Japon toplumunda intiharın felsefi ve sosyolojik yorumları: İntihar olgusu ve intihar mekanları
The philosophical and sociological paradigms of suicide in Japanese society: The phenomenon of suicide and suicide locations
- Tez No: 917817
- Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ BARIŞ BAŞARAN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Felsefe, Sosyoloji, Philosophy, Sociology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2025
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Sosyoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Genel Sosyoloji ve Metadoloji Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 201
Özet
Bu çalışma, Japon toplumundaki intihar olgusunu felsefi ve sosyolojik açılardan ele alarak, intiharın tarihsel, kültürel ve toplumsal bağlamını kapsamlı bir şekilde incelemektedir. Japonya, küresel çapta en yüksek intihar oranlarına sahip ülkelerden biri olup, bu olgunun tarihsel ve kültürel temelleri toplumsal normlar, bireysel kimlik, etik değerler ve ekonomik süreçlerle iç içedir. Tez kapsamında, Japonya'daki intihar fenomeni tarihsel bağlamı içinde ele alınarak, seppuku, kamikaze, karōshi (aşırı çalışmaya bağlı ölüm), hikikomori (toplumdan geri çekilme) ve johatsu (buharlaşarak yok olma) gibi kavramlar ışığında analiz edilmiştir. Araştırma, Japon toplumundaki intiharın yalnızca bireysel psikolojik faktörlere indirgenemeyeceği, toplumsal normlar, ekonomik dalgalanmalar ve kültürel değerlerle şekillenen karmaşık bir yapı sunduğu varsayımına dayanmaktadır. Émile Durkheim'ın intihar kuramı çerçevesinde, Japonya'daki intihar oranlarının toplumsal entegrasyon ve düzenleyici mekanizmalar açısından nasıl bir örüntü sergilediği irdelenmiştir. Japonya'da intiharın mekânsal dağılımı incelenerek, özellikle Aokigahara Ormanı gibi simgesel intihar mekânlarının bireyler ve toplum üzerindeki etkisi tartışılmıştır. Çalışmada Foucault'nun biyopolitika kavramı temel alınarak Japon devletinin intihar vakalarını yönetme biçimi incelenmiştir. Devlet, bireylerin yaşamlarını belirli normlar çerçevesinde düzenlerken, aynı zamanda kimlerin yaşaması gerektiğine ve kimlerin“ölmeye bırakılacağına”dair kararlar vermektedir. Bu bağlamda, hikikomori ve johatsu bireyleri, modern Japon toplumunun içinde marjinalleşmiş ve sistem dışına itilmiş bireyler olarak değerlendirilmiştir. Johatsu fenomeni, bireylerin tamamen ortadan kaybolarak yeni bir hayat kurmasını içerirken, hikikomori bireyler fiziksel olarak toplumda var olsalar da, sosyal etkileşimlerden tamamen izole bir yaşam sürmektedirler. James C. Scott'un“Zayıfların Direnişi”teorisi çerçevesinde, hikikomori bireylerinin bu izolasyonu, sistemin baskıcı yapısına karşı pasif bir direniş biçimi olarak ele alınabilir. Tezin teorik çerçevesinde Antonio Gramsci'nin hegemonya kavramı ele alınarak, intiharın Japon toplumundaki hegemonik düzenle olan ilişkisi sorgulanmıştır. Toplumun bireyler üzerinde oluşturduğu baskı mekanizmaları, bireylerin kendilerini sistem içinde konumlandıramamaları durumunda onları ya intihara ya da toplumdan tamamen geri çekilmeye (hikikomori) zorlamaktadır. Ancak, Althusser'in ideolojik devlet aygıtları teorisi göz önünde bulundurulduğunda, bireylerin sistem tarafından özneleştirildiği ve kendi kimliklerini belirleme süreçlerinin egemen ideoloji tarafından şekillendirildiği görülmektedir. Bu çerçevede intiharın yalnızca bireysel bir tercih olmadığı, aksine hegemonik düzenin sürdürülmesine hizmet eden bir mekanizma olabileceği düşünülmektedir. Araştırmada karma yöntem (mixed methods) kullanılmış olup, Japonya Sağlık, Çalışma ve Refah Bakanlığı (MHLW), Japonya Ulusal Polis Ajansı (NPA) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) gibi kurumlardan elde edilen resmi intihar istatistikleri nicel analiz yöntemiyle değerlendirilmiştir. Bunun yanı sıra, medya taramaları, akademik literatür incelemeleri ve etnografik bulgular üzerinden nitel analiz gerçekleştirilmiştir. Araştırma bulguları, Japonya'daki intihar oranlarının yalnızca bireysel ruh sağlığı sorunlarına indirgenemeyeceğini, toplumsal normlar, ekonomik krizler ve kültürel değerlerle şekillenen karmaşık bir yapı sunduğunu ortaya koymaktadır. 1990'lardan itibaren ekonomik krizler ve toplumsal belirsizliklerin intihar oranlarında önemli bir artışa yol açtığı gözlemlenmiştir. Aynı zamanda, bireylerin psikolojik destek arama eğilimlerinin toplumsal damgalama nedeniyle düşük olduğu ve özellikle erkek intihar oranlarının yüksekliğinde bu durumun etkili olduğu görülmüştür. Karōshi ve karōjisatsu gibi kavramlar, bireylerin iş stresi nedeniyle hayatlarını kaybetmelerinin kapitalist üretim sistemine içkin bir unsur olduğunu göstermektedir. Japonya'daki intihar olgusu, yalnızca bireysel bir mesele olarak değil, toplumsal yapı, kültürel miras ve ekonomik sistemlerin bir sonucu olarak değerlendirilmelidir. Japon hükümeti tarafından son yıllarda geliştirilen intiharı önleme politikaları ve sosyal destek mekanizmalarının etkinliği ele alınarak, daha kapsamlı önleme stratejileri geliştirilmesi gerektiği önerilmektedir. İntihar mekânlarının toplumsal bellek ve bireysel kimlik üzerindeki etkileri göz önünde bulundurularak, Japon toplumunda bireylerin yaşama tutunmasını destekleyecek daha sürdürülebilir sosyal politikaların hayata geçirmenin önemini vurgulayarak. Küresel intihar verilerinden Japonya örnekleminde intihar sürecini anlamlandıramaya çalışmak için analitik ve teori odaklı bütüncül bir perspektif sunmaktadır.
