Issues on labor market in Turkey
Türkiye'de işgücü piyasası sorunları
- Tez No: 924164
- Danışmanlar: DOÇ. DR. AYŞEGÜL KAYAOĞLU YILMAZ
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri, Labour Economics and Industrial Relations
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: İktisat Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: İktisat Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 159
Özet
Eğitimin, ekonomik kalkınmanın temel bir itici gücü ve işgücü piyasası sonuçlarını şekillendirme ile eşitsizlikleri azaltmada son derece etkili bir araç olduğu yaygın bir şekilde kabul edilmektedir. Son yıllarda Türkiye, 2012 zorunlu eğitim reformu gibi önemli eğitim reformlarını tecrübe etmiştir. Bu reform, zorunlu eğitimi sekiz yıldan on iki yıla çıkarmış ve okul başlangıç yaşını düşürmüştür. Bu tez, söz konusu reformun çok yönlü etkilerini inceleyerek reformun işgücü piyasasına katılım, ücret dinamikleri ve istihdam üzerindeki yansımalarını araştırmaktadır. Tezin 2. ve 3. bölümleri, 2012 reformunun işgücü piyasasındaki sonuçlarını, birbiriyle ilişkili ancak farklı açılardan ele almaktadır. 2. Bölüm, okul başlangıç yaşını düşürerek anneler için örtük bir çocuk bakım seçeneği sunan bu reformun, çocuklarını daha erken yaşta okula gönderen annelerin işgücü piyasasına katılımı üzerindeki etkisini analiz etmektedir. Reformun bu özelliği, eğitim politikalarının toplumsal cinsiyete dayalı işgücü piyasası sonuçlarını dolaylı olarak nasıl etkileyebileceğini değerlendirme fırsatı sunmaktadır. 3. Bölüm, reformun potansiyel insan sermayesi etkilerine odaklanarak, zorunlu lise eğitiminin bireysel ücretler, istihdam türü ve kayıtlı sektör katılımı gibi geniş bir yelpazedeki işgücü piyasası değişkenlerini nasıl etkilediğini incelemektedir. Bu bölüm, artan eğitim düzeyinin işgücü piyasası fırsatlarını ve gelir seviyelerini doğrudan nasıl etkilediğine dair önemli içgörüler sunarak, eğitim politikaları ile ekonomik performans arasındaki bağlantıyı anlamamıza katkıda bulunmaktadır. 4. ve son bölüm ise eğitimin ücret eşitsizliği üzerindeki etkisini ele alarak, farklı ücret dilimlerinde eğitimin getirisindeki heterojenliği araştırmaktadır. 2. Bölüm, kamu çocuk bakım hizmetlerinin anne işgücü arzını artırmadaki rolüne dair ilk nedensel kanıtları sunmaktadır. Türkiye'nin 2012 eğitim reformu, zorunlu okul başlangıç yaşını 72 aydan 66 aya düşürmüş ve 60–66 aylık çocukların ailelerinin izniyle okula başlamalarına olanak tanımıştır. Bu reform, kamu okullarında ilkokula başlama yaşını düşürerek, örtük bir kamusal bakım desteği yaratmış ve annelerin işgücü piyasasına katılımını etkileyebilecek bir ortam sunmuştur. Tezin bu bölümü, çocuk bakım maliyetlerinde örtük bir azalma yaratan bu politikanın, annelerin istihdam kararları üzerindeki nedensel etkisini incelemektedir. Söz konusu analiz, kamu okullarının formal çocuk bakım hizmetlerinin yerine geçip geçemeyeceğini ve kadınların işgücüne katılımındaki engelleri hafifletme potansiyelini araştırmaktadır. Çalışmada, Türkiye'nin 2004–2019 dönemi Hanehalkı İşgücü Anketleri verileri kullanılmıştır. Analiz yöntemi olarak farkların farkı yaklaşımı benimsenmiştir. Deney grubu, en küçük çocuğu 5–6 yaşında (reform kapsamında okula kaydolma hakkına sahip) olan annelerden oluşurken, kontrol grubu en küçük çocuğu 4 yaşında olan (reformdan etkilenmeyen) anneleri kapsamaktadır. Temel işgücü arzı ölçütleri arasında işgücüne katılım, istihdam, çalışma saatleri ve yarı zamanlı istihdam yer almaktadır. Sonuçların güvenilirliği, bireysel ve hane düzeyindeki değişkenler kontrol edilerek test edilmiştir. Sonuçlar, reformun sağladığı örtük çocuk bakım hizmetinin, annelerin işgücüne katılımı, istihdamı veya çalışma saatleri üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığını göstermektedir. Bazı alt gruplarda küçük artışlar gözlemlenmiş olsa da, bu etkiler istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Sınırlı etkinin mekanizması olarak, Türkiye'deki yaygın enformel çocuk bakım seçeneklerinin (örneğin, aile ve topluluk ağları) yaygınlığı tartışılmaktadır. Ayrıca, küçük çocuklar için ebeveyn bakımı vurgusu yapan kültürel normlar, kamu okullarının diğer çocuk bakım türlerinin yerine geçmesini sınırlayan bir etken olabilir. Bu çalışma, kamu eğitim politikalarındaki değişikliklerin, gelişmekte olan bir ülke bağlamında toplumsal cinsiyete dayalı işgücü piyasası sonuçlarını dolaylı olarak nasıl etkileyebileceğine dair nedensel kanıtlar sunmaktadır. Literatürdeki mevcut çalışmaların çoğu, kadın işgücüne katılım oranlarının yüksek olduğu ve geniş kapsamlı aile politikalarının desteklendiği gelişmiş ülkeleri temel alırken, bu araştırma Türkiye özelinde benzer müdahalelerin sınırlı etkilerini vurgulamaktadır. Elde edilen bulgular, eğitim reformlarının etkinliğini artırmak için tamamlayıcı politikalara ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Bu politikalar arasında uygun fiyatlı formal çocuk bakım hizmetlerine erişimin genişletilmesi, kültürel normların ele alınması ve düşük gelirli ve düşük eğitimli annelere yönelik hedeflenmiş desteklerin sağlanması yer alabilir. Tezin üçüncü bölümü, Türkiye'de 2012 yılında yürürlüğe giren zorunlu eğitim reformunun işgücü piyasası üzerindeki etkilerini, özellikle zorunlu lise eğitiminin insan sermayesi üzerindeki sonuçlarını incelemektedir. Bu reform, eğitim süresini 12 yıla çıkararak eğitim seviyesini artırmayı ve bireyler ile genel ekonomi için uzun vadeli faydalar sağlamayı amaçlamıştır. Bölüm, özellikle reformun bireylerin daha yüksek eğitim sonuçlarına ulaşmasını sağlayıp sağlamadığını ve bu sonuçların işgücü piyasasında ücretler, istihdam türü ve kayıtlı sektör katılımı gibi göstergelere nasıl yansıdığını ele almaktadır. Reformun nedensel etkisini analiz etmek için regresyon süreksizliği yöntemi kullanılmıştır. Reformun uygulanma kriteri olarak doğum ayı ve yılı eşik değeri alınmıştır. Bu bölümde kullanılan veri seti, Türkiye İstatistik Kurumu'nun gerçekleştirdiği hanehalkı anketlerinden alınmıştır. Veri seti, eğitim seviyesi, istihdam durumu ve ücretler gibi geniş bir değişken yelpazesine sahiptir. Temel analiz değişkenleri arasında lise mezuniyet oranları, üniversite eğitimine katılım, istihdam durumu, kayıtlı sektör katılımı ve saatlik ücretler yer almaktadır. Bulgular, reformun kadınların lise mezuniyet oranlarını anlamlı ölçüde artırdığını ve bu artışın %7-8 arasında olduğunu göstermektedir. Bu etki, özellikle eşik değerine yakın doğan kohortlarda daha belirgindir ve reformun kız çocuklarının erken okul terk oranlarını düşürmedeki başarısını ortaya koymaktadır. Ancak, reformun erkek bireyler üzerinde benzer bir etkisi bulunmamıştır, bu da reform öncesi dönemde kadınların eğitime erişim konusundaki daha büyük engellerle karşılaştığını göstermektedir. Cinsiyet farkını eğitim düzeyinde azaltmayı başaran reform, işgücü piyasası sonuçları üzerinde aynı düzeyde etkili olamamıştır. Kadınlar için, artan eğitim düzeyi işgücü piyasasında istihdam ya da ücretlerde hemen bir iyileşme yaratmamıştır. Lise mezuniyet oranları yükselmiş olmasına rağmen, kadınlar kayıtlı sektör katılımı, tam zamanlı istihdam ya da saatlik ücretlerde anlamlı kazanımlar elde edememiştir. Bu bulgular, işgücü piyasasının daha yüksek eğitimli kadınları tam olarak absorbe edemediğini ve bunun yapısal engellerden kaynaklanabileceğini göstermektedir. Bu engeller arasında sınırlı iş fırsatları, kadınların işgücü piyasasına katılımını sınırlayan toplumsal normlar ve eğitim müfredatının işgücü piyasası talepleriyle uyumsuzluğu sayılabilir. Bu bulgular, politika yapıcılar için önemli çıkarımlar sunmaktadır. İlk olarak, eğitim düzeyini artırmak eşitsizlikleri azaltmak için kritik bir adım olsa da, eğitim reformlarının ekonomik faydalara dönüşmesini sağlamak için tamamlayıcı