Yırtıklı retina dekolmanı hastalarında pnömotik retinopeksi ve sonrası pars plana vitrektomi ile primer pars plana vitrektomi sonuçlarının retrospektif karşılaştırılması
Retropective comparsion of outcomes of pneumatic retinopexy followed by pars plana vitrectomy versus primary pars plana vitrectomy in patients with rhegmatogenous retinal detachment
- Tez No: 917931
- Danışmanlar: DOÇ. DR. FULYA DUMAN
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Göz Hastalıkları, Eye Diseases
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
- Enstitü: Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 92
Özet
Amaç: Yırtıklı retina dekolmanı cerrahisinde, pnömotik retinopeksi (PR) başarı oranını ve başarıya etki eden faktörleri tespit ederek literatürdeki pnömotik retinopeksi için dahil edilme kriterlerine katkıda bulunmak ve bunun yanı sıra başarısız olunması dahilinde ikincil yapılacak olan pars plana vitrektomi (PPV) fonksiyonel sonucuna ve operasyon sonrası görülebilecek komplikasyonlar üzerine etkisi değerlendirmek. Gereç ve Yöntem: Çalışmamıza Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Kliniğinde 2019 ile 2024 yılları arasında yırtıklı retina dekolmanı nedeniyle tedavi almış 176 hasta dahil edildi. Hastaların poliklinik dosyaları retrospektif olarak incelendi. Hastalar başarılı PR grubu, başarısız PR sonrası PPV ve ilk tercih PPV olarak gruplara ayrıldı. PR başarı oranı ve etkili faktörler, ikincil PPV ile ilk tercih PPV fonksiyonel başarı ve operasyon sonrası komplikasyonlar bakımından karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışmamıza dahil edilen 176 hastanın 100 tanesi PR işlemi uygulanıp başarılı olunan 56 hasta ile 44 başarısız PR'ye ikincil PPV cerrahisi uygulanan hasta idi. Kalan 76 hasta ise ilk tercih olarak PPV cerrahisi uygulanan hasta idi. Hastalar başarılı PR (1.grup), başarısız PR sonrası PPV (2.grup), ilk tercih PPV (3.grup) olarak gruplara ayrıldı. Hastaların 134'ü erkek, 42'si kadın idi ve yaş ortalaması 1. grupta 58,11+-8,78 iken 2. grupta 58,14+-8,61 ve 3. grupta 58,2+-8,75 idi ve gruplar arasında yaş farkı izlenmedi. Kadın oranı 1. grupta diğer iki gruba göre istatistiksel olarak fazla izlenirken 2. ve 3. grupta fark izlenmedi. Hastalardan 96'sı fakik, 80'i psödofakik idi. 2. ve 3. grupta istatistiksel fark izlenmezken 1. grupta fakik oranı istatistiksel olarak daha fazla idi. Hastalar görme düzeyi kazancı olarak değerlendirildiğinde başlangıç görme düzeyi daha kötü olan ilk tercih PPV hastalarının diğer iki gruba göre istatistiksel olarak daha iyi görme kazancının olduğu, bunun yanı sıra nihai görme düzeyi karşılaştırıldığında başlangıç görme düzeyi diğer iki gruba göre daha iyi olan başarılı PR grubunun diğer iki gruba göre takiplerde istatistiksel olarak daha iyi görme düzeyi olduğu izlendi. PR işleminde başarısız olunması dahilinde yapılan ikincil PPV ile ilk tercih PPV grubu ameliyat öncesi ve takiplerindeki görme düzeyleri karşılaştırıldığında, iyileşme eğilimleri benzer olup nihai görme düzeyleri arasında istatistiksel fark izlenmedi. Erken başvurunun, makula tutulumunın eşlik etmemesinin ve fakik lens durumunun PR başarını istatistiksel olarak arttırdığı izlendi. İkincil PPV ve ilk tercih PPV grubu; makula tutulumu durumu, dekole kadran sayısı, yırtık sayısı, dev yırtık ve lens durumu bakımından karşılaştırıldığında istatistiksel fark izlenmezken yine bu iki grup kullanılan tamponad türü bakımından karşılaştırıldığında da istatistiksel fark izlenmemiştir. Başarısız PR sonrası PPV ile ilk tercih PPV grubu operasyon sonrası komplikasyonlar açısından değerlendirildiğinde istatistiksel fark izlenmedi. Çalışmamızda PPV cerrahisi geçirmiş olan hastalar tamponad türüne göre görme düzeyi kazancı açısından karşılaştırıldığında istatistiksel fark izlenmemiştir. İlk tercih olarak PPV cerrahisi geçirmiş hastalar kullanılan tamponad türüne göre operasyon sonrası komplikasyonlar açısından değerlendirildiğinde, göz içi basınç artışı silikon tamponad