Assessing decarbonization strategies and decoupling trends of Turkiye's private sector companies
Türkiye'deki özel sektör şirketlerinin karbon azaltma stratejileri ve ekonomik büyümeden ayrıştırma eğilimlerinin değerlendirilmesi
- Tez No: 961534
- Danışmanlar: DOÇ. DR. BÖRTE KÖSE MUTLU, ÖĞR. GÖR. KADRİYE ELİF MAÇİN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Çevre Mühendisliği, Environmental Engineering
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2025
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Sürdürülebilirlik Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Sürdürülebilirlik Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 135
Özet
Sanayi sektörleri, dünya genelinde iklim değişikliğiyle mücadelede ve çevresel sürdürülebilirliğin sağlanmasında en önemli alanlardan biridir. Endüstriyel faaliyetler, enerji yoğun süreçler içermekte olup, bu süreçler yüksek miktarda sera gazı (GHG) emisyonu oluşturabilmektedir. Bu bağlamda, özellikle Metal Eşya, Makine, Elektrikli Cihazlar ve Ulaşım Araçları sektörlerinin katkıları, Türkiye'nin dekarbonizasyon hedeflerine ulaşması açısından belirleyici bir rol oynamaktadır. Bu çalışmanın esas amacı, Borsa İstanbul'da (BIST100) işlem gören bu sektörlerdeki şirketlerin duyurduğu karbon nötr olma hedeflerine ulaşma potansiyelleri ile 2030 ve 2050 yıllarına yönelik emisyon azaltım taahhütlerini gerçekleştirme durumlarını incelemektir. Bunun yanında, ekonomik büyüme ile ortaya çıkan çevresel etkilerin nasıl ilişkilendiği dikkatle ele alınacaktır. Her bir sektörün özgün karakteristikleri ve sürdürülebilirlik stratejileri üzerine derinlemesine analizler yapılmıştır. Araştırmanın temeli, seçilen sektörlerdeki şirketlerin sürdürülebilirlik ve entegre faaliyet raporlarında beyan ettikleri emisyon verilerine dayanmaktadır. 2030 ve 2050 yılları için ortaya konulan net sıfır veya karbon nötr hedeflerini gerçekleştirme kapasitelerini değerlendirmek üzere kapsamlı bir metodoloji geliştirilmiştir. Bu doğrultuda, Türkiye'nin ekonomik büyümesi ile emisyon eğilimleri arasındaki ilişki, Decoupling Index (DI) yöntemi ile detaylandırılmıştır. Ayrıca, şirketlerin kamuoyuyla paylaştıkları strateji belgeleri doğrultusunda emisyon azaltım taahhütlerinin ne derece gerçekçi olduğu incelenmiş ve bu analizlere dayalı olarak iki ayrı“what-if”senaryosu geliştirilmiştir. Bu çalışmada, ilk olarak Borsa İstanbul (BIST100) endeksindeki 100 şirketin sürdürülebilirlik ve faaliyet raporları detaylıca incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda, sadece 46 şirketin 2030 ve 2050 yılları için emisyon azaltım hedefleri belirlediği ve Kapsam 1, Kapsam 2 ve Kapsam 3 emisyon verilerini şeffaf bir şekilde raporladığı tespit edilmiştir. Bu 46 şirket arasından, Türkiye ekonomisine katkıları, metal ürünleri, makine, elektrikli cihazlar ve ulaşım gibi yüksek katma değerli sektörlerde faaliyet göstermeleri, ayrıca sürdürülebilirlik raporları ve kurumsal internet siteleri aracılığıyla sağladıkları veri şeffaflığı ve raporlama kalitesi gibi kriterler dikkate alınarak stratejik öneme sahip 7 şirket, nihai örneklem olarak seçilmiştir. Bu seçim süreci hem sektörel bazda karşılaştırmaları kolaylaştırmak hem de belirlenen emisyon hedeflerinin gerçekleştirilme potansiyelini daha derinlemesine anlamak için gerçekleştirilmiştir. Analiz sırasında, şirket isimleri kullanılmamıştır ve çalışma boyunca sağlanan tarafsızlığı