Tarihsel kapitalizmin yapısal unsuru ilkel birikim ve bir araç olarak Türkiye'de acele kamulaştırma
Primitive accumulation as a structural element of historical capitalism and urgent expropriation as a means in Turkey
- Tez No: 475325
- Danışmanlar: PROF. DR. GÜLSER ÖZTUNALI KAYIR
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Kamu Yönetimi, Siyasal Bilimler, Public Administration, Political Science
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2017
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Akdeniz Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 189
Özet
Kapitalizmin tarihi üzerine yapılan önemli tartışmalar göstermektedir ki feodalizmden kapitalizme geçişin mümkün olabilmesi için üretici güçlerin, üretim ve geçim araçlarından koparılmış olması gerekir. Böylece yaşam araçlarından koparılmış olan mülksüzleştirilmiş kitle, işgücü piyasasına fırlatılıp atılacak; piyasa zorunluluklarıyla çevrelenmiş bu kitle (işçi) yeni dönemin üretici gücü haline gelirken, koparma sürecinden edinilenler de sermaye haline dönüşecektir. Kısaca geçiş dönemi olarak adlandırılan bu süreç, Marx tarafından ilkel birikim kavramıyla nitelendirilmiş; ancak bu niteleme, Marx'ın takipçileri arasında bitip tükenmez bir tartışmanın da fitilini ateşlemiştir. Geçiş dönemine ilişkin yaygın kabul edilen görüş, ticaretin gelişmesi ve para kullanımının yaygınlaşmasının feodalizmi çözerek kapitalizme geçişi sağladığı yönündedir. Ancak araştırmalar göstermektedir ki feodalizm, ilkin ticaretin en çok geliştiği, dolayısıyla para kullanımının yaygın olduğu yerlerde değil; görece sınırlı bulunduğu bölgelerde çözülmüştür. Ticaretin gelişmesinin ve paranın yaygınlaşmasının, feodalizmin çözülüşüne doğru bir etki yaratmış olduğu yerler ve dönemler, elbette mümkündür. Ancak bunu genelleştirmek, gerçeklerle örtüşmemektedir; çünkü ticaretin gelişmesi ve paranın yaygınlaşması bazen feodalizmi çözücü etki gösterse de bazen ticaretin sonucu, feodal dönemde serfliğin yeniden dirilmesi olurken; antik dönemde ise köle ekonomisi ile sonuçlanmıştır. Tek başına tüccar sermayesinin gelişmesi, bir üretim tarzından diğerine geçişi sağlayamayacağına göre feodalizmden kapitalizme geçişi sağlayan itki ne olmuştur? Bununla ilgili verilebilecek en anlamlı yanıt, hem emek gücünün hem de üretim araçlarının metalaşmasıyla sonuçlanan tarihsel süreç; bir başka ifadeyle Marx'ın ilkel birikim kavrayışıdır. Marx'a göre üreticiyi üretim araçlarından ayıran tarihsel süreçten başka bir şey olmayan ilkel birikim, bir yandan toplumsal geçim araçlarını sermayeye dönüştürürken, diğer yandan, doğrudan üreticileri de ücretli emekçilere dönüştürür. Marx'ın ilkel birikimi“tarihsel süreç”olarak nitelendirmesi, takipçileri tarafından bu dönemin,“kapitalizmi önceleyen evrede tamamlanmış bir süre町eklinde algılanmasına yol açmıştır. Oysa Marx, sermayeyi, bir şey değil, şeylerin aracılığıyla kişiler arasında kurulan bir toplumsal ilişki şeklinde niteleyerek ve kapitalist üretimin, üreticileri üretim araçlarından koparan süreci hem sürdürüp hem de artan boyutta yeniden-ürettiğini belirterek bakış açısını net bir şekilde ortaya koymuştur. Dolayısıyla ilkel birikimi tarihsel bir süreçle sınırlı görmek, bir tespitten ziyade temenni niteliği taşımaktadır. Bu iddiadan çıkarılabilecek en önemli sonuç, ilkel birikimin, kapitalizmi önceleyen bir evreyle sınırlı olmadığı, kapitalizmin yapısal bir unsuru olarak varlığını sürdürdüğüdür. Ancak iki farkla: Birincisi, içinden geçtiğimiz neo-liberal dönemde kullanılan ilkel birikim araçları, kapitalizmin önceleyen dönemden zaman zaman farklılıklar taşımaktadır. İkincisi, ilkel birikim, kapitalizmin her döneminde başat bir unsur değil, daha çok kapitalizmin krizlerinde bir kaldıraç olarak görev üstlenmekte, sınıf mücadelesinin gelişim seyrine bağlı olarak zaman zaman da tali bir nitelik taşımaktadır. İlkel birikimin, sermaye birikim sürecinin asli unsuru halini aldığı neo-liberal dönem Türkiye'sinde (1980-2017) kullandığı araçlar, hem klasik (vergilendirme, dış borç… vb) hem de yeni (özelleştirme, acele kamulaştırma) biçimler almıştır. Vergilendirme ve dış borç, dönemin