Geri Dön

Myomauteri ve adenomyozisli hastaların delta nötrofil indeksleri (DNİ) arasındaki farkın; ayırıcı tanıda noninvaziv bir belirteç olarak öneminin değerlendirilmesi

Difference between delta neutrophil index (DNİ) of patients with myomauteri and adenomyosis; evaluation of its importance as a noninvasive marker in differential diagnosis

  1. Tez No: 882648
  2. Yazar: GÖKÇE ÖZCAN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. TUĞBA ENSARİ
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
  6. Anahtar Kelimeler: leiomyom, adenomyozis, delta nötrofil indeksi
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: Ankara Bilkent Şehir Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 101

Özet

Myomauteri ve Adenomyozisli Hastaların Delta Nötrofil İndeksleri (DNI) Arasındaki Farkın; Ayırıcı Tanıda Noninvaziv Bir Belirteç Olarak Öneminin Değerlendirilmesi Amaç: Amacımız patolojik olarak sadece adenomyozis tanısı alan ve sadece leiomyom tanısı alan (DNI 'ni etkileyecek akut inflamatuar hastalığı olmayan) iki hasta grubunun rutin tetkikler sırasında alınan tam kanlarındaki delta nötrofil indekslerinin karşılaştırılarak ayırıcı tanıda DNI 'nin klinik ve radyolojik tanıyı destekleyen noninvaziv bir belirteç olarak öneminin belirlenmesidir. Böylece ayırıcı tanısı histopatolojik olarak yapılan iki hastalığı ayırmakta yardımcı olabilecek noninvaziv, ucuz ve kolay ulaşılabilir bir laboratuvar belirteci ortaya koymayı amaçlamaktayız. Gereç ve Yöntem: Çalışmamıza 2021 -2023 tarihleri arasında Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi Jinekoloji Kliniğinde histerektomi olan (30-60 yaş arası, bilinen akut inflamatuar ek hastalığı olmayan) kadın hastalar dahil edildi. Bu hastaların histerektomi sonucundaki uterus patolojilerine bakıldı. Patoloji sonucu sadece myom ve sadece adenomiyozis gelenler olmak üzere iki hasta grubu oluşturuldu. Daha önce yapılan power analizine göre toplamda 128 her grupta 64 hasta olacak şekilde hastalar belirlendi. Bu hastaların preoperatif dönemde alınan kanları ve hastaların dosyalarındaki anamnezleri incelendi. Hastalar öncelikli olarak delta nötrofil indeksi sonra da ek parametreleri (Yaş, yapılan işlem, gravide, parite, abortus, doğum şekli, boy, kilo, BMI, sigara kullanımı, dismenore, menoraji, menopoz durumu, infertilite durumu, anemi öyküsü ve anemi tedavisi alma durumu, probe küretaj sonuçları, smear sonuçları, hastanın ameliyat öncesi yapılan ultrasonunun çıkan histopatoloji ile uyumu, hastada var olan over patolojisi, ca125, platelet, hemoglobin, beyaz küre(wbc) ,nötrofil\lenfosit oranı, crp ) üzerinden karşılaştırıldı. Çalışmada hasta toplanırken smear sonucu ve patoloji sonucu malignite ihtimali düşündüren hastalar, aktif enfeksiyonu olanlar, akut romatizmal hastalıkları olan, malignitesi olan, over patolojisi açısından endometrioması, bilinen endometriozisi olan hastalar çalışmadan dışlandı. Bulgular: Adenomyozis ve leiomyom olan hastaların yaşları karşılaştırıldığında leiomyomu olan hastaların yaş ortalaması, adenomyozis olan hastalardan