korumak amacıyla şirketler Şirket 1'den Şirket 7'ye kadar numaralandırılarak ele alınmıştır. Bu yöntem, araştırmanın analitik derinliğini optimize etmeye yardımcı olurken, emisyon eğilimlerini kapsamlı bir şekilde değerlendirme hedefi doğrultusunda objektif bir bakış açısı sunmuştur. Ayrıca, bu yaklaşım, çalışmanın sonuçlarının sektör genelinde daha geniş bir yansıma bulmasını sağlamaktadır, böylece ilgili sektörlerdeki diğer işletmeler için de yol gösterici bilgiler sunmaktadır. Bu şirketlerin geniş çapta incelenmesi, sürdürülebilirlik stratejilerinin ve hedeflerinin ne ölçüde uygulanabilir olduğunu ve uzun vadede ne tür zorluklarla karşılaşabileceklerini anlamak adına kritik bir rol oynamaktadır. Her bir şirketin 2023 yılına ait toplam sera gazı emisyon verileri baz alınarak belirlenen üç temel hesaplama üzerinden analiz gerçekleştirilmiştir. Bunlar; 2030 yılı için Expected Annual Reduction Rate (EAR2030), (2) 2050 yılı için Expected Annual Reduction Rate (EAR2050) ve (3) 2023 yılına göre Actual Annual Reduction Rate (AAR). Bu hesaplamalar, şirketlerin belirlenen döneme kadar ulaşmaları gereken yıllık emisyon azaltım oranlarını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Aynı zamanda mevcut eğilimlere göre bu hedeflerin tutturulup tutturulamayacağı da bu analizler sayesinde anlaşılmaktadır. Çalışmanın bulguları, bu şirketlerin büyük çoğunluğunun mevcut emisyon azaltım hızları ile 2030 ve 2050 yıllarına yönelik hedeflerine ulaşamayacaklarını göstermektedir. Özellikle, kapsam 3 emisyonlarının toplam emisyonlar içerisindeki payı bazı şirketlerde %99'a kadar çıkabilmekte ve bu durum, tedarik zinciri kaynaklı emisyonların azaltılmasında ciddi zorluklar yaşandığını ortaya koymaktadır. Bu şirketlerin çoğunluğu üretim bazlı faaliyetler yerine ürün yaşam döngüsü, taşıma ve kullanım aşamasında yoğun emisyona sahiptir, bu da Kapsam 3'ü bu sektör için kritik hale getirmektedir. Ancak çimento gibi sektörlerde Kapsam 1 emisyonları daha baskın olabilirken, bu çalışmanın kapsadığı Metal Eşya, Makine, Elektrikli Cihazlar ve Ulaşım Araçları sektörlerinde Kapsam 3 emisyonları daha belirleyici bir rol oynamaktadır.. Buna karşın,Kapsam 1 emisyonları için genellikle enerji verimliliği, proses iyileştirme ve elektrikli forklift geçişleri gibi stratejiler kullanılmakta ve kapsam 2 emisyonları için ise birçok şirketin yenilenebilir enerjiden elektrik alımına yöneldiği görülmektedir.. Bu bulgular, şirketlerin Kapsam 1 ve 2 için kontrol mekanizmalarına sahip olduklarını ancak Kapsam 3 için daha sistematik bir yaklaşım geliştirmek zorunda olduklarını göstermektedir. Decoupling Index hesaplaması, Türkiye'nin reel Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) büyüme oranı ile şirketlerin toplam emisyon eğilimleri arasındaki ilişkiyi analiz etmeye yönelik kullanılmıştır. Organisation for Economic Co-Operation and Development (OECD) verileri ışığında 2016–2023 arası Türkiye reel GSYH ($) değerleri incelenmiş ve oluşturulan doğrusal regresyon modeli (y = 198791x - 4E+08; R² = 0.989) ile 2030 ve 2050 yıllarına yönelik reel GSYH projeksiyonları geliştirilmiştir. Bu ekonomik göstergeler, şirketlerin 2016–2023, 2023–2030 ve 2023–2050 zaman dilimlerine ait DI değerlerinin hesaplanmasında kullanılmıştır.