Tomorrow's İstanbul: Adaptive urban flood mitigation planning for climate change-induced hydro- meteorological hazards
Yarının İstanbul'u: İklim değişikliğinin neden olduğu hidrometeorolojik tehditlere karşı uyumlu kentsel sel planlaması
- Tez No: 884894
- Danışmanlar: PROF. DR. AZİME TEZER
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Şehircilik ve Bölge Planlama, Urban and Regional Planning
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Şehir Planlama Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 177
Özet
Kentsel sel tehlikesi dünya çapında şehirlerde görülme sıklığı artmakta ve bu durum altyapıyı, ekonomiyi ve kent sakinlerini doğrudan etkilemektedir. Dünyadaki insanların doğrudan 1,81 milyarı 100 yılda 1 olan sel riski ile karşı karşıya kalmaktadır (Jafino vd., 2023). Güneralp ve diğerlerine göre (2015), 2000 yılı civarında nehir havzası, kıta ve küresel düzeyde sel tehlikelerine en duyarlı metropol alanlarının mekansal dağılımı ve 2030 yılında iklim değişikliğinin kentsel alanlardaki hidrometeorolojik olaylar üzerinde hiçbir etkisi olmasa bile 2,7 kat daha fazla sel olacaktır. Bu gerçeklik, proaktif müdahalenin aciliyetini vurgulamakta ve kentsel sellerin üstesinden gelmek için hem azaltım stratejileri hem de adaptif yaklaşımlar gerektirmektedir. İklim değişikliği, bu büyüyen krizde ana etkenlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. İklim değişikliğinin etkisi yağış düzenini değiştirmekte, kasırga ve hortum gibi aşırı hava olaylarını yoğunlaştırmakta ve deniz seviyelerini daha da yükseltmektedir (IPCC, 2022). İklim değişikliğinden kaynaklanan hidro-meteorolojik tehlikelerin hayatımızın çeşitli yönleri üzerinde somut sonuçları vardır ve yerleşim yerleri üzerinde olumsuz etkiler oluşturabilir. Tezin ilk kısmında problemin tanımı, araştırmanın amacı, hipotez ve araştırma soruları, araştırmanın kapsamı, araştırmanın yöntemi ve literatür araştırması bulunmaktadır. Bu çalışmanın nihai amacı, dünya örneklerinden ve literatürden elde edilen bilgiler ışığında İstanbul ilinde bina ölçeğinde daha kapsayıcı ve başarılı bir kentsel sel tehlikesi azaltma önlemi için adaptif mekânsal planlamanın katkısını değerlendirmek olacaktır. Bu sebeple, literatür araştırması yapılırken araştırma alanında öne çıkan terimlerin tespiti için VosViewer uygulaması kullanılmıştır. Buradan çıkan sonuçlara göre elde edilen anahtar kelimeler SCOPUS sistemi ve Ulusal Tez Merkezi üzerinden aratılarak ortaya çıkan sonuçlar değerlendirilmiştir. Özellikle kentsel sel tehlikesinin azaltımı için ortaya çıkan terimler yapısal olmayan, doğa temelli çözümleri işaret etmektedir. Kentsel sel tehlikesini azaltmaya yönelik tedbirler yapısal ve yapısal olmayan olmak üzere iki ana başlıkta incelenebilir. İklim değişikliği, hidrometeorolojik olayların sıklığını artırarak kentsel sel tehlikesinin yönetimi konusunda yapısal olmayan yöntemlere yönelim yaratmıştır. Bunun temel