politikalara ihtiyaç vardır. Bu tür politikalar arasında çocuk bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve kadınlara yönelik hedeflenmiş istihdam programları yer alabilir. İkinci olarak, eğitim müfredatının işgücü piyasası ihtiyaçları ile uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir. Tezin dördüncü bölümü, eğitimin Türkiye'de ücret yapısını nasıl yeniden şekillendirdiğini ve özellikle ücret eşitsizliği üzerindeki etkilerini kapsamlı bir şekilde incelemektedir. Bölüm, eğitimin farklı yetenek grupları ve zaman içinde ücretler üzerindeki etkisini analiz ederek, ücret eşitsizliğinin dinamikleri hakkında yeni içgörüler sunmaktadır. Araştırma, özellikle eğitimin grup içi eşitsizlik üzerindeki etkisine odaklanmaktadır ve bu süreçte eğitimin gözlemlenemeyen yeteneklerle olan tamamlayıcılığını incelemektedir. Türkiye'de ücret eşitsizliği hem grup içi hem de gruplar arası farklılıklar açısından dikkate değerdir. Özellikle eğitimin yüksek getirilere sahip olduğu, ancak bu getirilerin bireylerin yetenek düzeyine göre farklılaştığı bir bağlamda, eğitimin ücret eşitsizliği üzerindeki etkilerini anlamak kritik öneme sahiptir. Tezin bu bölümü, eğitimin ücret eşitsizliği üzerindeki etkilerini iki temel boyutta ele alır. İlk olarak, eğitimin gruplar arası eşitsizlik üzerindeki etkisi, yani farklı eğitim seviyelerine sahip bireyler arasındaki ücret farklılıkları ele alınır. İkinci olarak, eğitimin grup içi eşitsizlik üzerindeki rolü, yani aynı eğitim düzeyindeki bireyler arasındaki ücret farklılıkları üzerindeki etkisi incelenir. Araştırmada, gözlemlenemeyen yetenekler ile eğitimin tamamlayıcılığı, temel bir analitik çerçeve sunar. Özellikle eğitimin yüksek yetenekli bireyler için daha yüksek getiriler sağladığı durumlar, ücret eşitsizliğinin artmasına neden olabilir. Analiz, Türkiye İstatistik Kurumu'nun Hanehalkı İşgücü Anketleri'nden elde edilen veriler kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Bu veri seti, bireylerin demografik bilgileri, eğitim geçmişleri ve işgücü piyasasındaki durumları hakkında zengin bilgiler sunar. Araştırmada, Kuantil Regresyon (QR) ve Araç Değişken Kuantil Regresyon (IVQR) yöntemleri, eğitimin ücretler üzerindeki heterojen etkilerini incelemek için tercih edilmiştir. Eğitimin ücret eşitsizliği üzerindeki etkileri hem grup içi hem de gruplar arası düzeyde belirginleşmiştir. İlk olarak, bulgular eğitimin grup içi eşitsizlikleri artırdığını göstermektedir. Daha yüksek eğitim seviyesine sahip bireylerin, eğitimden orantısız bir şekilde daha fazla fayda sağladığı görülmüştür. Bu durum, gözlemlenemeyen yeteneklerle eğitimin tamamlayıcılığına atfedilebilir. Yüksek yetenek düzeyine sahip bireyler, ek eğitimden daha fazla kazanç elde etmekte, bu da aynı eğitim düzeyindeki bireyler arasındaki ücret farklılıklarını genişletmektedir. Ayrıca, eğitimin ücret eşitsizliği üzerindeki etkileri zaman içinde değişkenlik göstermektedir. 2012 yılı sonrası, eğitim ve gözlemlenemeyen yetenekler arasındaki tamamlayıcılığın derecesi artmış, bu da yüksek yetenek düzeyine sahip bireyler için eğitim getirilerinin artmasına yol açmıştır. Bununla birlikte, düşük yetenek gruplarındaki bireyler, eğitimin getirisinden göreceli olarak daha az fayda sağlamış, bu da gruplar içi eşitsizlikleri artırmıştır.
Özet (Çeviri)
Education is widely recognized as a fundamental driver of economic development and an effective tool for shaping labor market outcomes and reducing inequalities. In recent years, Turkey has implemented significant educational reforms, such as the 2012 compulsory education reform, which extended mandatory schooling from eight to twelve years and lowered the school starting age. This dissertation examines the multifaceted impacts of this reform, investigating its implications for labor market participation, wage dynamics, and employment trajectories. The second and third chapters of the