daha düşük bulunmuştur (p=0,001). Her iki grupta sigara kullanım oranları benzer bulunmuştur, p=0,399). Vücut kitle indeksi her iki grupta benzer bulunmuştur (adenomyozis grubu ortalama 29,2 (SS 5,9), myom grubu ortalama 30,0 (SS 4,8), p=0,356). Gravide adenomyozis grubunda, myom grubuna göre daha yüksek bulunmuştur (p=0,037). Parite, yaşayan, abort açısından her iki grup arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır (p=0,086, p=0,091, p=0,149). Doğum şekli karşılaştırıldığında NDK 'nın adenomyosis grubunda, myom grubuna göre, NDK CS'nin ise myom grubunda, adenomyozis grubuna göre anlamlı olarak daha yüksek olduğu görülmüştür. Obstretrik şikayetler karşılaştırıldığında dismenorenin her iki grupta benzer oranda olduğu görülmüştür (p=0,064). Menoraji oranı myom grubunda (46 (%71,9)), adenomyozis grubunda (33 (%51,6)) göre daha yüksek bulunmuştur. Menopoz oranı ise adenomyozis grubunda, myom grubuna göre daha yüksek bulunmuştur (p=0,029, p=0,042). Her iki grupta menopozda olan hastaların menopozda olma süreleri arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır p=0,8) İnfertilite öyküsü ve infertilite tedavisi oranı her iki grupta benzer bulunmuştur ( p=0,999).Anemi öyküsü ve anemi tedavisi oranı, myom grubunda, adenomyozis grubuna göre anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (p=0,001, p=0,001).Her iki grup arasında hormonal ilaç kullanım oranı, mirena kullanım oranı, P/C bulguları ve NSAID kullanım oranı arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır (p=0,999, p=0,440, p=0,391, p=0,711). Hastaların biyokimyasal değerleri karşılaştırıldığında CA-125, DNI, platelete seviyesi, hemoglobin seviyesi, lökosit seviyesi, nötrofil/lökosit oranı ve CRP seviyeleri her 2 grupta benzer bulunmuştur (p=0,600, p=0,100, p=0,937, p=0,821, p=0,946, p=0,494, p=0,761). Sonuç: Sonuç olarak, Çalışmamızda adenomyozis ve leiomyom arasında preoperatif alınan delta nötrofil indekslerinde anlamlı bir fark görülmedi. Literatür tarandığında leiomyoma ve adenomyozis hastalıkları arasında DNI düzeylerinin farklılığını araştıran herhangi bir çalışma olmadığı görülmüştür. Bu açıdan çalışmamız bu iki grup arasındaki farkı ilk araştıran çalışma olması bakımından önemlidir. Leiomyom ve adenomyozis arasında bu açıdan fark olmaması leiomyom patogenezinde de adenomyozis ve endometriozise benzer büyüme faktörleri ve moleküler düzeyde ortak inflamatuar belirteçlerin uyarısına neden olan yolakların rol alabilmesi nedeniyle olabilir. İki grup arasında DNI düzeyleri açısından fark olmadığını kesin olarak söyleyebilmek için daha geniş hasta gruplarında yapılacak; hastaların uzun dönem izlemlerini ve daha detaylı kayıtlarını içeren iyi tasarlanmış çalışmalara ve moleküler düzeyde kanıtlara ihtiyaç vardır. Bu belirtecin ayırıcı tanı amacıyla, ultrasonografi ile kombine şekilde kullanılabilmesi durumunda, daha kesin teşhis amacıyla, ayırıcı tanıda kullanılan pahalı ve uygulaması daha zor ve hasta için de zahmetli olan magnetik rezonans görüntüleme gibi yöntemlerinin de kullanılması azaltılmış olacaktır.