“What-if”senaryoları oluşturularak varsayımsal bir emisyon eğrisi çıkarma yöntemine gidilmiştir. Senaryo 1 kapsamında Türkiye Ulusal Azaltım Eğrisi ele alınmış ve şirketlerin Türkiye'nin %2.4'lük ortalama yıllık emisyon azaltım eğrisine uygun davranacağı varsayılmıştır. Senaryo 2 kapsamında ise Science-Based Targets initiative (SBTi) baz alınmış, Kapsam 1 ve 2 emisyonları için %8.8, Kapsam 3 emisyonları için ise %2.5 yıllık azaltım oranları değerlendirilmiştir. Bu tez, Türkiye'deki sanayi sektöründe karbon azaltımına yönelik mevcut engelleri analiz ederek, sanayi sektörünün dekarbonizasyon sürecine dair önemli çıkarımlar sunmaktadır. Araştırmanın bulguları, işletmelerin belirledikleri hedeflerle uygulamaları arasında oluşabilen boşlukların kapatılması için önerilerde bulunmaktadır. Bu öneriler, şirketlerin sürdürülebilirlik stratejilerinin gelişiminde ulusal politika belgeleri ile kurumsal sürdürülebilirlik politikaları arasında daha güçlü bir uyum sağlanması gerektiğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Sanayi şirketlerinin kapsam 3 emisyonlarını azaltmaya yönelik bilim temelli stratejiler geliştirmesi büyük önem taşımaktadır. Şirketlerin, değer zincirlerini kapsamlı bir şekilde haritalamak ve SBTi ile uyumlu hedefler belirlemek için tedarikçileri ve dağıtıcılarıyla yakın iş birliği yapmaları gerekmektedir. Bu çabalar, doğru verilerle desteklenmeli ve emisyon azaltımında anlamlı bir etki yaratmayı hedeflemelidir. Ancak, pek çok şirket geniş bir sürdürülebilirlik taahhüdü verse de somut eylem planları, yıllık hedefler, performans göstergeleri veya karbon fiyatlandırma mekanizmaları geliştirme konusunda yetersiz kalmaktadır. Bu yüzden geçiş planlarının iyi tanımlanmış, zaman bazlı ve güçlü kurumsal yönetişimle desteklenmiş olması kritik önem arz etmektedir. Emisyon raporlamasındaki tutarsızlıklar, şirketler arası şeffaflık ve hesap verebilirliğe engel teşkil etmektedir. Bu sorunun aşılması için GHG Protokolü veya ISO 14064 gibi standart raporlama çerçevelerinin benimsenmesi ve üçüncü taraf doğrulama mekanizmalarının kullanılması önem arz etmektedir. Ayrıca, Kapsam 1 emisyonları genellikle sadece enerji tüketimine odaklanırken, süreç emisyonları göz ardı edilebilmektedir. Firmaların sadece elektrikle sınırlı kalmayarak, yenilenebilir enerji entegrasyonunu süreç emisyonlarını azaltmak için yeşil hidrojen ve karbonsuzlaştırma teknolojileri gibi yenilikçi çözümlere yönlendirmesi gerekmektedir. Gerçek dekarbonizasyon başarısı, iş modellerinin iklim hedefleriyle uyumlu hale getirilmesini ve sürdürülebilirliğin iş kararlarına entegre edilmesini gerektirir. Araştırmanın bulguları, düzenleyiciler ve politika yapıcılar için de önemli çıkarımlar sunmaktadır. Zorunlu sektörel yol haritaları, açıklama gereklilikleri ve daha güçlü teşvikler olmadan, kurumsal iklim eylemleri yeterince etkili olmayabilir. Türkiye'nin genel hedef düzeyini artırmak için kamu-özel ortaklıklarının kurulması, yeşil finansmanın artırılması ve özellikle dekarbonizasyonu zor sektörlere özel rehberlik sağlanması kritik olacaktır. Sonuç olarak, bu çalışma yalnızca sektörel ve ulusal düzeyde politika yapıcılara değil, aynı zamanda iş dünyasına ve akademik çevrelere de yol gösterici katkılar sunmaktadır. Sanayi sektörünün karbonsuzlaşma sürecinde daha etkin stratejiler geliştirmesine ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine daha güçlü adımlarla yaklaşmasına yardımcı olabilir. Bu katkılar, sektörün gelecek hedeflerini şekillendirirken, daha geniş ve derinlemesine bir yaklaşım benimsemesine olanak sağlayacaktır.
