Geri Dön

Üreter obstrüksiyonu oluşturulan ratlarda ibuprofenin oluşturduğu böbrek hasarına karşı seryum oksitin etkileri

The effects of serium oxide against kidney damage caused by ibuprophen in rats with ureteral obstruction

  1. Tez No: 910657
  2. Yazar: SALİH TORUK
  3. Danışmanlar: PROF. DR. CELALETDİN AVNİ BABACAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Anestezi ve Reanimasyon, Anesthesiology and Reanimation
  6. Anahtar Kelimeler: NSAİİ, böbrek yetmezliği, üreter obstrüksiyonu, seryum oksit, NSAID, kidney failure, ureter obstruction, cerium oxide
  7. Yıl: 2021
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Gazi Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 83

Özet

ÜRETER OBSTRÜKSİYONU OLUŞTURULAN RATLARDA İBUPROFENİN OLUŞTURDUĞU BÖBREK HASARINA KARŞI SERYUM OKSİTİN ETKİLERİ Amaç: Ağrı tedavisinde NSAİİ'ler vazgeçilmez ajanlardır. Bu durum tamamen böbrekler yoluyla vücuttan uzaklaştırılan ve renal toksisitesi bilinen NSAİİ'lerin böbrek hastalıklarında kullanımı ile ilgili sınırlılıklar oluşmasına neden olmaktadır. Antioksidan özelliği de bulunan seryum oksitin kullanımının böbrek hastalıkları bulunanlarda NSAİİ kullanımına bağlı olaşabilecek böbrek toksisitesini azaltabileceği amacıyla çalışmamızda tek taraflı üreter obstrüksiyonu ile böbrek yetmezliği oluşturulan ratlarda ibuprofeni takiben CeO2'in böbrek dokusu üzerine etkilerinin incelenmesi planlanmıştır. Materyal-Metot: Çalışmada ağırlıkları 300-425 gr arasında değişen 30 adet, 4 aylık erkek Wistar albino rat kullanıldı. Ratlar 20-21C ısıda, 12 saat gece 12 saat gündüz periyodları sağlanarak ve anestezi uygulamasından 2 saat öncesine kadar yemelerine izin verilecek şekilde bakıldı. Ratlar her grupta 6 tane olmak üzere, rastgele 5 gruba ayrıldı (Grup K) Kontrol, (Grup ÜO) Üreter Obstrüksiyonu, (Grup ÜOİ) Üreter Obstrüksiyonu- İbuprofen, (Grup ÜOİSO) Üreter Obstrüksiyonu - İbuprofen- Seryum Oksit, (Grup ÜOSO) Üreter Obstrüksiyonu -Seryum Oksit). Ratlara intramusküler enjeksiyonla, 50 mg/kg dozda ketamin hydroklorür (Ketalar® flakon, Parke-Davis, USA) ve 10 mg/kg xylazine hydrochloride (Alfazyne® , %2, Ege Vet) verilerek anestezi sağlandı. İşlem, bir ısıtma lambası altında, ratlar supin pozisyonda iken gerçekleştirildi. Anestezi uygulanmasının ardından düşük abdominal insizyonla kontrol grubuna sham operasyon, diğer gruplara üreter obstrüksiyonu uygulandı ve post operatif analjezi amacıyla; post operatif 0. saatte ilk doz olmak üzere, 8 saatte 1 toplamda 6 doz, 0.5 mg/kg subkutan morfin sülfat yapılacrk geç dönem için 3 hafta sonra serum BUN, kreatinin değerleri bakılarak, referans değerleri olarak kabul edildi. 