nedeni, yoğun nüfuslu kentsel alanlarda kapsamlı inşaat yapmanın ekosistem hizmetleri üzerindeki olumsuz etkileri ve yüksek maliyetidir. Doğaya dayalı çözümler, hem sokak hem de bina ölçeklerinde uygulanabilirlikleri ve ekonomik değerleri sayesinde daha tercih edilir hale gelmiştir. Araştırma, son dönemde giderek daha fazla ilgi gören“kentsel sel tehlikesi”kavramına odaklanmaktadır. Doğal bir tehlike olmasına rağmen, kentsel sel tehlikesi henüz yeterli bilimsel ve toplumsal ilgiyi görmemektedir. Yapısal olmayan bu çözüm önerileri, kentlerdeki yapılaşmış yüzey alanından zemine geçemeyen ve kentsel sel tehlikesini artıran durumlara adaptif bir yaklaşım önermektedir. Çalışma materyalleri, dünya çapında, bölgesel ve ulusal düzeylerde kentsel su baskınlarına ilişkin araştırmaları değerlendirmiştir. Uluslararası düzeyde Birleşmiş Millet çatısı altında kuruluan UNDRR ve diğer meslek örgütlerinin, bağımsız sivil toplum kuruluşlarının çabalarıyla ilk olarak sel riskinin azaltımı için hedefler, bildiriler ve çeşitli teknik dökümanlar hazırlanmıştır. İlk olarak Yokohomo (1994) sonrasında Hyogo (2005-2015) ve son olarak Sendai (2015-2030) çerçevesi ile uluslararası düzeydeki hedefler belirlenmiştir. Bölgesel olarak bakıldığında Avrupa Birliği'nin getirmiş olduğu Sel Direktifi üye ülkeler ve anlaşmaya dahil olan diğer ülkeler için yasal, yönetsel bir zemin oluşturmuştur. Çalışmanın bir yönü, farklı coğrafi bölgelerdeki ülkelerin kentsel sele yönelik değişen eğilimlerine odaklanmıştır. Analiz edilecek ülkelerin seçimi için EM-DAT verilerinden faydanılarak 2000 yılı sonrasında meydana gelen sel sayılarına, yol açtığı can kayıplarına bakılmıştır. Bu verilere göre seçilen bu ülkeler (Almanya, Avustralya, Amerika Birleşik Devletleri ve Vietnam) yasal, idari ve planlama ilkeleri temelinde değerlendirilmiştir. Sonrasında yine aynı değerlendirme kriterlerine bağlı kalınarak Türkiye üzerinde çalışılmıştır. Ülkemizde sel tehlikesi özelinde dağınık görev yapısı ve çeşitli hukuki sorumluluk yapısı ortaya konmuştur. Ortaya çıkan tablo ile tüm ülkeleri mukayese etmek mümkün olmuştur. Bu çalışmanın bulguları, adaptif kentsel planlama yoluyla bina düzeyine odaklanan kentsel sel riski azaltma stratejileri hakkında fikir vermektedir. İklim değişikliğinin tetiklediği hidrometeorolojik tehlikelerin sıkça kentsel sel tehlikesine neden olduğunu ve hızlı kentleşmenin doğal yüzeyleri yapay su geçirmez yüzeylere dönüştürdüğünü ortaya koymaktadır. Kentsel sel tehlikesi terminolojisi literatürde çeşitlilik göstermekte olup, doğa temelli çözümler bina ölçeği tedbirleriyle uyumlu olabilir. Tehlike azaltma konusunda uluslararası çabalar teşvik edilmekle birlikte, bina ölçeğinde kentsel sel tehlikesine yönelik tedbirler nadiren gündeme gelmektedir. Gelişmiş ülkeler su baskınları için yasal düzenlemeler getirmişlerse de bina ölçeğinde kentsel sel tehlikesine yönelik tedbirler yine nadiren