Özet (Çeviri)
This thesis examines whether companies within the Metal Products, Machinery, Electrical Devices, and Transportation sectors, listed in the BIST100 index, are on track to fulfill their stated greenhouse gas (GHG) emissions reduction targets for 2030 and 2050. Given their significant energy consumption and emissions footprint, these sectors play a critical role in Türkiye's national decarbonization efforts, especially in light of the country's climate commitments and alignment with global initiatives such as the Paris Agreement and the European Green Deal. The methodology follows a multi-stage approach. Initially, a sample of 7 companies was selected from the Borsa Istanbul (BIST100) index based on the availability of publicly disclosed Scope 1, Scope 2, and relevant Scope 3 emissions data, alongside their declared emission reduction or net-zero targets. Among these, 46 companies were shortlisted for meeting key criteria, such as disclosing net-zero commitments and publishing Scope 1–3 emissions under recognized frameworks. From this group, the sample was further narrowed to 7 companies. This final selection was based on their strategic importance to the Turkish economy, their presence in high value-added sectors (e.g., metal products, machinery, electrical devices, and transportation), and their comparatively higher level of transparency in emissions reporting. These 7 companies consistently provided detailed and accessible emissions data through sustainability reports, and their corporate websites, making them suitable for conducting powerful decarbonization and decoupling assessments. For each company, the Expected Annual Reduction Rate (EAR) was calculated for both 2030 and 2050, derived from their emissions goals. These were then contrasted with the Actual Annual Reduction Rate (AAR), calculated using reported emissions data from the base year up to 2023. To evaluate the broader relationship between emissions and economic growth, the Decoupling Index (DI) was employed using Türkiye's reel Gross Domestic Product (GDP) as a reference. A linear regression model based on historical GDP data helped estimate GDP levels for 2030 and 2050, enabling future DI projections. What-if scenarios were developed to simulate different decarbonization trajectories: one based on Türkiye's national 2.4% annual reduction rate, and another aligned with the Science-Based Targets initiative (SBTi), applying 8.8% annual reductions for Scope 1 and 2, and 2.5% for Scope 3. Findings showed that although companies have started addressing Scope 1 and 2 emissions through renewable energy use and efficiency projects, Scope 3 emissions account for over 98% of total emissions in most cases and remain largely unaddressed. While in sectors like cement production Scope 1 emissions are the dominant source due to direct combustion and process emissions, in the sectors covered by this study Metal Products, Machinery, Electrical Devices, and Transportation the majority of emissions occur downstream, particularly in the product use phase and logistics, making Scope 3 critically important. This highlights the need for sector-specific strategies. Most companies are applying internal strategies for Scope 1, such as process optimization and electrification, and shifting toward renewable energy for Scope 2. However, the data clearly indicate that while companies have control mechanisms in place for Scope 1 and 2, a more systematic, supply-chain-wide, and collaborative approach is required for Scope 3 mitigation. The comparison of EAR and AAR revealed that only a few companies are currently on track to meet their 2030 or 2050 targets. The decoupling analysis confirmed that most firms have not achieved relative or absolute decoupling, especially under scenario-based projections. This study concludes that Turkish industrial companies must urgently improve their climate strategies, focusing particularly on Scope 3 emissions. It provides clear methodological tools such as the EAR versus AAR comparison and DI analysis that can be utilized by researchers, companies, and policymakers to track progress and guide future decarbonization efforts.
Benzer Tezler
- Sürdürülebilir finans ve SKDM arasındaki ilişki: Politika etki değerlendirmesi ve bir çimento tesisi varsayımsal vaka analizi
The relationship between sustainable finance and the CBAM: A policy impact assessment and hypothetical case study of a cement plant
İNCİ NUR ÇETİN
Yüksek Lisans
Türkçe
2025
Çevre Mühendisliğiİstanbul Teknik ÜniversitesiÇevre Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SADULLAH LEVENT KUZU
- Carbon pricing in EU, evaluation of the relationship between carbon emissions and reflections on Turkey
Avrupa Birliği'nin karbon fiyatlandırması ve karbon emisyonları arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi ve Türkiye'ye yansımaları
HAKAN BİLGEHAN
Yüksek Lisans
İngilizce
2024
EkonometriMarmara ÜniversitesiAvrupa Birliği İktisadı ve İşletme Anabilim Dalı
PROF. DR. TEVFİK MESUT EREN
- Assessing the potential impact of the EU Green Deal on turkish refineries: Analyzing net-zero emission strategies through expert insights
AB Yeşil Mutabakatı'nın Türk rafinerileri üzerindeki potansiyel etkisinin değerlendirilmesi: Net-sıfır emisyon stratejilerinin uzman görüşleriyle analizi
ARZU AKDAĞ KERİMOV
Yüksek Lisans
İngilizce
2024
Enerjiİzmir Ekonomi ÜniversitesiSürdürülebilir Enerji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MEHMET EFE BİRESSELİOĞLU
- Assessing the impacts of the European Green Deal in maritime transport: A comparative analysis of ports in Europe and Türkiye
Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın deniz ulaşımı üzerinde etkilerinin değerlendirilmesi: Avrupa ve Türk limanlarının karşılaştırmalı örneği
GİZEM ERTÜRK
Yüksek Lisans
İngilizce
2025
Ulaşımİstanbul ÜniversitesiUluslararası İlişkiler (İngilizce) Bilim Dalı
PROF. DR. NURCAN ÖZGÜR BAKLACIOĞLU
- Türk limanlarında 2018 sonrasında ımo karbonsuzlaştırma düzenleyici çerçevesinin uygulanmasının ardından gemi büyüklüğü dağılımının zamansal analizi
Temporal analysis of ship size distribution in turkish ports after the implementation of imo decarbonisation regulatory framework after 2018
SEDA COŞKUN KAKŞA
Yüksek Lisans
Türkçe
2025
Deniz Bilimleriİstanbul Teknik ÜniversitesiDenizcilik Çalışmaları Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ FIRAT BOLAT