Geri Dön

Tepe inspiratuar akış hızı kılavuzlu inhaler cihaz seçiminin taburculuk sonrası 90 günlük koah atak sayısına etkisi

Effect of peak inspiratory flow rate guided inhaler device selection on the number of copd attacks in the 90 days after discharge

  1. Tez No: 881160
  2. Yazar: HASAN DEMİR
  3. Danışmanlar: PROF. DR. ALİ KADRİ ÇIRAK
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Göğüs Hastalıkları, Chest Diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: İzmir Dr.Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 82

Özet

Giriş ve Amaç: İnhalasyon cihazının seçimi, hastanın tedaviye bağlılığını, ilacın etkinliğini ve uzun dönem sonuçları etkilediği için KOAH tedavisinde önemli bir adımdır. KOAH'ta verilen inhaler ilaçlar, ölçülü doz inhalerler (ÖDİ'ler), kuru toz inhalerler (KTİ'ler) veya nebülizatörler aracılığıyla verilebilir. ÖDİ'ler, basınç yoluyla tutarlı ve güvenilir dozlama sağlar, ancak hasta koordinasyonu, kullanımdan önce uygun hazırlık ve bazı durumlarda etkili inhalasyon için rezervuar cihazının (spacer) kullanılmasını gerektirir. KTİ'ler nefesle aktive edilir. KTİ'lerde, ilacın uygun şekilde ayrıştırılması ve dağıtımı için cihazın iç direncinin üstesinden gelen bir tepe inspiratuar akış hızına (PIFR) ihtiyaç duyulur. Optimum PIFR oluşturma yeteneği, başarılı KTİ kullanımında önemlidir. İnhalasyon tedavisi sırasında yetersiz veya istenenden yüksek inspiratuar akış hızı, ilaç iletimi üzerinde olumsuz etkiye sahiptir. Bu çalışma ile taburculuğu planlanan KOAH alevlenme hastalarında tepe inspiratuar akış hızı ölçümü kılavuzlu inhaler cihaz seçiminin taburculuk sonrası 90 günlük yeniden başvuru sayısı ve hastaların semptomları üzerindeki etkisini araştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: 01 Nisan 2022 – 30 Haziran 2023 tarihleri arasında, KOAH alevlenmesi nedeniyle hastanemiz göğüs hastalıkları servislerine yatırılmış olan ve tedavisi tamamlanıp taburculuğu planlanan 128 hasta ile randomize olarak çalışma ve kontrol grubu oluşturuldu. Tüm hastaların yatışı sırasındaki yaş, cinsiyet, Charlson komorbidite indeksi, CAT skoru, mMRC skoru, kullandıkları inhaler cihazlar kaydedildi. Tüm hastalara, tarafımıza hibe edilen In-Check Dial G16 cihazı ile cihaz ÖDİ kademesinde (dirençsiz) iken ve daha sonra hastaların kullandıkları inhaler cihaza göre direnç ayarı yapılarak 3'er PIFR ölçümü yapıldı, en yüksek PIFR ölçümleri kaydedildi. Kontrol grubundaki hastalara kendi inhaler cihazları için eğitim verildi ve hastalar aynı inhaler cihaz ile taburcu edildi. Çalışma grubundaki hastaların kullandıkları inhaler cihaza göre ölçülen PIFR değeri uygun aralıkta ise cihaz değişimi yapılmadı, kullandıkları inhaler cihaza göre ölçülen PIFR değeri düşük veyaistenenden yüksek ise hastaya uygun PIFR değeri ölçülen başka bir inhaler cihaz önerildi. Çalışma grubundaki hastalara da taburculuk sonrası kullanacağı inhaler cihazlar için eğitim verildi. Tüm hastaların 30. ve 90. gündeki CAT ve mMRC skorları, bu süre içinde KOAH nedeniyle rutin kontrol dışındaki hastane başvuruları hastane kayıtları ve telefon ile sorgulanarak kontrol edildi. Bulgular: Çalışmamızda kontrol ve çalışma grubunun demografik verileri benzerdi. İki grup arasında, KOAH alevlenmesi nedeniyle başvuru sayısı medyan değeri ve alevlenme gelişen hasta oranında 30. günde istatistiksel farklılık yokken, 90. günde kontrol grubunda çalışma grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde daha yüksek bulundu. Sonuç: KOAH akut alevlenme ile yatış sonrası taburculuğu planlanan hastalarda tepe inspiratuar akış hızı kılavuzlu inhaler cihaz seçimi ile taburculuk sonrası 90 gündeki akut alevlenme sayısının kontrol koluna göre daha az olduğu gösterilmiştir. Tepe inspiratuar akış hızı kılavuzlu müdahale ile inhaler cihaz seçiminin hasta uyumunu artıracağına ve taburculuk sonrası alevlenme sayısını azaltabileceğine inanıyor ve klinik kullanımını araştıran geniş popülasyonlu çalışmalarla bu verinin araştırılmasını öneriyoruz.

