Geri Dön

Sağlıklı yetişkinlerin iç konuşma deneyimleri: Karma desenli bir araştırma

Inner speech experiences of healthy adults: A mixed-method design research

  1. Tez No: 920598
  2. Yazar: SELVİNAZ ÇINAR PARLAK
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. BARIŞ ÖNEN ÜNSALVER
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Psikoloji, Psychology
  6. Anahtar Kelimeler: İç konuşma, öz düzenleme, bilinçli farkındalık, psikolojik iyi oluş, Inner speech, self-regulation, mindfulness, psychological well-being
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Üsküdar Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Psikoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 126

Özet

Bu araştırmada, yetişkinlik döneminde psikolojik iyi oluş, öz düzenleme ve öz farkındalık arasındaki ilişkide iç konuşma değişkenlerinin aracı etkilerini incelemek hedeflenmiştir. Aynı zamanda duygu düzenleme güçlükleri de dâhil edilerek, tüm bu değişkenlerin birbirleriyle olan ilişkileri test edilmek istenmiştir. Araştırma, bu geniş kapsam nedeniyle karma desen olarak yapılandırılmış, nicel ve nitel verilerin bir arada kullanılacağı iki aşamalı bir model planlanmıştır. İlk aşamada nicel veriler toplanarak, değişkenler arasındaki ilişki düzeyleri ve olası aracı/yordayıcı etkiler incelenmiş; ikinci aşamada ise nicel aşamada yüksek psikolojik iyi oluş puanına sahip katılımcılarla yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Nicel aşamada, evreni İstanbul'da yaşayan yetişkinler oluşturmuştur. Katılımcılar sosyal medya üzerinden yapılan duyurularla gönüllü olarak belirlenmiş ve amaçlı örnekleme yöntemiyle seçilmiştir. Çalışma grubu, 20–70 yaş aralığındaki, en az ilkokul mezunu, psikiyatrik bir hastalığı bulunmayan 411 yetişkinden oluşmuştur. Bu katılımcıların büyük kısmı kadınlardan (%72.3) oluşmakta, yaş ortalamaları 40.81 (SS = 9.47) şeklinde seyretmektedir. Demografik bilgileri analiz etmek amacıyla oluşturulan betimleyici tablo, katılımcıların eğitim, sosyoekonomik düzey, evlilik durumu ve çocuk sahibi olma gibi pek çok farklı özelliğini ayrıntılı biçimde yansıtmaktadır. Nicel veri toplama sürecinde, bireylerin iç konuşma, psikolojik iyi oluş ve öz düzenleme gibi alanlardaki durumlarını ölçmek üzere çeşitli ölçekler kullanılmıştır.“Öz Konuşma Ölçeği”ve“İç Konuşma Türleri Anketi”ile bireylerin içsel diyaloglarını hangi sıklıkla ve hangi amaçlarla gerçekleştirdikleri değerlendirilmiştir.“Warwick-Edinburgh Mental İyi Oluş Ölçeği”psikolojik iyi oluş düzeylerini ölçmek için,“Bilinçli Farkındalık Ölçeği”farkındalık düzeylerini ortaya koymak için kullanılmıştır.“Öz Kontrol Ölçeği”ise katılımcıların kontrol becerilerini belirlemeye yardımcı olmuş,“Duygu Düzenleme Güçlüğü Ölçeği – Kısa Form”duygusal regülasyon güçlüklerini ölçmüştür. Tüm bu ölçeklerin Türkçe uyarlamaları ve geçerlik/güvenirlik çalışmaları daha önce yapılmış olup, araştırmada elde edilen iç tutarlılık katsayıları 0.79 ile 0.93 arasında değişmiştir. Toplanan nicel verilerin analizi RStudio yazılımı üzerinden gerçekleştirilmiştir. İlk olarak normal dağılıma uygunluk, basıklık ve çarpıklık değerleri gibi temel varsayımlar kontrol edilmiş, ardından betimsel istatistikler (ortalama, standart sapma) elde edilmiştir. Değişkenler arası ilişkileri belirlemek amacıyla Pearson Korelasyon Katsayısı hesaplanmış; aracı ve yordayıcılık etkilerini incelemek için de Yol (Path) Analizi uygulanmıştır. Bu süreçte lavaan, psych, ggplot2 ve car gibi R paketlerinden yararlanılmış, özellikle lavaan paketi model kurma ve aracılık analizlerinde temel araç işlevi görmüştür. Nicel verilerde özellikle eleştirel iç konuşma, duygu düzenleme güçlükleri ve psikolojik