Pelvik organ prolapsusu olan hastalara yapılan askı ameliyatlarının post-operatif uzun dönem sonuçlarının karşılaştırılması
Comparison of long-term postoperative outcomes of suspension surgeries performed in patients with pelvic organ prolapse
- Tez No: 967331
- Danışmanlar: DOÇ. DR. ALİ BUHUR
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
- Anahtar Kelimeler: Laparoskopik Cerrahi, Laparoskopik Lateral Süspansiyon, Pelvik Organ Prolapsusu, Laparoskopik Sakropeksi, Askı Ameliyatları, Laparoscopic Surgery, Laparoscopic Lateral Suspension, Pelvic Organ Prolapse, Laparoscopic Sacropexy, Suspension Surgeries
- Yıl: 2025
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
- Enstitü: İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 111
Özet
PELVİK ORGAN PROLAPSUSU OLAN HASTALARA YAPILAN ASKI AMELİYATLARININ POST-OPERATİF UZUN DÖNEM SONUÇLARININ KARŞILAŞTIRILMASI ÖZET Amaç: Bu çalışmanın amacı, pelvik organ prolapsusu (POP) nedeniyle cerrahi tedavi uygulanan hastalarda laparoskopik lateral süspansiyon (LLS) ve laparoskopik sakropeksi (LSC) yöntemlerinin postoperatif sonuçlarını karşılaştırmalı olarak değerlendirmektir. Bu kapsamda, her iki cerrahi tekniğin anatomik başarı oranları, postoperatif komplikasyon sıklığı, rekürrens oranları, hastanede kalış süresi, iyileşme süreci ve cinsel fonksiyon üzerindeki etkileri incelenmiştir. Ayrıca, yöntemler arasındaki teknik farklılıkların klinik sonuçlara yansımaları ve belirli hasta gruplarında (örneğin obezite, ileri yaş, uterus koruma isteği olanlar) cerrahi seçimin uygunluğuna ilişkin veriler ortaya konulması hedeflenmiştir. Gereç ve Yöntem: Bu retrospektif çalışma, 01/01/2020 – 15/12/2024 tarihleri arasında Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği'nde, POP-Q evre ≥2, 30 yaş üzeri ve semptomatik pelvik organ prolapsusu olan hastalara uygulanan laparoskopik lateral süspansiyon (LLS) ve laparoskopik sakropeksi (LSC) operasyonlarının postoperatif sonuçlarını değerlendirmek amacıyla yürütülmüştür. Belirtilen dönemde LLS uygulanan 70 ve LSC uygulanan 65 hasta incelenmiş, dahil edilme kriterlerini karşılamayan olgular çıkarıldıktan sonra LLS grubunda 59, LSC grubunda 57 olmak üzere toplam 116 hasta analize alınmıştır. Değerlendirmelerde demografik özellikler, operasyon süresi, perioperatif ve postoperatif hematolojik parametreler, POP-Q evreleri, hastanede kalış süresi, günlük aktiviteye dönüş süresi, nüks ve komplikasyon oranları ile yaşam kalitesi, cinsel fonksiyon ve semptom skorları kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmamızda, laparoskopik lateral süspansiyon (LLS) ve laparoskopik sakropeksi (LSC) grupları demografik ve klinik açıdan karşılaştırıldığında, LSC grubunda yaş, gravida, abortus ve menopoz oranlarının anlamlı olarak daha yüksek olduğu saptanmıştır. Buna karşın parite, küretaj, doğum şekli, vücut kitle indeksi ve sigara kullanımında gruplar arasında fark bulunmamıştır. Preoperatif POP-Q evrelerinin dağılımı değerlendirildiğinde, LSC grubunda ileri evre prolapsusların daha sık olduğu gözlenmiştir. Postoperatif sonuçlar incelendiğinde; birinci yılda gruplar arasında POP-Q evre dağılımında fark bulunmazken, üçüncü yılda LSC grubunda ileri evre rekürrens oranlarının anlamlı derecede daha yüksek olduğu belirlenmiştir. LSC grubunda hastanede yatış süresi, günlük aktiviteye dönüş süresi ve nüks oranları da LLS'ye göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha yüksektir. Komplikasyon oranları açısından iki grup benzer bulunmuştur. Fonksiyonel değerlendirmelerde ise, LSC grubunun POP semptom skorlarının daha yüksek, kadın cinsel işlev indeksinin (FSFI) toplam ve alt boyut skorlarının ise LLS grubuna kıyasla anlamlı derecede düşük olduğu saptanmıştır. Yapılan kovaryans analizleri, bu farklılıkların yaş değişkeninden bağımsız olduğunu göstermiştir. Sonuç: Bu çalışma, pelvik organ prolapsusu nedeniyle cerrahi tedavi uygulanan hastalarda laparoskopik lateral süspansiyon (LLS) ve laparoskopik sakropeksi (LSC) yöntemlerinin karşılaştırmalı değerlendirmesini sunmaktadır. Bulgular, her iki tekniğin kısa dönem anatomik başarı ve komplikasyon oranları açısından benzer olduğunu, ancak LSC'de uzun dönemde nüks oranlarının daha yüksek, hastanede kalış ve iyileşme süresinin daha uzun, cinsel fonksiyon skorlarının ise daha düşük olduğunu göstermiştir. Buna karşılık LLS'nin daha hızlı toparlanma, daha düşük rekürrens ve cinsel fonksiyonun korunması açısından avantaj sağlayabileceği sonucuna varılmıştır. Her iki yöntem de POP cerrahisinde güvenli ve etkili seçenekler olmakla birlikte, cerrahi yaklaşımın seçiminde hasta özellikleri, prolapsus evresi ve cerrahın deneyimi dikkate alınmalıdır.