belirtilmiştir. Devlet kurumları ve topluluklar, afetten önce planlama yaparak afet sonrası toparlanmaya hazırlanmalı, karmaşıklıkların ve zaman kısıtlamalarının üstesinden gelmek için iyi donanımlı olmalarını sağlamalıdır. Ancak sınırlı kaynaklar, önceden belirlenmiş politikaların eksikliği ve topluluk ağlarının düzgünce işlemesi gibi zorluklar başarılı bir toparlanma ve kalkınmayı engelleyebilir. Bu sebeple klasik afet yönetimi ve doğal tehlikelere karşı risk azaltma eylemleri için yeni bir yaklaşım gerekmektedir. Afet sonrası olacakları yönetmektense afet olmadan önce ortadaki risklerin azaltımına yönelik adımlar daha etkili olmaktadır. Adaptif kentsel sel azaltma planlaması (ad-UFMP), kentsel alanlarda daha sık büyük seller yaratan aşırı iklim koşullarının etkilerini azaltmak için adaptif mekânsal planlamayı bir araç olarak kullanma yöntemidir. İki temel strateji bu yaklaşımın yapısını ortaya koymaktadırlar. Bunlar; iklim değişikliğine adaptasyon ve risk azaltma başlıklardır. Söz konusu stratejileri faaliyete geöirebilmek için kullanılacak araç ise adaptif mekansal planlamadır. Fakat bu aracı etkili bir biçimde kullanabilmek için dört önemli karakter gerekmektedir. Bunlar, araştırma ve soruşturma ile gelen“öğrenme”, daha iyisini yapabilmek için“deneyimleme”, aktörlerin, kurumların ve herhangi diğer paydaşın arasındaki diyalog için“yönetişim”ve son olarak iklim değişikliğine uyum ve dirençli olmak için“esneklik”tir. Böylece günün sonunda ulaşılması hedeflenen sonuç, tahmin edilmesi güç hidrometeorolojik ekstremlere karşı kentsel alanlarda etkili bir kentsel riski azaltılmasıdır. ad-UFMP için en kırılgan kentsel sel alanlarını tespit etmek amacıyla iki aşamalı bir analiz sistemi benimsenmiştir. İlk olarak kentsel sel kırılganlık seviyelerinin belirlenmesi gerekmektedir. Bunu gerçekleştirebilmek adına çevresel, fiziksel ve sosyo-ekonomik indikatörler üst üste bindirilerek ağırlandırılmıştır. İkinci aşamada mekansal düzeyde elde edilen veriler (dere akış bölgesi, geçirimlilik, kronik kentsel sel noktaları, sel tehlike ve risk haritaları) kullanılarak süperpoze çalışması yapılmıştır. Geçirimlilik açısından yüzey durumunun tespit edilmesi için İTÜ-UHUZAM'dan elde edilen uydu fotoğrafları kullanılmıştır. SPOT 6-7 uydu fotoğraflarının ArcPRO program kullanılarak bantlarına ayrılmıştır. Daha sonra görsel sınıflandırması ile örnek kümeler oluşturularak programa tanılmıştır. Geçirimli yüzeyler için çimen, ağaç, su kütleleri tercih edilirken geçirimsiz yüzeyler için gri çatılar, yollar ve diğer yüzeyler gruplandırılmıştır. Bu analiz ile alan çalışması yapılacak bölgenin geçirimlilik durumu elde edilmiştir. Buna ek olarak çalışma alanına ait parsellerin tespiti yapılan hangi alanda ne büyüklükte kaldığını belirlemek adına parsel geometrilerine yazdırılmıştır. Buradan elde edilen sonuçlarla Alibeyköy inceleme alanı olarak seçilmiştir. Tez, İstanbul'da artan kentsel sel riskini