tümüne yayılan araçlar olurken; özelleştirme ve acele kamulaştırma, birbirini takip eden ve görece kısa dönemlerde kullanılan araçlar niteliği göstermektedir. Ancak tümünde de ortak olan unsur, ekonomi-dışı yöntemlerle (devletin zor gücüyle) mülksüzleştirme ve metalaştırma süreçlerinin iç içe geçmiş olmasıdır. Türkiye'de bu sürecin en tipik örneklerini, elektrik enerjisi üretimi için yapılan acele kamulaştırmalarda görmek mümkündür. AKP dönemi Türkiye'sinde (2002-2016) yapılan toplam acele kamulaştırmaların yaklaşık % 90'ı son beş yıla (2012-2016) denk gelmekte; toplam acele kamulaştırmaların yaklaşık % 70'i ise enerji alanında yoğunlaşmakta; bu süreçte başat unsur ise hidroelektrik santrallerinin yapımı olmaktadır. Yasal gereklilikler ve mahkeme kararları çerçevesinde sadece olağanüstü dönemlerde ve sadece kamu yararı için söz konusu olabilecek olan acele kamulaştırma uygulamalarında ne hukuk kurallarına ne de mahkeme kararlarına uyulmamaktadır. Ayrıca hidroelektrik santrallerinin yapıldığı bölgelerde yaşayan insanlar yaşam alanlarından ve geçim araçlarından mülksüzleştirilerek koparılmakta, devlet ise yurttaşlarının haklarını değil, özel şirketlerin çıkarlarını korumaktadır. Bunun sonucunda da insanlar sadece yerinden-yurdundan koparılmış olmamakta; aynı zamanda ekolojik denge de geri dönülemez bir düzeyde zarar görmektedir.
Özet (Çeviri)
Studies upon capitalism show that in order for the transition from feudalism to capitalism to be possible, forces of production have to be detached from their means of production and support. Thereby the dispossessed mass who have been detached from means of living will be thrown into labor market and while this mass, surrounded by the imperativeness of the market, become the forces of production of the new period, the things obtained in the process of dispossession will become capital. This process, named as transitional period, is labeled as primitive accumulation by Marx; however, this characterization generated a never-ending discussion amongst the successors of Marx. Widely accepted opinion upon the transition period is that the proliferation of the use of money and growth of commerce enables the transition to capitalism by disengaging feudalism. However, studies indicate that feudalism has been disengaged in areas where commerce and money growth is relatively little rather than the areas where cash use is extensive. There have been times and places when the growth of commerce and proliferation of cash had a direct impact on disengaging feudalism; yet, overgeneralizing these incidents does not overlap with the truth. Because, inspite of the fact that the growth of commerce and proliferation of cash sometimes ends up disengaging feudalism, the result of commerce sometimes was the resurge of serfage in the feudal era and the serfage economy in the antique era. Now that the growth of merchant capital alone would not enable the transition from one kind of production to another, what is the impulse which enabled the transition from feudalism to capitalism? The most substantial answer for this is the historical process which has resulted in modification of the means of both labour and production; namely the conception of Marx's primitive accumulation. According to Marx, primitive accumulation which is nothing but the separation of producer from their means of production, transforms means of social subsistence into capital while transforming direct producers into paid labour on the other hand. The fact that Marx characterizes primitive accumulation as“historical process”leads his successors to perceive this period as“a period which has ended before capitalism”. However, Marx has clearly set his point of view forth by describing capital not as an entity but a social relation established amongst the people with the help of the entity and pointing out that the capitalist production both continues and increasingly reproduces the process which separates the producers from their means of production. Hence, perceiving the primitive accumulation as a historical process qualifies as desire rather than detection. The