Türkiye'de kamu bankalarının kamu kesimi açıklarına etkileri ve yeniden yapılandırılması
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 140071
- Danışmanlar: YRD. DOÇ. DR. YAŞAR METHİBAY
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Bankacılık, Ekonomi, Banking, Economics
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2003
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Gazi Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Maliye Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 163
Özet
148 ÖZET 1980'li yılların başından itibaren ihracata dayalı büyüme ve tlnansal serbestleşme politikaları uygulayan Türkiye, hala yüksek enflasyon, azalan yatırım ve tasarruf, artan dış ticaret ve bütçe açıkları gibi problemleri çözememiştir. Türkiye'de yaşanan 1994 ile 2000-2001 krizlerinde. dışsal etkenlerin rolü olmakla beraber krizlerin gerisinde yatan asıl neden kamu açıklarıdır. Kamu açıklarının artışı ile ortaya çıkan kamunun aşırı kaynak talebi, kamu gelirlerini artıracak ve mali disiplini sağlayacak yapısal önlemler alınamadığı ve köklü vergi reformları yapılamadığı için daha ziyade borçlanma (iç ve/veya dış) ile karşılanmıştır. Kamunun kaynak talebini karşılamada borçlanma seçeneğini kullanması, borç stokunun artmasına yol açmış, borç ödemek için yeniden borçlanır hale gelinmiş ve bir kısır döngü içine girilmiştir. Özellikle, 1994 yılından sonra kamunun iç borçlanma kanallarına ağırlık vermesi, kolay kaynak toplayabilmek için yüksek faizi tercih etmesi, bankacılık kesiminin işleyişini etkilemiştir. Dolayısıyla, bankalar reel sektöre kaynak aktarmak yerine yüksek faizli kamu kağıtlarını tercih ederek kamu kesimini fonlar hale gelmiştir. Diğer taraftan, devletin çeşitli kesimleri desteklemesi sonucu ortaya çıkan görev zararı olgusu kamu bankalarının nakit talebini dolayısıyla borçlanma gereksinimlerini artırmış ve piyasa faizlerinin yükselmesinde önemli etkisi olmuştur. Faizlerin yükselmesi de kamu bankaların bir yandan zararlarının gittikçe artmasına ve mali yapılarının bozulmasına, diğer yandan da mali sektörde istikrarsızlık unsuru olmalarına yol açmış ve sonuçta Hazine'nin iç borçlanma maliyeti daha da artmıştır. Ayrıca, kamu bankalarının yaygın şube ve örgüt ağları nedeniyle devletin özel kasası gibi kullanılması, verimsiz istihdam politikaları uygulanması ve siyasi amaçlı olarak kullanılması bu bankaların zaman içinde rasyonel bankacılık ilkelerinden uzak olarak faaliyette bulunmalarına neden olmuştur.149 Kamu bankalarının yanı sıra, TMSF bünyesine alınan bankaların zararlarını kapatmak için bütçeden yapılan transferler, kamu açıklarını daha da artırmıştır. Bu çerçevede, kamu bankalarının kamu finansman açıklarına getirdiği yükün ortadan kaldırılması ve bankacılık sektörünün daha sağlıklı işlemesi amacıyla yeniden yapılandırılarak özelleştirilmeleri gündeme gelmiştir. Yeniden yapılandırılma ve özelleştirilme sürecinde ise, Ziraat Bankası, Halkbank ve Emlak Bankası için ortak yönetim kurulu oluşturulmuş ve Emlak Bankası kapatılmıştır. Ziraat ve Halk Bankalarının görev zararları Hazine kağıdı verilerek tasfiye edilmiş, sermaye yapıları güçlendirilmiş, şube ve personel sayıları azaltılmıştır. Kamu bankalarının devam eden yeniden yapılandırılma çalışmaları sayesinde mali yapıları düzeltilmiş ve hukuki statüleri değiştirilerek ticari bankalar gibi çalışacak konuma getirilmişlerdir. Özelleştirme süreci henüz tamamlanamayan kamu bankalarının reel sektörün içinde yaşadığı zorluklar dikkate alınarak, kalkınma ve yatırım bankasına dönüştürülmesinin daha uygun olacağı düşünülmektedir. Bu çerçevede, kuruluş amaçlarına uygun olarak Ziraat Bankası tarım kesimine, Halk Bankası da KOBİ'ler ile esnaf ve sanatkarlara yönelik çalışmalı ya da bu iki banka Endenozya'da olduğu gibi tek bir çatı altında toplanarak ihtisas bankacılığı yapmalıdır. Ancak, kamu bankalarının özelleştirilmesi mutlaka gerçekleşecek ise; özelleştirmenin kamuoyunda şüpheye yol açmayacak şekilde şeffaf olarak ve tekrar Fon'a devredilmek zorunda kalınmayacak, seçici bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Ayrıca Avrupa'da gerçekleştirilen uygulamalarda olduğu gibi, kamu bankalarının bütün olarak satılması, etkinliğin sağlanması amacıyla ülkemizde de benimsenebilir. Bu noktada, 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu'nda da yer aldığı üzere, Fransa uygulamasında görülen“altın hisse”uygulaması dikkate alınabilir.