incelemekte ve artan yağışların, yükselen deniz seviyelerinin ve yetersiz drenaj kapasitesinin etkilerini azaltmak için kapsamlı bir strateji benimsenmesinin gerekliliğini vurgulamaktadır. Önerilen yaklaşım, kırılganlık değerlendirmelerini, sel riski yönetim stratejilerini, adaptif mekânsal planlamayı ve toplum katılımını kapsayan çok yönlü müdahale yaklaşımını öne çıkarmaktadır. Bu tez, iklim değişikliği, hidro-meteorolojik tehlikeler ve adaptif mekansal planlama gibi karmaşık konuları ele alarak, uygulama alanını uyarlanabilirlik açısından daha sağlam ve esnek hale getirmek için stratejiler geliştirmeyi amaçlamaktadır. Amaç, kentin gelecekteki zorluklara karşı hazırlıklı olmasını sağlamaktır. Bu çerçeve, daha geniş uygulama potansiyeli ile İstanbul'da kullanılabilir. İnsan kaynaklı iklim değişikliği etkilerinin de tetiklediği hidro-meteorolojik tehlikeler nedeniyle kentsel sel tehlikesi giderek artarken, bu araştırma bizi sadece deniz duvarları, barajlar, setler değil, doğa temelli çözümler ile değişen iklim koşulları karşısına uyum sağlayabilen dirençli yerleşimlerin planlanması gerektiğine dikkat çekmektedir. Tez çalışması, uygun bir örnek bölge seçmek için İstanbul'un hidro-meteorolojik incelemelerin bu kapsamda farklı veri setlerinin sistematik olarak analiz edilmesini, il sınırları içinde sele maruz kalabilecek alanların tespit edilmesini sağlamak için kapsamlı mekansal analizleri ortaya koymaktadır. Bu bulgular, İstanbul'un planlama alanlarına uygulandığında, makro düzeyden mikro düzeye – bina ölçeğine kadar inebilecek- birçok ölçekte adaptif mekânsal planlama ve ad-UFMP yaklaşımının desteklediği politikaların geliştirilmesini sağlayarak kentsel sel riskinin azaltılmasına katkı verecektir. ad-UFMP hem mevcut hem de yeni gelişme alanlarını geliştirme potansiyeline sahiptir. Bununla birlikte, bina/parsel düzeyindeki strateji, mekânsal çevre farklılıkları nedeniyle değişiklik gösterir. Halihazırda olan binalar için“koruma”yaklaşımı öne çıkarken potansiyel gelişme alanlarında ise“önlem”yaklaşımı vardır. Her iki yaklaşımın kesiştiği ve yarıştığı noktalar vardır. Uluslarası adaptif mekânsal planlama yöntemleri gözlemlenerek ulusal düzeyde temel ilkeler ve kılavuzlar oluşturulmalı ve bu sayede yerel karar alıcılar şehir çözümleri üretme konusunda desteklenmelidir. Bu amaçla dönüşüm için teşvik sistemi, sigorta sistemi ve planlama otoritesindeki ilgili havza yönetimi, kentsel sel tehlikesini azaltma sorumluluğu taşıyan kurulların yönetişim süreciyle uyumlu hale getirilmelidir. Yapı ölçeğinde çözümlerin ilk adımı, havza düzeyinde su döngüsü ve şehir dinamiklerinin analizi olarak belirlenmelidir. İklim değişikliği adaptasyonu ve kentsel sel tehlikesinin azaltımı için adaptif mekânsal planlama, koruma ve önleme yaklaşımlarını içermelidir. Bunu gerçekleştirmek için açık ve basit tanımlanmış yapı denetim esasları, yönetmelikler ve plan notu entegrasyon gereklidir.