most significant conclusion to be drawn from this assertion is that primitive accumulation is not restricted with a pre-capitalism stage and it continues its existence as structural component of capitalism except for two differences. Firstly, the primitive accumulation means that are used in neo-liberal period through which we have been going occasionally differs from pre-capitalism period. Secondly, primitive accumulation serves more as a lever in times of capitalism crisis rather than a principal factor in every period of capitalism as well as subordinating from time to time depending on the course the class struggle. In neo-liberalism Turkey (1980-2017) where primitive accumulation has become the principal factor of capital accumulation process, the means it has used varies in both classical (taxing, foreign loans etc.) and contemporary (privatization, urgent expropriation etc.) ways. While taxing and foreign loans become means spreading over the whole period; privatization and urgent expropriation qualify as successive and serving in relatively short periods. However, the common element in all of them is the fact that by non-economic methods (by the force of the state) dispossession and commodification processes has intertwined. The most typical examples of this period in Turkey can be seen in urgent expropriation of electric power production. Approximately 90% of total urgent expropriation in AKP period of Turkey (2002-2016) have taken place in the last 5 years (2012-2016) and 70% of total urgent expropriation focuses on energy sector with the principal factor being the construction of hydroelectric power plants. In accordance with the legal necessities and court decisions, in execution of urgent expropriation which is to be in questionsolely for the public welfare and in extraordinary periods, rules of law and court decisions are violated. In addition to this, people living around hydroelectric power plants are separated from their lands and means of production by dispossession while the state is looking for the profits of private corporates instead of securing its own citizens. Consequently, not only people are being separated from their lands but the ecological balance is irreversibly damaged as well.
Benzer Tezler
- A critical assessment of Turkey's migration regime: Securitization versus human rights?
Türkiye'nin göç rejiminin eleştirel bir değerlendirmesi: Güvenlikleştirmeye karşı insan hakları?
KÜBRA AYDINLI
Yüksek Lisans
İngilizce
2015
Siyasal BilimlerOrta Doğu Teknik ÜniversitesiAvrupa Çalışmaları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. OSMAN GALİP YALMAN
- Türk Cumhuriyetleri'nin ekonomik dönüşüm süreci ve bu süreçte uygulanan iktisat politikaları
The Process of economic transformation in Turkish republics and the economic policies
MEHMET DİKKAYA
- An inquiry for the validity of efficient market hypothesis in developed and developing countries and a comparative analysis on structural and social changes in economic systems suggested for implementation
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde etkili pazar hipotezi araştırması ve ekonomik sistemlerde uygulanması önerilen yapısal ve toplumsal değişiklikler üzerine karşılaştırmalı analiz
NARGIZ NAJAFLI
Yüksek Lisans
İngilizce
2020
Ekonomiİstanbul Üniversitesiİktisat Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. FATMA ÖZLEN HİÇ
- Reha Erdem sinemasında gündelik hayat pratiklerinin temsili: Toplumsal mekân ve zamanın yapıbozumu
Representation of everyday life practices in Reha Erdem cinema: Deconstruction of social space and time
ZEYNEPŞAH IŞIKLI ÇELİK
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
SosyolojiÜsküdar ÜniversitesiMedya ve Kültürel Çalışmalar Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ CEM TUTAR
- Siyasal iletişimde şarkı kullanımı: 2019 yerel seçimlerinde AK Parti örneği
The use of songs in political communication: The case of AK Parti in 2019 local elections
HAKAN SİPAHİOĞLU
Yüksek Lisans
Türkçe
2020
İletişim BilimleriGalatasaray ÜniversitesiRadyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ GÜLSÜN GÜVENLİ