iyi oluş arasındaki ilişkiler dikkat çekicidir. Örneğin, eleştirel iç konuşma puanları arttıkça duygu düzenleme güçlükleri de artmaktadır (r = .46, p < .01). Bu bulgu, olumsuz veya yargılayıcı iç söylemin duygusal dengeyi bozucu bir işlev gördüğünü işaret etmektedir. Aynı zamanda eleştirel iç konuşma ile psikolojik iyi oluş arasında negatif bir ilişki gözlenmiştir (r = -.32, p < .01); bu da kişinin olumsuz iç söylemleri yoğunlaştıkça iyi oluş düzeyinin düştüğünü göstermektedir. Buna karşın, pozitif nitelikteki iç konuşma türleri (örneğin pozitif/düzenleyici alt boyutlar) ile psikolojik iyi oluş arasında düşük-orta düzeyde, fakat istatistiksel olarak anlamlı pozitif ilişkiler saptanmıştır (r = .16, p < .01). Öz-pekiştirme alt boyutu özellikle dikkat çekmiş; bu eğilim arttıkça psikolojik iyi oluş düzeyinin de anlamlı ölçüde yükseldiği anlaşılmıştır (r = .32, p < .01). Yol (path) analizinden elde edilen sonuçlar, benzer bir doğrultuda ayrıntılar sunmuştur. Eleştirel iç konuşmanın psikolojik iyi oluş üzerinde doğrudan negatif bir yordayıcı etkisi olduğu (β = -0.11, p < .05) bulunmuştur. Öz-pekiştirme ise iyi oluşu istatistiksel olarak anlamlı biçimde pozitif yönde yordamaktadır (β = 0.27, p < .001). Aynı modelde, duygu düzenleme güçlüğü arttıkça iyi oluşun önemli ölçüde azaldığı (β = -0.22, p < .001), bilinçli farkındalık (β = 0.20, p < .05) ve öz-kontrol (β = 0.14, p < .01) düzeylerinin artmasıyla ise iyi oluşun yükseldiği görülmüştür. Bu bağlamda, bilinçli farkındalık ve öz-kontrolün eleştirel iç söylemlerin zarar verici boyutunu hafifletme potansiyeli taşıdığı anlaşılmaktadır. Nitel bulgular, katılımcıların iç konuşma deneyimlerini dört temel tema etrafında özetlemiştir: iç konuşma gelişimsel süreci, iç konuşma ihtiyacının oluşması, iç konuşmanın olumsuz etkileri ve iç konuşmanın olumlu etkileri. İlk tema altında, katılımcıların çoğu iç konuşmaya çocuklukta başladıklarını, bunu zamanla daha kontrollü ve hedefe yönelik bir“zihinsel diyalog”şekline dönüştürdüklerini aktarmıştır. İkinci temada, stres anlarında veya pişmanlık, kaygı gibi duygusal yükü yüksek durumlarda iç konuşma ihtiyacının belirginleştiği belirtilmiştir. Bu, kişinin iç konuşmayı kendini sakinleştirmek, bakış açısını değiştirmek veya duygu düzenlemesini sağlamak için doğal bir strateji olarak kullandığına işaret etmektedir. Üçüncü temada, katılımcıların eleştirel ya da ruminasyon düzeyine varan iç söylemlerin kaygıyı körüklediğini, geçmiş olumsuz deneyimleri yeniden yaşatabildiğini ve günlük hayatta odaklanma güçlüklerine neden olduğunu ifade ettikleri görülmüştür. Baş ağrısı veya fiziksel gerilim gibi bedensel belirtilerin de bu süreçle ilişkili olabileceği vurgulanmıştır. Dördüncü temada ise, olumlu iç konuşmanın kişinin duygularını ifade edebilmesini, kendini motive etmesini, hızlı çözüm üretebilmesini ve sosyal etkileşimlerde hazırlıklı olmasını kolaylaştırdığı görüşü hâkimdir. Bazı katılımcılar,“iyi düşün iyi yaşa”yaklaşımıyla iç konuşmalarını olumlu tutmanın günlük yaşama olumlu yansıdığını açıkça ifade etmişlerdir. Genel olarak, nicel ve nitel bulgular bir araya geldiğinde, iç konuşmanın bireyin duygu, düşünce ve davranış regülasyonunda belirleyici bir rol oynadığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Olumsuz içerikli, eleştirel söylemlerin iyi oluşu ve duygusal dengeyi zedelediği; pozitif veya öz-pekiştirme odaklı iç konuşmanın ise psikolojik iyi oluşu beslediği görülmüştür. Bu sürecin yönetilmesinde öz-kontrol ve bilinçli farkındalık becerileri öne çıkmakta; aynı zamanda kişinin iç konuşma ihtiyacını fark etmesi ve onu işlevsel bir stratejiye dönüştürmesi, duygusal baş etme kapasitesini artırabilmektedir.