Özet (Çeviri)
COMPARISON OF LONG-TERM POSTOPERATIVE OUTCOMES OF SUSPENSION SURGERIES PERFORMED IN PATIENTS WITH PELVIC ORGAN PROLAPSE ABSTRACT Aim: The aim of this study is to comparatively evaluate the postoperative outcomes of laparoscopic lateral suspension (LLS) and laparoscopic sacropexy (LSC) performed in patients undergoing surgical treatment for pelvic organ prolapse (POP). In this context, anatomical success rates, postoperative complication frequency, recurrence rates, length of hospital stay, recovery process, and the impact on sexual function were assessed. Furthermore, the study seeks to highlight how technical differences between the procedures are reflected in clinical outcomes and to provide insights into the appropriateness of surgical choice for specific patient groups (e.g., those with obesity, advanced age, or a preference for uterine preservation). Materials and Methods: This retrospective study was conducted between 01/01/2020 and 15/12/2024 at the Department of Obstetrics and Gynecology, University of Health Sciences, İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Training and Research Hospital. The study included patients over 30 years of age with symptomatic pelvic organ prolapse of POP-Q stage ≥2 who underwent laparoscopic lateral suspension (LLS) or laparoscopic sacropexy (LSC). During the study period, 70 patients who underwent LLS and 65 patients who underwent LSC were identified; after exclusion of cases not meeting the inclusion criteria, 59 patients in the LLS group and 57 patients in the LSC group, totaling 116 patients, were analyzed. The evaluations included demographic characteristics, operative time, perioperative and postoperative hematologic parameters, POP-Q stages, length of hospital stay, time to return to daily activities, recurrence and complication rates, as well as quality of life, sexual function, symptom scores, and postoperative pain scores. Results: In our study, when comparing the laparoscopic lateral suspension (LLS) and laparoscopic sacropexy (LSC) groups in terms of demographic and clinical characteristics, the LSC group was found to have significantly higher mean age, gravida, abortion rates, and postmenopausal status. In contrast, no significant differences were observed between the groups regarding parity, curettage history, mode of delivery, body mass index, or smoking status. Preoperative POP-Q staging revealed that advanced-stage prolapse was more frequent in the LSC group. Postoperative outcomes showed no significant differences in POP-Q stage distribution at one year; however, by the third year, recurrence rates at stage II–IV were significantly higher in the LSC group. Moreover, patients in the LSC group had longer hospital stays, delayed return to daily activities, and higher recurrence rates compared to those in the LLS group, while complication rates were similar between groups. Functional assessments demonstrated that the LSC group had significantly higher POP symptom scores and lower Female Sexual Function Index (FSFI) total and subscale scores than the LLS group. Covariance analyses confirmed that these differences were independent of age. Conclusion: This study presents a comparative evaluation of laparoscopic lateral suspension (LLS) and laparoscopic sacropexy (LSC) performed in patients with pelvic organ prolapse. The findings indicate that both techniques provide similar short-term anatomical success and complication rates; however, LSC was associated with higher long-term recurrence rates, longer hospitalization and recovery times, and lower sexual function scores. In contrast, LLS appeared to offer advantages in terms of faster recovery, lower recurrence, and better preservation of sexual function. Both approaches are effective and safe surgical options for POP, yet the choice of technique should be guided by patient characteristics, prolapse stage, and the surgeon's experience.
Benzer Tezler
- Uterus desensusu nedeniyle L/S histerektomi yapılan vakalarda vajinal kafın retroperitoneal olarak 1 no prolen sütürle batın yan duvar kas aponörozu üzerine askı yapılmasının kısa ve uzun dönem sonuçlarının değerlendirilmesi
Short and long term results of L/S hysterectomy and vaginal suspension to lateral retroperitoneal abdominal wallaponeurosis with 1 no prolen suture cases because of uterine descent
ŞEYMA ŞAFAK IŞIK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
Kadın Hastalıkları ve DoğumSüleyman Demirel ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MEHMET OKAN ÖZKAYA
- Pelvik organ prolapsusu olan hastalarda stres üriner inkontinans tedavisinde transobturator tape operasyonuna pelvik rekonstrüksiyon eklenmesinin etkinliği
Başlık çevirisi yok
BAHTİYAR ÇİFTCİ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2023
Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ERDAL KAYA
- Kolporafi anterior yapılan ve vajinal histerektomi&kolporafi anterior yapılan hastaların postoperatif dönemde üriner sistem bulgularının karşılaştırılması
Comparison of urinary system findings in patients undergoing anterior colporrhaphy alone and vaginal hysterectomy & anterior colporrhaphy
ELİF ERDEN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2024
Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. BATUHAN TURGAY
- Pelvik organ prolapsusu cerrahisi sonrası gelişen üriner inkontinansın preoperatif yapılan ürodinami ile öngörülmesi
After pelvic organ prolapsus surgerypreoperative of developing urinary incontinenceforecasting with urodynamics
KÜBRA KESKİN TOPTAŞ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2020
Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
UZMAN AYSU AKÇA
- Pelvik organ prolapsus cerrahisine eş zamanlı yapılan üriner inkontinans cerrahisi uygulanmasının tedavi başarısındaki etkisi, inkontinans, cinsel fonksiyon ve Prolapsusa bağlı yaşam kalitelerinin değerlendirilmesi
The evaluation of the effect of simultaneous urinary incontinencesurgery on treatment success, incontinence, sexual function, and Prolapserelated quality of life in patients undergoing surgery for pelvic organ prolapse
BURCU SARIGEDİK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2022
Kadın Hastalıkları ve DoğumDüzce ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ALPER BAŞBUĞ