1988-2001 yılları arasında primer hiperparatiroidi vakalarının klinik ve laboratuar bulgularının retrospektif incelemesi
Clinical and laboratory findings of patients with primary hyperparathyroidism between years of 1988-2001
- Tez No: 118513
- Danışmanlar: PROF.DR. HÜSREV HATEMİ
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları, Endocrinology and Metabolic Diseases
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2002
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 55
Özet
ÖZET Bu çalışmada 1988-2001 yılları arasında cerrahive dahiliye kliniklerinde izlenen 73 hiperparatiroidi vakasının çeşitli klinik, laboratuar bulguları, histopatolojisi ve uygulanan tedaviler yönünden incelenmiştir. Vakalarımızda tespit edilen sonuçları araştırmacıların sonuçları ile karşılaştırmak amacıyla yaptık. Bu çalışmadaki yöntemimiz, primer hiperparatiroidi dosyalarının incelenmesi idi. Bizim değerlendirmemize göre değişen oranlarda olmakla birlikte kadınlarda erkeklerden daha sık görülmektedir. (Bu oran 2-6 kat arasında değişmektedir) Bu hastalık her yaşta görülmekle beraber en sık 4. ve 5. dekatlarda görüldüğü saptanmıştır. Bizim vakalarımızda klinik belirtilerden en çok kemik ağrıları, böbrek taşı, poliüri, polidipsi ve yürüyememe şikayetlerine önemli derecede rastlarken daha az oranda dispeptik şikayetler, kabızlık şikayetleri ve kemik kırığına rastlanmıştır. Düz kemik grafilerinde subperiostal rezorpsiyon, radyolüsenside artma (osteoporoz), litik lezyon, Brown tümörleri 'ne sık olarak rastlanmıştır. Kemik densitometre ölçümlerinde osteopeni ve osteoporoz sık olarak saptanmıştır. Tc-99m sestamibi ve tc-99m pertechnetate substraction paratiroid sintigrafisi, paratiroid USG, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans ile adenom lokalizasyonu benzer oranlarda yapılmıştır. Fakat sintigrafi ve USG de adenom saptanamayan vakalarda BT yada MR ile adenom saptanabilmiştir. Bu hastalığın tanısında total serum Ca ve iyonize kalsiyum (özellikle normokalsemiklerde, fakat bu çalışmada irdelemedik) en önemli göstergelerdir. Hipofosfatemi hastaların büyük bir çoğunluğunda bulunur. Hiperkalsemi en sık anormal kimyasal bulgudur. Hastaların kalsiyum ve paratiroid hormon değerlendirmesine ek olarak serom fosfor, alkalen fosfataz ve 24 saatlik idrar kalsiyum değerlendirmesi yapılır. Ayrıca yapılabilirse tübüler fosfat reabsorbsiyon(TRP) testinin de bize göre tanıda katkısı vardır.Bir çok yazar idrar Ca değerinin tanıya katkısının hiç katkısının olmadığını savunsa da biz katkısı olduğu sonucuna vardık. Fakat idrar fosfat değerinin hiç bir katkısı olmadığı sonucuna vardık. Multıikanal otoanalizörlerin rutin kulanıma girmesi serum Ca konsentrasyonlarının daha kolay ölçülmesini ve hastalığın klinik prezentasyonunda dramatik değişikliklere yol açtı. Daha önce tipik olarak nefrolitiasis ile birlikte olan ve kadınlarda erkeklerden 2-3 kat daha fazla görülen, yaygın olmayan metabolik hastalık olarak değerlendiriliyordu. Fakat artık primer hiperparatiroidi, yaygın ve sıklıkla semptomsuz yada non spesifik semptomlarla seyreden bir endokrin hastalık olarak kabul edilmektedir. Sonuç olarak primer hiperparatiroidi olarak bilinen klinik tablonun semptomatolojisi çeşitlilik arzetmektedir. Hastalığın erken tanısında, aktivite durumunun saptanmasında ve tedavi etkinliğinin saptanmasında serum kalsiyum, serum inorganik fosfor, 24 saatlik idrarda kalsiyum tayini, tübüler fosfat rabsorbsiyonu, kemik grafileri, kemik densitometresi ve parathormon tayini ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği kanısındayız.
