Geri Dön

Israël est-il un atout stratégique pour les États-Unis ?

İsrail Amerika Birleşik Devletleri için Stratejik Bir Koz Mudur?

  1. Tez No: 937453
  2. Yazar: CAN DONDURAN
  3. Danışmanlar: DR. ISABELLE LACOUE-LABARTHE
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Uluslararası İlişkiler, International Relations
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2014
  8. Dil: Fransızca
  9. Üniversite: Universite Toulouse I
  10. Enstitü: Yurtdışı Enstitü
  11. Ana Bilim Dalı: Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 85

Özet

Bu çalışma, İsrail'in Amerika Birleşik Devletleri'nin Orta Doğu'daki dış politikasında stratejik bir müttefik mi yoksa diplomatik bir yük mü olduğu sorusuna yanıt aramaktadır. Bu bağlamda, İsrail'in ABD için vazgeçilmez bir ortak olup olmadığı ya da karşılıklı çıkarlar değiştiğinde bu ittifakın sürdürülebilirliği sorgulanmaktadır. Çalışma, tarihsel ve siyasal gelişmeler ışığında İsrail'in rolünü hem Soğuk Savaş döneminde hem de Soğuk Savaş sonrası yeni dünya düzeninde analiz etmeyi amaçlamaktadır. Tezin ilk hipotezi, İsrail'in özellikle Soğuk Savaş döneminden itibaren ABD'nin Orta Doğu'daki jeopolitik ve askeri çıkarlarını destekleyen önemli bir stratejik ortak olduğu yönündedir. İkinci hipotez, ABD'nin İsrail'e verdiği desteğin yalnızca stratejik gerekliliklerle sınırlı kalmadığı; aynı zamanda iç politikada Yahudi lobisinin etkisi, dini ve ideolojik yakınlık gibi faktörlerle de şekillendiğini öne sürmektedir. Üçüncü hipotez ise, Sovyetler Birliği'nin dağılması ve yeni tehdit algılarının ortaya çıkmasıyla birlikte İsrail'in ABD nezdindeki stratejik öneminin yeniden tanımlandığını savunmaktadır. Araştırma kapsamında ulaşılan temel bulgular, ABD'nin Orta Doğu politikasının başlangıçta enerji güvenliği ve Sovyet etkisini sınırlama hedeflerine dayandığını ve bu çerçevede İsrail'in önemli bir jeostratejik konumda bulunduğunu göstermektedir. Soğuk Savaş boyunca, İsrail'e yönelik destek çoğunlukla ölçülü olmuş; ABD, Arap dünyasıyla ilişkilerini kaybetmemek adına dikkatli bir denge siyaseti yürütmüştür. 11 Eylül sonrası dönemde, terörle mücadele ve rejim değişikliği odaklı politikalar bağlamında İsrail yeniden merkezi bir konuma oturtulmuş; ancak bu süreçte İsrail'in ABD politikalarını sınırlayan bir unsur olarak görülmeye başlandığı da ifade edilmiştir. Özellikle Obama dönemiyle birlikte, İran'la yürütülen diplomatik açılımlar ve İsrail'in Rusya ile geliştirdiği ticari ilişkiler, bu geleneksel ittifakta belirli ölçüde bir gerilime yol açmıştır.

Özet (Çeviri)

This thesis investigates whether Israel constitutes a strategic asset or a diplomatic liability for the United States in the context of Middle Eastern foreign policy. The central question explores the sustainability of the U.S.-Israel alliance, particularly when national interests shift, and seeks to determine whether the partnership is grounded in long-term strategic logic or shaped by circumstantial needs. The study examines the evolution of U.S. foreign policy in the Middle East, analyzing Israel's role from the early 20th century through the Cold War and into the post-Cold War global order. The first hypothesis posits that Israel has served as a pivotal strategic ally supporting American geopolitical and military interests in the Middle East, particularly since the Cold War. The second hypothesis suggests that U.S. support for Israel is not solely grounded in regional strategy but also influenced by domestic political dynamics, including the role of the Jewish lobby and shared ideological or religious affinities. The third hypothesis argues that with the collapse of the Soviet Union and the emergence of new security threats, Israel's strategic value to the United States has been subject to reassessment and redefinition. The main findings of the study reveal that the United States initially engaged in the Middle East to secure energy resources and contain Soviet influence, with Israel playing a key geostrategic role in that context. During the Cold War, American support for Israel remained cautious and measured to avoid alienating Arab allies. Following the events of 9/11, the U.S. shifted its focus toward counterterrorism and regime-change strategies, placing Israel once again at the center of its regional policy. However, this period also witnessed growing concerns about Israel limiting American flexibility in the region. Under President Obama, diplomatic efforts toward Iran and Israel's economic rapprochement with Russia marked a partial strain in the traditional alliance, indicating a possible shift in strategic priorities.

Benzer Tezler

  1. Rights of future generation: Right to environment and access to natural resources

    Gelecek nesillerin hakları: Çevre hakkı ve doğal kaynaklara erişim

    AFRA TEREN GÜRLÜLER

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2023

    HukukGalatasaray Üniversitesi

    Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK

  2. 'Vatan için ölmek': Türkiye'de şehit asker kültünün sosyo-politik inşası ve şehit aileleri dernekleri

    'Dying for the motherland': The socio-political construction of martyr soldier cult and martyr family associations in Turkey

    ŞAFAK AYKAÇ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    DinGalatasaray Üniversitesi

    Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BİROL CAYMAZ

  3. La Vie artistique litteraire culturelle et sociale l'Izmir en langue Française (du XVII'eme siecle a nos jours)

    Fransızca'da İzmir'in sanatsal edebi kültürel ve toplumsal yaşamı (XVII'inci yüzyıldan günümüze)

    HASAN ZORLUSOY

    Doktora

    Fransızca

    Fransızca

    1993

    Fransız Dili ve EdebiyatıDokuz Eylül Üniversitesi

    Fransız Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. EROL KAYRA

  4. İsrail iç siyasetinde havra - ordu ilişkisi

    The relation between the synagogue and the army in domestic policy of israel

    ZEYNEP ÖZONUR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2009

    Siyasal BilimlerKocaeli Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Bölümü

    YRD. DOÇ. DR. BEKİR GÜNAY