek Lisans
Türkçe
2020
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. GÜLÇİN PULAT GÖKMEN
- İnönü evi: İlişki ağları ve katmanlar üzerinden mekansal bir anlatı
Inonu house: A spatial narrative through networks of relationship and layers
AYŞE TUĞÇE PINAR AKIN
- Elmalı ve Alibey su havzalarının uydu görüntü verileriyle izlenmesi ve bilgi sistemi oluşturma olanakları
Başlık çevirisi yok
ÇİĞDEM GÖKSEL
- Energy poverty in Türkiye: An evaluation through consensual-based indicators
Türkiye'de enerji yoksulluğu: Uzlaşmaya dayalı göstergeler üzerinden bir değerlendirme
FATMA YAĞMUR ÖZGÜR
Yüksek Lisans
İngilizce
2023
Şehircilik ve Bölge PlanlamaOrta Doğu Teknik ÜniversitesiŞehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ÖZGÜL BURCU ÖZDEMİR SARI