Özet (Çeviri)
150 ABSTRACT Turkey, which has implemented policies of export-oriented growth and financial liberalization since the 1980's, coluld not have yet solved the problems such as high inflation, decreasing savings and investment, and increasing foreign trade and budget deficits. Although the external factors have had some roles in the crises experienced in Turkey in 1994 and 2000-2001, the real reason behind the crisis is public deficits. Exessiue demand of the public sector for resources, caused by the increase of public deficits, has been met to a great extent by (domestic and/or external) borrowing, due to the fact that structural measures to increase public revenues and to enhance fiscal discipline could not have been taken and that fundemental tax reforms could not have been realized. The fact that the government has preferred borrowing to meet its demand for resources has led to the increase of debt stock, hence leading to borrowing again in order to repay dept, resulting in a vicious circle. The fact that the government has put importance on domestic borrowing channels especially after 1994 and has preferred high interest rates to be able to collect ressources, has influenced the operation of the banking sector. The refore, the banks have happened to supply funds to public sector by preferring government securities with high yield, instead of supplying funds to the real sector. On the other hand, the fact of“duty losses”that came out of government subvansion to various sectors has incread the demand of public banks for cash and hence increased their borrowing requirement, having importand effect on the increase of market interest rates. The increase of interest rates has led, on one hand to a graudual increase of losses and on the other to the deferioration of financial structure of public banks, consequently the cost of domestic borrowing to the Treasury has increased further. Besides, the fact that the public banks have been used as special cashiers of the government, that they have implemented unproductive151 employment policies and that they have been used for political purposes, has caused them to operate far from rational banking principles. Together with the public banks, transfers from the budget to cover the banks taken over by SDIF have further increased the public deficits. Within this framework, privatization of public banks by restructuring has come to the agenda in order to abolish the burden of public banks to public financing deficits and to enhance the operation of the banking sector in a healthy way. In process of restructuring and privatization, a common executive board has been constituted for Ziraat Bankası, Halkbank and Emlak Bankası, consequently Emlak Bankası has been shut down.“Duty Losses”of Ziraat Bankası and Halkbank have been liquidated by giving Treasury securities to them, their capital structures have been strengthened, and the numbers oh their branches and employees have been decreased. Thanks to continuing efforts for restructuring the public banks, their financial structures have been changed into a way to operate as commercial banks. It is thought that the public banks, privatization processes of wich have not yet been completed, should be converted to development and investment banjks, w ith t aking i nto a ccount t he difficulties t hat t he r eal s ector I ives i n. Within this framework, according to their ains of establishment, either Ziraat Bankası should head towards agricultural sector and Halk Bankası should head towards SME'e and artisans, or these two banks should be merged, as in Indonesia, and let them do specialized banking. However, if privatization of public banks willcertainly be realised, it should be realised in a transparent which will not head ddoubt in public opinion and in a careful manner wich will not lead transfer again to the Savings Deposits Insurance Fund. Moreover, in order to enhance the efficiency, as in the p rivatization implementation in Europe, banks may be adopted also in our country. At this point, as in the Privatization Law numbered 4046,“golden share”application, seen in French case, may be taken into account.
Benzer Tezler
- Enflasyonla mücadelede istikrar politikaları
Başlık çevirisi yok
BİLGİN ORHAN ÖRGÜN
Yüksek Lisans
Türkçe
1998
EkonomiMarmara Üniversitesiİktisat Ana Bilim Dalı
PROF. DR. OSMAN ZEKAYİ ORHAN
- Para arzının içselliği, etkileri, merkez bankalarının değişen rolü ve Türkiye'de gelişmeler
Endogeneity of money supply, its effects, changing role of central banks and developments in Turkey
MEHMET GÜNAL
- 1990 sonrası Türkiye'de kamu iç borçlanması ve Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri
1990 public's domestic debt in Turkey and its effects on the Turkish economy
BEHRAM KOÇER