3 hafta sonra anestezi uygulanmasının ardından intrakardiyak alınan kan ile ötenazileri gerçekleştirileştirildi. Ötenazi sonrasında böbrek dokuları bütünlük bozulmayacak ve travmatize edilmeyecek şekilde alındı. Her iki böbrek dokusu histopatolojik inceleme için %10'luk formol içine konuldu. Alınan serumda Malondialdehit (MDA), kreatinin, BUN ve nitröz oksit (NO) ölçümü yapıldı. Üreter obstrüksiyonu oluşturulan ve oluşturulmayan böbrek dokuları üzerinde yapılan histopatolojik değerlendirmede incelenen değişkenler: Glomerüler vakuolizasyon (GV), Tübüler dilatasyon (TD), Vasküler vakuolizasyon ve hipertrofi (VVH), Tübüler hücre dejenerasyonu ve nekroz (THDN), Bowman pace dilatasyon (BSD), Tübüler hyalin silindirler (THS), Lenfosit infiltrasyonu (Lİ), Tübüler hücre dökülmesi (THD) idi. Bulgular: Işık mikroskopisinde obstrüksiyon oluşturmadığımuz sağ taraftaki böbrek dokusunda ÜOSO grubu ile ÜOİ grubuna oranla histopatolojik GV, THS ve THD değişiklikleri anlamlı olarak daha az izlenmiştir. TD ise sol böbrek dokusunda ÜO ve ÜOİ gruplarında kontrol grubuna göre istatistiksel anlamlı olarak daha fazla izlendi. VVH, THDN, BSD ve Lİ açısından gruplar arasında farklılık olmadığı görüldü. Obstrüksiyon uyguladığımız sol böbrek dokusunda histopatolojik olarak ÜOSO grubunda ÜOİ grubuna oranla GV, VVH ve THS anlamlı olarak daha az tespit edildi. ÜO, ÜOİ ve ÜOİSO'de kontrol grubuna oranla TD, BSD, THD ve THDN daha fazla görüldü. ÜO ve ÜOİ gruplarında kontrol grubuna oranla THS daha az görüldü. ÜOİ grubunda da kontrol grubuna oranla daha fazla Lİ izlendi. Biyokimyasal olarak değerlendirdiğimiz MDA düzeyinin ÜOSO grubunun ÜOİ grubuna oranla daha düşük iken NO enzim aktivitesinin ÜOİ grubunda artmış olduğu tespit edildi. Kreatin ve üre düzeyinin tüm gruplarda artmış olduğu ve bu artışın gruplar arasında değişikliğe neden olmadığı tespit edildi. Sonuç: Çalışmamız NSAİİ grubunda bulunan ibuprofen ile oluşabilecek böbrek hasarına karşı CeO2'in etkisini araştıran ilk deneysel çalışma olması nedeniyle önemlidir. Deney gruplarının yaş, cinsiyet ve NSAİİ'in tekrarlayan maruziyet ile oksidatif hasarın biyokimyasal parametrelerinin bakılması açısından farklılandırılmasıyla yapılacak yeni CeO2 çalışmalarında daha anlamlı ve olumlu sonuçlar çıkacağını düşünüyoruz.