Özet (Çeviri)
This thesis examines the phenomenon of suicide in Japanese society from both philosophical and sociological perspectives, providing a comprehensive analysis of its historical, cultural, and social dimensions. Japan has one of the highest suicide rates globally, and this phenomenon is deeply embedded within the nation's social norms, individual identity constructs, ethical values, and economic structures. The study explores suicide in Japan through a historical framework, analyzing key concepts such as seppuku (ritual suicide), kamikaze (suicidal military attacks), karōshi (death from overwork), hikikomori (social withdrawal), and johatsu (voluntary disappearance). The research is based on the premise that suicide in Japan cannot be solely attributed to individual psychological factors; rather, it must be understood as a complex phenomenon shaped by sociocultural norms, economic fluctuations, and political structures. To this end, Émile Durkheim's theory of suicide is employed to examine patterns in Japan's suicide rates in relation to social integration and regulatory mechanisms. Furthermore, the spatial distribution of suicide is analyzed, with a particular emphasis on Aokigahara Forest, a site that has become symbolically associated with self-inflicted death, and its psychological and societal ramifications. The study also incorporates Michel Foucault's concept of biopolitics to investigate how the Japanese state manages suicide cases, particularly in its implicit role in regulating life and determining who is“left to die.”Within this framework, hikikomori and johatsu individuals are considered marginalized subjects who are systematically excluded from mainstream society. While johatsu refers to those who vanish from public life to assume new identities, hikikomori individuals, despite their physical presence, live in complete social isolation. This analysis is further enriched by James C. Scott's theory of Weapons of the Weak, which interprets the hikikomori phenomenon as a form of passive resistance against systemic pressures. Antonio Gramsci's concept of hegemony is utilized to assess the ways in which social structures and ideological dominance shape the experience of suicide in Japan. The study argues that social pressures either drive individuals toward suicide or push them into extreme forms of withdrawal (hikikomori). Additionally, Louis Althusser's theory of ideological state apparatuses is applied to explore how dominant ideological forces construct subjectivities, influencing the choices individuals perceive as available to them. In this context, suicide is not merely a personal decision but a phenomenon that paradoxically reinforces and sustains the existing social order. Methodologically, this research employs a mixed-methods approach, integrating quantitative analysis of official suicide statistics from the Ministry of Health, Labour and Welfare (MHLW), the National Police Agency (NPA), and the World Health Organization (WHO). In addition, qualitative analysis is conducted through media content analysis, literature review, and ethnographic research. The findings demonstrate that Japan's high suicide rates cannot be understood solely through the lens of individual mental health issues but must be analyzed within the broader context of social norms, economic crises, and cultural narratives. The study concludes by emphasizing the need for more comprehensive suicide prevention strategies that address structural inequalities and social stigmas associated with mental health in Japan.
Benzer Tezler
- Terör örgütlerinde intihar bombacısı kişiliği ve etkinliği
Personality and effectiveness of suicide bombers in terrorist organisations
MURAT YAHŞİ
Yüksek Lisans
Türkçe
2015
Kamu YönetimiKara Harp Okulu KomutanlığıGüvenlik Bilimleri Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MEHMET GÜNEŞ
- Şair Gim So-Vol'un hayatı, edebi kişiliği, Kore edebiyatına katkısı ve şiirleri
The Poet Kim So-Wol's life, his literary talent, his contributions to Korean literature and his poems
HATİCE KÖROĞLU
Yüksek Lisans
Türkçe
1999
Doğu Dilleri ve EdebiyatıAnkara ÜniversitesiDoğu Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. BÜLENT OKAY
- Osmanlı'daki ve Japonya'daki modernleşme projelerinde erkeklik inşası
Constructing masculinity in the Ottoman and Japanese modernization projects
FATMA OYA AKTAŞ
Doktora
Türkçe
2018
Siyasal Bilimlerİstanbul ÜniversitesiSiyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SERPİL ÇAKIR
- Global sistemde televizyonun yeri ve politik kullanımı
The Place of televizion in global system and its politics using
MUSTAFA DEMİRCİ
- Akira örnekleminde post apokaliptik toplum ve çevre tasvirlerinin siberpunk kültüründeki yeri
The sample of Akira: The place of post-apocalyptic society and environmental implications into cyberpunk culture
EMRE ÖZDEMİR
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
Güzel SanatlarMaltepe ÜniversitesiGüzel Sanatlar Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ AHMET KAYA ÖZAKGÜN