kullanılan hastalarda gaz tamponad kullanılan hastalara göre istatistiksel olarak daha sık izlenirken Bu hastaların silikon alınma sürelerine göre göz içi basınç artışı değerlendirildiğinde; 7-12 ay arası silikon alımı yapılan hastalarda 4-6 ay arası silikon alımı yapılan grubu göre daha sık izlenmiştir. Çalışmamızda dekolman yaygınlığı ile ameliyat öncesi ve sonrası takiplerindeki görme düzeyleri karşılaştırıldığında; tek kadran dekole olan hastalarda daha iyi başlangıç görme düzeyi görülürken, ameliyat sonrası 1. ve 3. ay kontrolünde tek kadran dekolmanı olan hastalarda dört kadran dekole olan hastalara göre istatistiksel olarak daha iyi görme düzeyi olduğu izlendi. Sonuç: PPV cerrahisi yapılan bir merkezde yırtıklı retina dekolmanı tanısı almış erken başvuran, uyumlu, fakik, makula tutulumu olmayan hastalarda PR'nin ilk tercih olabileceği, maliyet etkin işlemin başarı sağlanması durumunda hastayı uzun süreli hastane yatışından ve daha majör bir cerrahiden kurtarırken, başarı sağlanmaması durumunda ise ikincil PPV sonucuna olumsuz etkisi olmadığı izlenmiştir.
Özet (Çeviri)
Aim: In the surgery of rhegmatogenous retinal detachment, to determine the success rate of pneumatic retinopexy (PR) and the factors affecting success, contributing to the inclusion criteria for pneumatic retinopexy in the literature, and evaluating the functional outcome of secondary pars plana vitrectomy (PPV) and its impact on postoperative complications in case of failure. Materials and methods: Our study included 176 patients treated for rhegmatogenous retinal detachment at the Antalya Training and Research Hospital Eye Clinic between 2019 and 2024. The patients' outpatient files were retrospectively reviewed. Patients were divided into groups as successful PR group, PPV after failed PR, and primary PPV. PR success rate and effective factors, functional success of secondary PPV compared to primary PPV, and postoperative complications were compared. Results: Of the 176 patients included in our study, 100 underwent successful PR, 56 underwent secondary PPV after failed PR, and 76 underwent primary PPV. Patients were divided into groups as successful PR (group 1), PPV after failed PR (group 2), and primary PPV (group 3). Of the patients, 134 were male and 42 were female, with an average age of 58.11±8.78 in group 1, 58.14±8.61 in group 2, and 58.2±8.75 in group 3, with no age difference observed between the groups. The female ratio was statistically higher in group 1 compared to the other two groups, while no difference was observed between groups 2 and 3. Of the patients, 96 were phakic and 80 were pseudophakic. No statistical difference was observed in groups 2 and 3, while the phakic ratio was statistically higher in group 1. When patients were evaluated for visual acuity gain, primary PPV patients with worse initial visual acuity had statistically better visual acuity gain compared to the other two groups. Additionally, when final visual acuity was compared, the successful PR group with better initial visual acuity had statistically better visual acuity in follow-ups compared to the other two groups. When comparing preoperative and follow-up visual acuity levels between secondary PPV and primary PPV groups, similar recovery trends were observed, with no statistical difference in final visual acuity levels. Early presentation, absence of macular detachment, and phakic lens status were found to statistically increase PR success. When comparing secondary PPV and primary PPV groups in terms of macular detachment status, number of detached quadrants, number of tears, giant tear, and lens status, no statistical difference was observed. Similarly, no statistical difference was observed when comparing the type of tamponade used between these two groups. When evaluating postoperative complications between secondary PPV and primary PPV groups, no statistical difference was observed. In our study, when comparing visual