Özet (Çeviri)

THE EFFECTS OF SERIUM OXIDE AGAINST KIDNEY DAMAGE CAUSED BY IBUPROPHEN IN RATS WITH URETERAL OBSTRUCTION Aim: NSAIDs are indispensable agents in pain treatment. This situation causes limitations in the use of NSAIDs, which are completely removed from the body through the kidneys and known to have renal toxicity, in kidney diseases. The antioxidant cerium oxide (CeO2) can reduce the kidney toxicity due to NSAIDs in patients with kidney diseases. This study was designed to examine the effects of CeO2 on the kidney tissue of rats with unilateral ureter obstruction and renal failure following the use of ibuprofen. Materials and Methods: Thirty four-month-old male Wistar-albino rats weighing between 300-425 g were used in the study. The rats were kept at 20-21ºC temperature, 12 hours dark 12 hours light cycle and allowed to eat until 2 hours before the anesthesia. Rats were randomly divided into 5 groups, 6 in each group (Group C) Control, (Group UO) Ureter Obstruction, (Group UOI) Ureter Obstruction- Ibuprofen, (Group UOISO) Ureter Obstruction - Ibuprofen - Cerium Oxide, (Group UOSO) Ureter Obstruction-Cerium Oxide). Anesthesia was provided to rats by intramuscular injection of 50 mg/kg ketamine hydrocholoride (Ketalar® vial, Parke-Davis, USA) and 10 mg/kg xylazine hydrochloride (Alfazyne® , 2%, Ege Vet). The procedure was carried out under a heating lamp with the rats in the supine position. Under anesthesia, sham operation in control group and ureteal obstruction in other groups was performed with a low abdominal incision. The first dose of 0.5 mg/kg subcutaneous morphine sulfate was administered at the post-operative 0th hour and repeated every 8 hours until total 6 doses for postoperative analgesia. Serum BUN and creatinine values were measured after 3 weeks for the late period and were accepted as reference values. 3 weeks later after anesthesia euthanasia was carried out with intracardiac blood aspiration. Kidney tissues were removed delicately in order to preserve integrity and not be traumatized. Both kidney tissues were put into 10% formol for histopathological examination. Malondialdehyde (MDA), creatinine, BUN and NO parameters were measured. Glomerular vacuolization (GV), Tubular dilatation (TD), Vascular vacuolization and hypertrophy (VVH), Tubular cell degeneration and necrosis (TCDN), Bowman space dilatation (BSD), Tubular hyaline cylinders (THC), Lymphocyte infiltration (LI), Tubular cell shedding (TCS) were investigated in kidney tissues with and without ureter obstruction. Results: Histopathological evaluation under light microscopy revealed significantly less GV, THC and TCS in UOSO group compared to UOI group in right kidney (without obstruction). TD was observed significantly more in the left kidney tissue in UO and UOI groups compared to control group. No difference in terms of VVH, TCDN, BSD and LI was revealed between the groups. Histopathologically, GV, VVH and THC were found significantly less in the UOSO group than in the UOI group in the left kidney tissue (ureteral obstruction). TD, BSD, TCS and TCDN were signifiacantly more common in UO, UOI and UOISO compared to control group. THC was seen less in the UO and UOI groups than in control group. More LI was observed in the UOI group compared to the control group. While the MDA level was lower in the UOSO group compared to UOI group and NO enzyme activity was increased in UOI group. It was found that creatine and urea levels were similarly increased in obstruction groups. Conclusion: Our study is important as it is the first experimental study investigating the effect of CeO2 against kidney damage that with NSAID ibuprofen. We think that better results will be obtained in new CeO2 studies by differentiating groups in terms of age, sex and NSAIDs to examine biochemical parameters of oxidative damage with repeated exposure.

Benzer Tezler

  1. Üreter obstrüksiyonu oluşturulan ratlarda tenoksikamın oluşturduğu böbrek hasarına karşı medikal ozonun etkileri

    The effects of medical ozone against renal damage generated by tenoxicam in rats with ureteral obstruction

    ALİ ÇİN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Anestezi ve ReanimasyonGazi Üniversitesi

    Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. DİDEM TUBA AKÇALI

  2. Ratlarda tek taraflı tam ve kısmi üreter obstrüksiyonlarında böbreklerin kontrastsız çok kesitli bilgisayarlı tomografi ile değerlendirimesi

    Assessment of the unilateral and partial obstructed kidney with unenhanced helical computed tomography in rats

    BURHAN YILDIRIM

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    ÜrolojiOndokuz Mayıs Üniversitesi

    Üroloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. RECEP BÜYÜKALPELLİ

  3. Deneysel olarak parsiyel unilateral üreteral obstrüksiyon oluşturulan ratlarda böbrekte asimetrik dimetil arjinin düzeyinin nitrik oksit düzeyine etkileri

    Asymmetric dimethyl arginine level effects on nitric oxide levels in the kidney of rats that experimentally formed partial unilateral obstruction

    HASAN ANIL KURT

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    ÜrolojiÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

    Üroloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. CABİR ALAN

  4. Parsiyel üreter obstrüksiyonu yeri ve şiddetinin üriner sistem taş hastalığı oluşumuna etkisi

    Effect of partial ureteral obstruction location and severity on urinary system stone disease formation

    KEMAL DEMİRHAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    ÜrolojiSakarya Üniversitesi

    Üroloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HASAN SALİH SAĞLAM