Özet (Çeviri)

Introduction and Objective: The choice of inhalation device is an important step in the treatment of COPD as it influences patient adherence, drug efficacy and long-term outcomes. Inhaled medications in COPD can be delivered via metered dose inhalers (MDIs), dry powder inhalers (DPIs) or nebulizers. MDIs provide consistent and reliable dosing via pressure, but require patient coordination, appropriate preparation before use and, in some cases, the use of a reservoir device (spacer) for effective inhalation. DPIs are breath-activated. DPIs require a peak inspiratory flow rate (PIFR) that overcomes the internal resistance of the device for proper drug disaggregation and delivery. Optimal PIFR is important for successful use of DPIs. Insufficient or excessive inspiratory flow rate during inhalation therapy has a negative impact on drug delivery. The aim of this study was to investigate the effect of peak inspiratory flow rate guided inhaler device selection on the number of 90-day post- discharge readmissions and patients' symptoms in COPD exacerbation patients scheduled for discharge. Materials and Method: Between April 01, 2022 and June 30, 2023, 128 patients who were hospitalized in the pulmonology departments of our hospital due to COPD exacerbation and whose treatment was completed and discharge was planned were randomly assigned to the study and control groups. Age, gender, Charlson comorbidity index, CAT score, mMRC score, and inhaler devices used by all patients during hospitalization were recorded. All patients underwent 3 PIFR measurements with the In-Check Dial G16 device, which was donated to us, with the device at the MDI level (no resistance) and then by adjusting the resistance according to the inhaler device used by the patients, and the highest PIFR measurements were recorded. Patients in the control group were trained for their inhaler devices and discharged with the same inhaler device. If the PIFR value measured according to the inhaler device used by the patients in the study group was within the appropriate range, the device was not changed. If the PIFR value measured according to the inhaler device used by the patients in the study group was low or excessive, another inhaler device with an appropriate PIFR value was recommended to the patient. Patients in the study group were also trained for the inhaler devices to be used after discharge. The CAT and mMRC scores of all patients on the 30th and 90th days and hospital admissions for COPD other than routine controls during this period were checked by questioning the hospital records and by telephone. Results: Demographic data of the control and study groups were similar in our study. There was no statistical difference between the two groups in the median value of the number of admissions due to COPD exacerbation and the proportion of patients with exacerbation at 30 days, but at 90 days, the median value was statistically significantly higher in the control group than in the study group. Conclusion: It has been shown that the number of acute exacerbations at 90 days post-discharge with the selection of a peak inspiratory flow rate guided inhaler device in patients whose discharge was planned after hospitalization with COPD acute exacerbation was less than in the control arm. We believe that inhaler device selection with peak inspiratory flow rate-guided intervention may improve patient compliance and reduce the number of post-discharge exacerbations, and we recommend that this data be explored in large population studies investigating its clinical use.

Benzer Tezler

  1. İnmeli hastalarda swissball ile uygulanan 'core' stabilizasyon egzersizleri, nöromüsküler elektrik stimülasyonu ve kinezyolojik bantlamanın etkileri

    The effects of core stabilization exercises, neuromuscular electrical stimulation and kinesiology taping applied with swissball in stroke patients

    ABDURRAHİM YILDIZ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Fizyoterapi ve Rehabilitasyonİstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa

    Kardiyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. RENGİN DEMİR

  2. Majör abdominal cerrahi geçiren hastalarda akciğere intraoperatif uygulanan mekanik gücün postoperatif pulmoner komplikasyonlarla ilişkisi

    Correlation between mechanical power and postoperative pulmonary complications in patients undergoing major abdominal surgery

    DENİZ ENGİN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Anestezi ve ReanimasyonSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Anesteziyoloji Ana Bilim Dalı

    UZMAN ARİF TİMUROĞLU

  3. Çocuklarda sevofluran ve dezfluran anestezisinde roküronyumun nöromüsküler blok etkisi ve sugammadeks ile geri dönüşümü

    The effects of sugammadex a single dose of rocuronium under sevoflurane and desflurane anesthesia in children

    GAMZE PİRİNÇ ŞAŞIOĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Anestezi ve Reanimasyonİstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa

    Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. GÜNER KAYA

  4. Laparoskopik girişimlerde pnömoperitonyum sırasındaki pozisyon değişikliklerinin solunum mekaniği ve hemodinami üzerine etkisi

    Effects of pneumoperitonium and position changes on the mechanical characteristics of respiratory system and hemodynamic system

    ÖZLEM SERPİL ÇAKMAKKAYA

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2000

    Anestezi ve Reanimasyonİstanbul Üniversitesi

    Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. YILDIZ KÖSE

  5. Laparoskopik kolon ameliyatlarında 'recruitment' manevrasının etkileri

    The effect of recruitment manoeuvre in laparoscopic colon surgery

    UFUK TOPUZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    Anestezi ve Reanimasyonİstanbul Üniversitesi

    Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ZİYA SALİHOĞLU