Özet (Çeviri)

Inner speech experiences of healthy adults: a mixed-method design research In this study, the aim was to examine the mediating effects of inner speech variables in the relationship among psychological well-being, self-regulation, and self-awareness during adulthood. At the same time, difficulties in emotion regulation were included, and the relationships of all these variables with one another were tested. Due to its broad scope, the research was structured using a mixed-method design with a two-phase model in which both quantitative and qualitative data were collected. In the first phase, quantitative data were gathered to examine the level of relationships among variables and any potential mediating/predictive effects. In the second phase, semi-structured interviews were conducted with participants who had high psychological well-being scores in the quantitative phase. In the quantitative phase, the population consisted of adults living in Istanbul. Participants were recruited through volunteer responses to announcements on social media and were selected using a purposive sampling method. The study group comprised 411 adults aged 20–70, at least elementary school graduates, and with no psychiatric illnesses. A large portion of these participants were women (72.3%), and the average age was 40.81 (SD = 9.47). The demographic table created to analyze the data descriptively provides detailed information on various participant characteristics such as educational background, socioeconomic status, marital status, and parenthood. During the quantitative data collection process, various scales were used to measure participants' status in areas such as inner speech, psychological well-being, and self-regulation. The“Self-Talk Scale”and the“Varieties of Inner Speech Questionnaire”were employed to assess how frequently and for what purposes individuals engage in internal dialogues. The“Warwick-Edinburgh Mental Well-being Scale”was used to measure psychological well-being, and the“Mindful Attention Awareness Scale”was used to determine levels of mindfulness. The“Self-Control Scale”helped identify participants' self-control abilities, while the“Difficulties in Emotion Regulation Scale – Short Form”measured emotion regulation difficulties. Turkish adaptations and validity/reliability studies of all these scales had been previously conducted, and internal consistency coefficients ranged from .79 to .93 in this study. The quantitative data were analyzed in the RStudio software environment. First, basic assumptions such as normal distribution, kurtosis, and skewness were checked, followed by calculation of descriptive statistics (mean, standard deviation). Pearson's correlation coefficient was used to determine the relationships among variables, and Path Analysis was conducted to examine mediating and predictive effects. The R packages lavaan, psych, ggplot2, and car were used in this process, with lavaan serving as the main tool for model building and mediation analyses. In the quantitative data, the relationships among critical inner speech, difficulties in emotion regulation, and psychological well-being stood out in particular. For example, as scores for critical inner speech increased, so did difficulties in emotion regulation (r = .46, p < .01). This finding suggests that negative or judgmental self-talk functions to disrupt emotional balance. At the same time, there was a negative relationship between critical inner speech and psychological well-being (r = -.32, p < .01), indicating that as negative self-talk intensifies, well-being decreases. In contrast, there were weak-to-moderate but statistically significant positive correlations between positive types of inner speech (positive/regulatory subdimensions) and psychological well-being (r = .16, p < .01). The self-reinforcement subdimension was especially noteworthy; as it increased, psychological well-being also rose significantly (r = .32, p < .01). The results of the path analysis elaborated on these findings in a similar vein. Critical inner speech was found to have a direct negative predictive effect on psychological well-being (β = -0.11, p < .05). Self-reinforcement, on the other hand, predicted well-being positively and significantly (β = 0.27, p < .001). Within the same model, as emotion regulation difficulties increased, well-being decreased markedly (β = -0.22, p < .001). Meanwhile, when mindfulness (β = 0.20, p < .05) and self-control (β = 0.14, p < .01) rose, well-being improved. Hence, it appears that mindfulness and self-control have the potential to mitigate the damaging effects of negative self-talk. Qualitative findings summarized participants' experiences with inner speech around four main themes: the developmental process of inner speech, the emergence of the need for inner speech, the negative effects of inner speech, and its positive effects. Under the first theme, most participants stated that they began engaging in inner speech in childhood, gradually transforming it into a more controlled, goal-oriented“mental dialogue.”In the second theme, it was indicated that stressful moments or situations laden with emotional intensity—such as regret or anxiety—made the need for inner speech more pronounced. This suggests that individuals naturally employ inner speech as a strategy for calming themselves, changing perspective, or regulating emotion. Under the third theme, participants reported that critical or ruminative inner speech intensified anxiety, caused the re-experiencing of past negative events, and led to difficulties focusing in daily life. It was also emphasized that physical symptoms such as headaches or bodily tension could be linked to this process. In the fourth theme, there was a prevailing view that positive inner speech helps individuals express their emotions, motivate themselves, quickly produce solutions, and prepare for social interactions. Some participants explicitly noted that maintaining a positive outlook in their self-talk (“think well, live well”) had beneficial effects on their day-to-day lives. Overall, when the quantitative and qualitative findings are combined, it becomes apparent that inner speech plays a decisive role in regulating a person's emotions, thoughts, and behaviors. Negative and critical speech undermines well-being and emotional balance, whereas positive or self-reinforcement-oriented inner speech fosters psychological health. Skills in self-control and mindfulness emerge as pivotal in managing these processes. Moreover, recognizing one's need for inner speech and transforming it into a constructive strategy seems to enhance emotional coping capacity.