Özet (Çeviri)
The urban flooding hazard occurrences increasing around cities worldwide, which directly affects infrastructure, economies, and inhabitants. The large number of people exposed to flood risks, 1.81 billion directly facing the threat of 1-in-100-year flood events (Jafino et al., 2023). This reality highlights the urgency of proactive intervention, demanding both mitigation strategies and adaptive approaches to weather the urban flooding. Climate change stands as a main contributor in this growing crisis. Its influence alters precipitation patterns, intensifies extreme weather events like hurricanes and cyclones, and pushes sea levels ever higher (IPCC, 2022). The hydro-meteorological hazards resulting from climate change have concrete consequences on several aspects in our lives and can have negative impacts on inhabited locations. The study materials have assessed research on urban flooding at worldwide, regional, and national levels. An aspect of the study focused on the varying dispositions of countries in different geographical regions towards urban flooding. In this analysis, the criteria of the nations were evaluated based on legal, administrative, and planning principles. This study's findings will provide insight into urban flood risk mitigation strategies that focus on building-level through adaptive urban planning. Adaptive urban flood mitigation planning (ad-UFMP) is the method of using adaptive spatial planning as a tool for lessening the impacts of extreme climatic conditions creates major floods in urban areas more frequently. Two stages of analyses evaluated for detecting most vulnerable urban flooding areas for ad-UFMP. In first stage, the urban vulnerability levels find outs then spatial environmental indicator uses for superposing to designate the case area. After detecting the surface situation in terms of permeability ad-UFMP suggest nature-based solutions in spatial level. The thesis examines the escalating risk of urban flooding in Istanbul and emphasizes the necessity of adopting a comprehensive strategy to mitigate the impacts of enhanced rainfall, rising sea levels, and inadequate drainage capacity. The proposed approach emphasizes a multifaceted response, encompassing vulnerability assessments, flood risk management strategies, adaptive spatial planning, and community engagement. This dissertation aims to address the complex issues of climate change, hydro-meteorological hazards, and adaptive urban planning in order to develop strategies for making implementation area more robust and flexible in terms of adaptability. The goal is to ensure that the city is well-prepared to withstand any future challenges. This framework, with its potential for wider application, will be used in Istanbul. As the tide of urban flooding rises due to human-induced climate change altered hydro-meteorological hazards, this research urges us to build not just seawalls, but resilient communities, capable of not just mitigating the floods, but adapting to thrive in the face of a changing climate externalities. The thesis study focuses on hydro-meteorological investigations of Istanbul to choose a suitable sample region. By systematically analyzing various datasets, certain regions were identified inside the provincial boundary. These findings, when applied to the planning areas of Istanbul, will aid in mitigating urban risk by implementing ad-UFMP method with adaptive spatial planning across many scales, ranging from the macro level to the micro level.
Benzer Tezler
- Bürolarda çalışma ünitelerinin yeni teknolojilere adaptasyonu için bir yaklaşım
Başlık çevirisi yok
BANU BİNAT
Yüksek Lisans
Türkçe
1996
Endüstri ve Endüstri Mühendisliğiİstanbul Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NİGAN BAYAZIT
- Müşteri ilişkileri yönetiminin müşteri sadakatine etkisi: Otomotiv yan sanayinde bir araştırma
The effect of customer relationship management on customer loyalty: A study in automotive sub-industry
HARUN BAŞKAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
İşletmeİstanbul Ticaret Üniversitesiİşletme Ana Bilim Dalı
PROF. DR. KAHRAMAN ARSLAN
- ERP sistemleri ve tedarik zinciri yönetimi
Başlık çevirisi yok
MUZAFFER ÖZGÜR CEVDET
Yüksek Lisans
Türkçe
1998
Mühendislik Bilimleriİstanbul Teknik Üniversitesiİşletme Mühendisliği Ana Bilim Dalı
DR. HALİL HALEFŞAN SÜMEN
- Okul öncesi eğitim kurumları yöneticilerinin standart ve yeterliliklerine ilişkin öğretmen algıları(İstanbul ili örneği)
Teachers perceptions of the preschool education managers standarts and efficiency
HÜLYA AYDOĞAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2011
Eğitim ve ÖğretimYeditepe ÜniversitesiEğitim Yönetimi ve Denetimi Ana Bilim Dalı
DR. MUSTAFA OTRAR
- Teknoloji geliştirme bölgelerinin hizmet kalitesinin ölçümü: Türkiye genelinde bir uygulama
Measurement of the service quality at the science and technology parks: An application in Turkey
MEHMET AKİF ÖZYURT
Doktora
Türkçe
2020
Bilim ve Teknolojiİstanbul Teknik ÜniversitesiUçak ve Uzay Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. İBRAHİM ÖZKOL