Antroposen tartışmaları bağlamında yaşam ve refleksiyon kavramlarını yeniden düşünmek
Rethinking the concepts of life and reflectionin the context of the Anthropocene debates
- Tez No: 853029
- Danışmanlar: PROF. DR. KURTUL GÜLENÇ
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Felsefe, Philosophy
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Felsefe Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Felsefe Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 163
Özet
Günümüz Batı felsefesinde yeni realizm ya da yeni materyalizm olarak adlandırılan felsefe akımları günden güne popülerliğini artırıyor. Aralarında kimi metodolojik farklar olsa da bu akımların ortak bir ethos'a sahip olduğu göze çarpıyor: İnsanın üzerinde yaşadığı gezegeni geri döndürülemez biçimde tahrip etmesinden sorumlu tuttukları insanmerkezci görüşe alternatifler getirmek. Bu amaçla, insanmerkezci görüşün Descartes'tan bu yana felsefi dayanağı olarak gördükleri özne felsefesinden vazgeçilmesi gerektiğini söyleyen bu akımlar, farklı yollarla insan odaklı olmayan yeni felsefeler geliştirmeye çalışıyor. Bu tezde, yeni akımların ethos'unu desteklesem de özne felsefesinden tamamen vazgeçmenin sorunlarına dikkat çekmek istiyorum. Bunun için rasyonel ve eleştirel düşüncenin merkezinde yer alan refleksiyon kavramının yeniden değerlendirilmesini öneriyorum. Özellikle Kant'ın üçüncü kritiği, Erken Romantik Felsefe ve Hegel'in diyalektik mantığında ele alındığı ölçüde refleksiyonun salt insanmerkezci değil en genel anlamıyla yaşammerkezci ele alındığını göstermeye çalıştığım bu tezde, özneyi güçsüzleştirmeden, onun rasyonel ve eleştirel kapasitesini koruyarak da yukarıda dile getirdiğim ethos temelinde yeni düşünceler üretilebileceğini savunuyorum. Bu refleksiyon kavramı, Kant öncesi metafizik ile sonrasını ayırt edebilmek için kilit bir kavram olarak öne çıkıyor. Kant ile birlikte refleksiyon, ontolojik bir temellendirmenin konusu olmaktan çıkmış ve eleştirel düşünmenin temelinde, bilme yetilerimizin sınırları üzerine transendental bir sınama yöntemi haline gelmiştir. Diğer taraftan üçüncü kritikte refleksif yargı altında refleksiyon kavramı bir anlam dönüşümü geçirmiş ve anlama yetisinin belirleyici yargısısın ötesinde, saf aklın refleksiyonu yeniden insan deneyimi ile şeyler arasındaki ilişkinin bir konusu haline gelmiştir. Bu noktada Kant'ın yaşam analizi bu yeni bağlamın merkezinde durur ve aklın kendine dönüşlü refleksif hareketi ile yaşamın kendi içsel amaçlılığı arasında bir bağ kurulur. Bu dönüşümün, Kant sonrası felsefede, özellikle düşüncenin varlıkla ve doğayla bağını Kant öncesi metafiziğe dönmeden yeniden kurmak isteyen Erken Romantikler ve Hegel üzerinde büyük bir etkisi olmuştur. Hegel, Romantiklerin başlattığı projeyi düşüncenin hareketine doğru genişleterek, yaşam merkezli bir refleksiyon anlayışını diyalektik mantıkla birleştirmiştir. Böylece metafizik belirlenimler sonlu belirlenimlere, statik kavramlar ise dinamik ve karşılıklı etkileşimli kavramlara dönüşmüş, yaşam merkezli bir refleksiyon, kendi kendini gerekçelendiren bir düşünce olarak yeniden tanımlanmıştır. Kant ve sonrasında şekillenen yaşam merkezli rasyonel refleksiyon düşüncesinin, kendisini salt insanmerkezci ve araçsal bir rasyonalitenin ötesinde konumlandırarak insan ve doğal yaşam arasındaki bağın yeniden düşünülmesine olanak sağladığının savunulduğu bu tezde, bu kazanımların insanmerkezciliği eleştiren felsefi akımlarda kolayca göz ardı edilmesinin bir hata olduğu öne sürülerek, bu yeni akımların eleştirel ethos'unu koruyarak, insanmerkezci yerine yaşam merkezli bir felsefenin olanağının araştırılmasının gerekli olduğu ileri sürülmüştür.