Özet (Çeviri)
SUMMARY Primary hyperparathyroidism is a silent and insidous disease that peresents various clinical pictures. For this reason, the early diagnosis can be delayed, in this study, we aimed to assess the clinical and laboratory findings at the first visiting, imaging and the treatment modalities and histological findings of the patients have had a diagnosis of primary hyperparathyroidism. We retrospectively evaluated 73 patients(63 women/10 men, 45+/- fl 1 5(mean+/-SD), range: 15-82) who were followed up in our internal Medicine and General Surgery departments between 1 988-2001. The frequency of signs and symptoms(n=38) were, bone paine %71 (27/38), unablity to walk %1 3(5/38), kidney stones %1 1(4/38), polyuria- polydipsia %1 1(4/38), constipation %8(3/38), bone fractures %5(2/38), dyspepsia %5(2/38). X-ray examinations revealed(n=11), increased radiolucency ( osteoporosis) %54(6/11), Brown tumors %27(3/11), lytic lesions %1 8(2/11), subperiosteal resorption %9(2/1 1 ). Osteopeni or osteoporosis was peresent in all of the patients who was measured bone densitometry. The most common performed imaging method was parathyroid scintigraphy. The detection rate of adenomas was found %67(33/49), %95( 19/20), %66(8/12), %81(22/27)in parathyroid scintigraphy(n=49), parathyroid USG(n=20), Computerised Tomography(CT)(n=12), MRI(magnetic resonance imaging)(n=27) respectively. İn the biochemical findings, decrease in tubular reabsorption of phosphate %99(11/12)n=12, hypercalcemia %86(63/73)n=73, increase in alkalen phosphatase %67(23/36)n=36, hypophosphatemia %67(24/36)n=36- was found. in the histopathological studies(n=57), adenoma %84(48/57), hyperplasia %2(1/57), non-parathyroid tissue %2(1/57) was found. We have observed that almost the patients underwent surgical therapy. (67/68)As a conclusion, primary hyperparathyroidism doesn't have a specific clinical presentation. Primary hyperparathyroidism is most often diagnosed after the unexpected discovery of hypercalcemia in a symptom-free or with nonspecific symptoms patients. Hypercalcemia is the biochemical hallmark of primary hyperparthyroidism. The serum phosphate concentration is usually in the low or low/normal range. The availibility of highly sensitive and specific assays for immunometric assays for intact hormone has greatly simplified the diagnosis of this disorder. Additionally, 24-h urine calcium excretion and tubuler reabsorption of phosphate, alkaline phosphatase is also helpful in diagnosis, in our findings, 24- hour urine phosphate excretion has no contribution to the diagnosis. And according to us there was no significant difference in detection rate between CT, scintigraphy, USG, MRI. We think that, for the early diagnosis of primary hyperparathyroidism, serum calcium, inorganic phosphorus, 24-h urine calcium level, tubular reabsorption of phosphate, bone X-rays, bone densitometry tests and parathormone levels must be considered altogether. *n= number of patient
Benzer Tezler
- Erken evre meme kanserinin adjuvan tedavisinde siklofosfamid, epirubisin, fluorourasil kemoterapisi sonuçları
Adjuvant treatment of early stage breast cancer with cyclophosphamide, epirubicin, fluorouracil
ZEHRA BERBEROĞLU
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2004
OnkolojiHacettepe Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. EŞMEN BALTALI
- European innovation and entrepreneurship strategy: Implications for Turkey
Avrupa inovasyon ve girişimcilik stratejisi Türkiye için implikasyonları
ÖMER AYDIN
- State actors and the effects of international crisis on asylum policy in Canada and Turkey
Kanada ve Türkiye için devlet aktörler ve uluslararası krizin iltica politikası üzerine etkileri
CHRISTINA ANN HAMER
Doktora
İngilizce
2018
Siyasal Bilimlerİhsan Doğramacı Bilkent ÜniversitesiSiyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. SAİME ÖZÇÜRÜMEZ
- Yapay sinir ağları kullanılarak evapotranspirasyonun tahmin edilmesi ve ampirik metotlarla karşılaştırılması
Comparative analysis of evapotranspiration estimation using artificial neural networks and conventional methods
PAUL BANDA
Yüksek Lisans
Türkçe
2016
ZiraatOndokuz Mayıs ÜniversitesiTarımsal Yapılar ve Sulama Ana Bilim Dalı
PROF. DR. BİLAL CEMEK
- Öğretmenlerin A vitaminine ilişkin bilgi ve davranışları
Teachers' knowledge and behaviours concerning vitamin A
NERGÜL KURTCU
Yüksek Lisans
Türkçe
2006
Eğitim ve ÖğretimGazi ÜniversitesiAile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MİNE ARLI