thesis examine the labor market outcomes of the 2012 reform from interconnected but distinct perspectives. Chapter 2 analyzes the impact of the reform's provision for earlier school enrollment, which implicitly offered mothers a form of public childcare, on maternal labor force participation. Chapter 3 focuses on the potential human capital effects of the reform, exploring how compulsory high school education affects a broad range of labor market variables, including individual wages, employment types, and participation in the formal sector. The fourth and final chapter examines the impact of education on wage inequality, investigating the heterogeneity in returns to education across different wage deciles. Chapter 2 provides the first causal evidence in Turkey on the role of public childcare services in enhancing maternal labor supply. Turkey's 2012 education reform reduced the compulsory school starting age from 72 to 66 months and allowed children aged 60–66 months to start school with parental consent. By lowering the starting age for primary education in public schools, the reform created an implicit form of public childcare that could influence maternal labor market participation. Using data from the Household Labor Force Surveys (HLFS) between 2004 and 2019, the analysis employs a difference-in-differences approach. The treatment group comprises mothers whose youngest child was aged 5–6 years (eligible to enroll due to the reform), while the control group includes mothers whose youngest child was 4 years old (ineligible). Key labor supply measures include labor force participation, employment, working hours, and part-time employment. The findings reveal that the implicit childcare option introduced by the reform is not strong enough to significantly increase maternal labor force participation. While minor increases were observed in some subgroups, these effects were not statistically significant. The limited impact is attributed to the prevalence of informal childcare options (e.g., family and community networks) in Turkey and cultural norms emphasizing parental care for young children, which may restrict the substitutability of public schools for other forms of childcare. These results highlight the need for complementary policies to enhance the effectiveness of educational reforms in reducing barriers to women's labor force participation. Such policies could include expanding access to affordable formal childcare services, addressing cultural norms, and providing targeted support for low-income and less-educated mothers. Chapter 3 examines the labor market impacts of Turkey's 2012 compulsory education reform, particularly its effects on human capital accumulation. By extending the duration of compulsory education to 12 years, the reform aimed to raise educational attainment and deliver long-term benefits for individuals and the economy. Using regression discontinuity design (RDD) with birth month and year as an assignment rule, this chapter analyzes the causal effects of the reform on variables such as high school graduation rates, university enrollment, employment status, formal sector participation, and hourly wages. The analysis draws on household survey data from the Turkish Statistical Institute, covering a wide range of variables. The findings indicate that the reform significantly increased high school graduation rates for women by 7–8%, particularly among cohorts born close to the eligibility cutoff, demonstrating its success in reducing early school dropout rates among girls. However, the reform had no comparable effect on male individuals, suggesting that women faced greater barriers to accessing education prior to the reform. Despite successfully narrowing the gender gap in education, the reform did not achieve similar improvements in women's labor market outcomes. Higher education levels