Benzer Tezler

  1. Obez ve diyabetik yetişkinlerin beslenme bilgi düzeyleri, beslenme alışkanlıkları, diyet ve diyabetik ürünleri algılama düzeylerinin karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi

    A comparative evaluation of nutrition knowledge, nutritional habits and level of perception on 'diet' and ?diabetic? food products, between obese and diabetic adults

    MELİS BABAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    Beslenme ve Diyetetikİstanbul Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. M.TEMEL YILMAZ

  2. Prediyabetik bireylerde oksidatif stresin değerlendirilmesi

    Evaluation of oxidative stress in prediabetic individuals

    ALİSULTAN BAŞARAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    İç HastalıklarıYozgat Bozok Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ZEYNEP TUĞBA OZAN

    DR. ÖĞR. ÜYESİ TEKİN YILDIRIM

  3. Böbrek nakli hastalarında temporomandibular rahatsızlıkların sıklığı

    Frequency of temporomandibular disorders in renal transplant patients

    NURİ KOLLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    İç HastalıklarıKahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ÖZKAN GÜNGÖR

  4. Kamusal iç mekanda aktif yaşlı bireylerin sosyalleşmesini destekleyecek mekan tasarım parametreleri: AVM örneği

    Space design parameters to support the socialization of active elderly individuals in public interior space: The case of shopping mall

    İMRAN KAVAZ ALTUN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    İç Mimari ve DekorasyonHacettepe Üniversitesi

    İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Ana Bilim Dalı

    PROF. BİLGE SAYIL ONARAN

  5. Fatih bölgesi kreşlerinde iç ortam havasının mikrobiyolojik açıdan değerlendirilmesi

    Evaluation of indoor microbiological air quality of kindergartens in Fatih area

    NAZAN ÖNOĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    Halk Sağlığıİstanbul Üniversitesi

    Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. GÜNAY GÜNGÖR