Özet (Çeviri)
In contemporary Western philosophy, philosophical movements known as new realism or new materialism are gaining popularity day by day. Despite some methodological differences among them, these movements share a common ethos: Providing alternatives to the anthropocentric view that holds humans responsible for irreversibly damaging the planet they inhabit. To achieve this goal, these movements argue for the abandonment of the subject philosophy, which has been the philosophical foundation of anthropocentrism since Descartes. While supporting the ethos of these new movements in this thesis, I aim to draw attention to the challenges of completely abandoning the philosophy of the subject. For this purpose, I propose a reevaluation of the concept of reflection, which holds a central place in rational and critical thinking. In particular, in this thesis, by examining Kant's third critique, Early Romantic Philosophy, and Hegel's dialectical logic, I attempt to demonstrate that reflection, when considered in the context of these works, is not solely anthropocentric but is fundamentally life-centered. I argue that new ideas can be generated based on the mentioned ethos without disempowering the subject, by preserving its rational and critical capacities. The concept of reflection is crucial in distinguishing pre-Kantian metaphysics from the post-Kantian era. With Kant, reflection ceased to be the subject of ontological grounding and became a method of transcendental examination of the limits of our cognitive faculties at the core of critical thinking. On the other hand, in the third critique, under reflexive judgment, the concept of reflection underwent a semantic transformation. It extended beyond the determinative judgment of the faculty of understanding and became a subject of the relationship between the human experience and things, going beyond the determinative judgment of pure reason. Kant's analysis of life becomes central in this new context, establishing a connection between the self-reflective movement of reason and the inherent purposiveness of life. This transformation had a significant impact on post-Kantian philosophy, especially on Early Romantics and Hegel, who sought to reestablish the connection between thought and existence without reverting to pre-Kantian metaphysics. Hegel, by expanding the project initiated by the Romantics into the movement of thought, combined a life-centered understanding of reflection with dialectical logic. Thus, metaphysical determinations turned into finite determinations, and static concepts transformed into dynamic and mutually interactive concepts. Life-centered reflection was redefined as a thought that self-justifies. This thesis argues that the life-centered rational reflection developed in Kant and subsequent philosophers allows for a rethinking of the connection between human and natural life by positioning itself beyond a purely anthropocentric and instrumental rationality. It suggests that overlooking these achievements in philosophical movements critical of anthropocentrism is a mistake. The thesis concludes that it is necessary to explore the possibility of a life-centered philosophy instead of anthropocentrism while maintaining the critical ethos of these new movements.
Benzer Tezler
- Those are neglected within the framework of anthropocene and their revival on architecture as a new understanding of the aesthetics
Antroposen çerçevesinde göz ardı edilenler ve yeni bir estetik anlayışı olarak mimarlık çerçevesinde yeniden ele alınmaları
BUKET SAMANCI
Yüksek Lisans
İngilizce
2024
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ELMİRA AYŞE GÜR
- Mimarlıkta çevreci yaklaşımların antroposen kavramı bağlamında tartışılması
Discussion of environmental approaches in architecture with the context of anthropocene
CAN BOYACIOĞLU
Doktora
Türkçe
2017
Felsefeİstanbul Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. GÜLÇİN PULAT GÖKMEN
PROF. DR. NEZİH AYIRAN
- Kentsel tasarımda sosyo-çevresel adaptasyon: Haliç kıyıları kentsel tasarım yarışması örneği
Socio-environmental adaptation in urban design: The case of Golden Horn banks urban design competition
PINAR ÇAKIR DALKILIÇ
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
MimarlıkGebze Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ CAN BOYACIOĞLU
- Farmakon olarak teknoloji ve medya
Technology and media as pharmakon
MAHMUT BURAK ATASEVER
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
FelsefeMimar Sinan Güzel Sanatlar ÜniversitesiFelsefe Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ÖZGE EJDER JOHNSON
- Nature, culture, city dialectic in the Anthropocene: Reading the transformation of the southeast periphery of Ankara
Antroposen'de doğa, kent ve kültür diyalektiği: Ankara güneydoğu çeperinin dönüşümünü okumak
ÖZGE SÜVARİ
Yüksek Lisans
İngilizce
2022
CoğrafyaOrta Doğu Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. İNCİ BASA