Özet (Çeviri)

Difference Between Delta Neutrophil İndex (DNI) of Patients With Myomauteri and Adenomyosis; Evaluation of its İmportance as a Noninvasive Marker in Differential Diagnosis Aim: Our aim is to compare the delta neutrophil indexes in the whole blood taken during routine examinations of two patient groups, pathologically diagnosed only with adenomyosis and only leiomyoma (without an acute inflammatory disease that would affect DNI), to determine the importance of DNI as a noninvasive marker that supports clinical and radiological diagnosis in differential diagnosis. is to be determined. Thus, we aim to present a noninvasive, inexpensive and easily accessible laboratory marker that can help distinguish two diseases whose differential diagnosis is made histopathologically. Materials and Methods: Female patients (aged 30-60 years old, without known acute inflammatory comorbidities) who had hysterectomy at Ankara Bilkent City Hospital Gynecology and Obstetrics Hospital Gynecology Clinic between 2021 and 2023 were included in our study. The uterine pathologies of these patients as a result of hysterectomy were examined. Two patient groups were created: those with only myoma and only adenomyosis as a result of pathology. According to the previous power analysis, a total of 128 patients were determined, 64 patients in each group. The blood samples taken from these patients in the preoperative period and the anamnesis in the patients' files were examined. Patients were first assessed for the delta neutrophil index and then for additional parameters (age, procedure performed, gravide, parity, abortion, type of birth, height, weight, BMI, smoking, dysmenorrhea, menorrhagia, menopausal status, infertility status, anemia history and anemia treatment. The patient's condition, probe curettage results, smear results, the compatibility of the patient's preoperative ultrasound with the histopathology, the patient's existing ovarian pathology, Ca125, platelet, hemoglobin, white blood cell (WBC), neutrophil/lymphocyte ratio, CRP) were compared. While collecting patients in the study, patients whose smear results and pathology results suggested the possibility of malignancy, patients with active infection, acute rheumatic diseases, malignancy, endometrioma in terms of ovarian pathology, and patients with known endometriosis were excluded from the study. Results: When the ages of patients with adenomyosis and leiomyoma were compared, the average age of patients with leiomyoma was found to be lower than that of patients with adenomyosis (p = 0.001). Smoking rates were found to be similar in both groups, p = 0.399). Body mass index was found to be similar in both groups (adenomyosis group mean 29.2 (SD 5.9), myoma group mean 30.0 (SD 4.8), p=0.356). Gravide was found to be higher in the adenomyosis group than in the myoma group (p = 0.037). There was no significant difference between the two groups in terms of parity, survival, and abortion (p=0.086, p=0.091, p=0.149). When the mode of birth was compared, it was seen that NDK was significantly higher in the adenomyosis group than in the myoma group, and NDK CS was significantly higher in the myoma group than in the adenomyosis group. When obstretric complaints were compared, it was seen that dysmenorrhea was at a similar rate in both groups (p = 0.064). The rate of menorrhagia was found to be higher in the myoma group (46 (71.9%)) than in the adenomyosis group (33 (51.6%)). The menopause rate was found to be higher in the adenomyosis group than in the myoma group (p=0.029, p=0.042). There was no significant difference between the duration of menopause in patients in both groups (p = 0.8) The rate of infertility history and infertility treatment was found to be similar in both groups (p = 0.999). The rate of anemia history and anemia treatment was higher in the myoma group than in the adenomyosis group. It was found to be significantly high (p=0.001, p=0.001). No significant relationship was found between the hormonal drug use rate, mirena use rate, P/C findings and NSAID use rate between both groups (p=0.999, p=0.440, p =0.391, p=0.711). When the biochemical values ​​of the patients were compared, CA-125, DNI, platelet level, hemoglobin level, leukocyte level, neutrophil/leukocyte ratio and CRP levels were found to be similar in both groups (p=0.600, p=0.100, p=0.937, p=0.821, p= 0.946, p=0.494, p=0.761). Conclusion: As a result, in our study, there was no significant difference in preoperative delta neutrophil indices between adenomyosis and leiomyoma. When the literature was scanned, it was seen that there was no study investigating the difference in DNI levels between leiomyoma and adenomyosis diseases. In this respect, our study is important as it is the first study to investigate the difference between these two groups. The lack of difference between leiomyoma and adenomyosis in this respect may be due to the fact that growth factors similar to adenomyosis and endometriosis and pathways that stimulate common inflammatory markers at the molecular level may play a role in the pathogenesis of leiomyoma. In order to say for sure that there is no difference in DNI levels between the two groups, it will be done in larger patient groups; Well-designed studies that include long-term follow-up and more detailed records of patients and evidence at the molecular level are needed. If this marker can be used in combination with ultrasonography for differential diagnosis, the use of methods such as magnetic resonance imaging, which are expensive, more difficult to apply and troublesome for the patient, will be reduced for more precise diagnosis.

Benzer Tezler

  1. Adenomyozis ve myoma uteri tanısında acoustic radiation force impulse excitation (ARFI) ultrason elastografi kullanımının etkinliği

    In the diagnosis of adenomyosis and myoma uteriaefficiency of using acoustic radiation force impulse excitation (ARFI) ultrasound elastography

    LATİF HACIOĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Kadın Hastalıkları ve DoğumVan Yüzüncü Yıl Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ONUR KARARSLAN

  2. Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 2011-2017 tarihleri arasında total abdominal histerektomi operasyonu geçiren hastaların preoperatif ve postoperatif patoloji sonuçlarının uyumluluk açısından değerlendirilmesi

    Evaluation of preoperative and postoperative pathology outcomes of patients undergoing total abdominal hysterectomy operation at Ankara Numune Training and Research Hospital between 2011 and 2017

    EZGİ ÇALIŞKAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. CEMAL REŞAT ATALAY

  3. Ocak 2021-Ocak 2023 tarihleri arasında Total Laparoskopik Histerektomi yapılan olgularda postoperatif ağrı ve kanama bulgularının değerlendirilmesi

    Evaluation of postoperative pain and bleeding findings in cases who had Total Laparoscopic Hysterectomy between January 2021 and January 2023

    ECE ERMİN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ORHAN ŞAHİN

  4. Histerektomi materyalinde adenomyozis veya leiomyom saptanan hastalarda preoperatif koagülasyon parametrelerinin karşılaştırılması

    Başlık çevirisi yok

    BÜŞRANUR DİRİCAN ÖZEN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. KEZİBAN DOĞAN