did not translate into short-run gains in employment or wages for women. These results suggest structural barriers in the labor market that limit the absorption of highly educated women, such as limited job opportunities, cultural norms restricting female labor force participation, and mismatches between education curricula and labor market demands. The findings underscore the need for complementary policies to maximize the economic benefits of educational reforms, such as expanding childcare services and implementing targeted employment programs for women. Chapter 4 provides a comprehensive analysis of how education reshapes the wage structure in Turkey, with a particular focus on its effects on wage inequality. By examining the impacts of education on wages across different ability groups and over time, this chapter offers new insights into the dynamics of wage inequality. The analysis focuses on both between-group inequality (wage differences between individuals with varying education levels) and within-group inequality (wage disparities among individuals with the same education level). Using quantile regression (QR) and instrumental variable quantile regression (IVQR) methods with data from HLFS, the findings reveal that education exacerbates within-group wage inequality. Highly educated individuals disproportionately benefit from education, which is attributed to the complementarity between education and unobservable abilities. Individuals with higher ability levels derive greater returns from additional education, widening wage disparities among those with similar educational backgrounds. Furthermore, the effects of education on wage inequality have evolved over time. Since 2012, the degree of complementarity between education and unobservable abilities has increased, leading to higher returns for highly able individuals and relatively smaller benefits for lower-ability groups. The results highlight the need for policies that address structural barriers in the labor market and align education with labor market demands. Expanding access to childcare services, developing targeted employment programs for women, and aligning curricula with market needs are essential steps to ensure that increased educational attainment translates into reduced inequalities and improved economic outcomes.
Benzer Tezler
- Türkiye'de kıdem tazminatı ve kıdem tazminatının emek piyasası üzerindeki etkileri
Severance pay in Turkey and the effects of severance pay on the labor market
AYŞE PELİN KUTLUCUK
- Avrupa Birliği müzakere sürecinde Türkiyenin sosyal politika ve istihdam yaklaşımı
Turkey's negotiation process approach to social and policy of the European Union
BİLAL ÇİLKAYA
Yüksek Lisans
Türkçe
2010
Uluslararası İlişkilerCumhuriyet ÜniversitesiÇalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. NECMETTİN ÖZERKMEN
- COVID-19 ve istihdam piyasasındaki dönüşüm
COVID-19 and the transformation of the employment market
ÇİĞDEM GÜNEŞ
Doktora
Türkçe
2025
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileriİstanbul Üniversitesiİktisat Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. SUNA MUĞAN ERTUĞRAL
- Göçmenlerin çalışma yaşamına katılımı: Suriyeli göçmenler örneği
Participation of immigrants in working life: Case of Syrian migrants
SERGEN GÜRSOY
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileriAkdeniz ÜniversitesiÇalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. BEYHAN AKSOY
- Özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi ve Türkiye işgücü piyasalarına olası etkileri
Temporary employment relationship through private employment agency and possible effects on the Turkey labor market
AYKUT GÜNEL
Yüksek Lisans
Türkçe
2017
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileriKocaeli ÜniversitesiÇalışma Ekonomisi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. BETÜL URHAN ÇELİK