acuity gain in patients who underwent PPV surgery based on the type of tamponade used, no statistical difference was observed. When evaluating postoperative complications based on the type of tamponade used in patients who underwent primary PPV surgery, intraocular pressure increase was statistically more frequent in patients using silicone tamponade compared to those using gas tamponade. When evaluating intraocular pressure increase based on the duration of silicone removal, it was more frequent in patients who had silicone removal between 7-12 months compared to those who had silicone removal between 4-6 months. In our study, when comparing preoperative and postoperative follow-up visual acuity levels based on the extent of detachment, patients with single quadrant detachment had better initial visual acuity, and at 1 and 3 months postoperative follow-up, patients with single quadrant detachment had statistically better visual acuity compared to those with four quadrant detachment. Conclusion: In a center where PPV surgery is performed, PR may be the first choice in patients with rhegmatogenous retinal detachment who present early, are compliant, phakic, and do not have macular detachment. If successful, this cost- effective procedure can save the patient from long-term hospitalization and more major surgery, and if unsuccessful, it does not negatively affect the outcome of secondary PPV.
Benzer Tezler
- Yırtıklı retina dekolmanı hastalarında farklı tamponadların koroidal vasküler indeks üzerine etkisi
The effect of different tamponads on the coroidal vascular index in patients with rhegmatogenous retinal detachment
MUHAMMED RAŞİT SİREM
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2022
Göz HastalıklarıSağlık Bilimleri ÜniversitesiGöz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ENDER SIRAKAYA
- Makulanın tutulduğu yırtıklı retina dekolmanı hastalarında, klasik dekolman cerrahisinden sonra anatomik ve fonksiyonel açıdan makulanın iyileşmesinin değerlendirilmesi
Evaluation of anatomical and functional recovery of macula on patients having macula-off rhegmatogenous retinal detachment, after classical retinal detachment operation
SAMİ YILMAZ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2008
Göz HastalıklarıUludağ ÜniversitesiGöz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. REMZİ AVCI
- İdiyopatik maküler hole, idiyopatik epiretinal membran, yırtıklı retina dekolmanı hastalarında vitreus TOS, hıf-1A, SCUBE2, endoglin konsantrasyonunun incelenmesi ve optik koherens tomografi anjiyografi ile değerlendirilmesi
Investigation of vitreous TOS, HIF-1a, BCUBE2, endoglin concentration in patients with idiopathic macular hole, idiopathic epyretinal membrane, rhegmatogeneus retina detachment patients and evaluation by optical coherence tomography angiography
ROJBİN EKİNCİ BÜBER
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2023
Göz HastalıklarıSağlık Bilimleri ÜniversitesiGöz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. BERNA DOĞAN
- Yırtıklı retina dekolmanında skleral çökertme ve skleral çökertme ile kombine pars plana vitrektomi uygulanan olgularda cerrahi sonuçlarımız
Surgical outcomes of scleral buckling and scleral buckling plus pars plana vitrectomy for rhegmatogenous retinal detachment
CEYDA ERİŞTİ BÖLÜK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2023
Göz HastalıklarıGazi ÜniversitesiGöz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. İHSAN GÖKHAN GÜRELİK
- Vitreus ve kanda vasküler endotelial growth faktör, heat shock protein 70 bakılarak proliferatif diabetik retinopati patogenezinin araştırılması
The impact of vitreous and serum heat shock protein 70 and vascular endothelial growth factor levels on pathogenesis of proliferative diabetic retinopathy
FATMA IŞIL SÖZEN DELİL
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2015
Göz HastalıklarıMarmara ÜniversitesiGöz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. OSMAN ÇEKİÇ