Yılanı öldürseler ve kırmızı pazartesi: Kültürün kurbanları
To crush the serpent and chronicle of a death foretold: Victims of culture
- Tez No: 820833
- Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ EMİNE CEREN ÇERÇİOĞLU
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Antropoloji, Batı Dilleri ve Edebiyatı, Anthropology, Western Linguistics and Literature
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2022
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ankara Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Batı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 104
Özet
İnsan, geçmiş dönemde doğanın bir parçasıyken onun hükümdarı olmayı kendine şiar edinmiştir. Antropolojik veriler, ilkel yaşamda doğanın, kadın ile özdeşleştirildiğini göstermektedir. Gizemli doğurganlığı ile yaşamı var etmesi sebebiyle kadın, çağlar boyunca inanç düzleminde hem doğayı hem de yaşamı temsil etmiş ve yaratıcı konumuna yerleştirilmiştir. Medeniyetler çağına geldiğimizde ise kültürün ataerkil dönüşüme uğradığı gözlemlenir. Bu tez çalışması, başlangıçta bu ataerkil dönüşümün izlerini takip etmiş ve toplumsal anlamda ortaya çıkan yeni kadın-erkek algılarını irdelemiştir. Doğaya ve dolayısıyla kadına egemen olma çabasındaki ataerkil kültürün toplumsal bağlamdaki ilk hedefi kadını tutsak etmek ve erkeği de onun“bekçisi”yapmaktır. İnsanı kadın-erkek gözetmeksizin doğasından koparan ve birer köleye çeviren ataerkil kültür, erkek egemenliğini korumak adına tüm yaşamı felakete sürükler. İnsanın fütursuzca kendini kaybettiği bu noktada ise edebiyat, insana kendini ve yaşamı hatırlatır. Bu açıdan bakıldığında Yılanı Öldürseler ve Kırmızı Pazartesi, farklı dillerde ve coğrafyalarda insana tutulan birer aynadır. Bu iki büyük edebi eser özelinde kültürün ataerkil dönüşümünün göstergeleri, toplumsal yıkımları ve bu yıkımın kurbanları karşılaştırmalı biçimde incelenmiştir.
Özet (Çeviri)
Daha sonra doldurulacaktır.While man was a part of nature in the past ages, he has made it his motto to be its ruler. Anthropological studies show that nature was associated with woman in primitive life. Due to the fact that she brought life into existence with her mysterious fertility, woman represented both nature and life on the plane of faith throughout the ages and had been placed in the creator position. However, when we come to the age of civilizations, it is observed that the culture has undergone a patriarchal transformation. This thesis study initially followed the traces of this patriarchal transformation and examined the new perceptions of men and women that emerged in the social sense. The first goal of the patriarchal culture in the social context, which strives to dominate nature and so women, is to make women captives of men and the men“owner and guards”of women. The patriarchal culture, which detaches both men and women from their nature and turns them into servants, drags all life into disaster in order to preserve the kingdom of male dominance. At this point where people lose themselves without hesitation, literature reminds people of themselves and life. From this point of view, To crush the serpent by Yaşar Kemal and Chronicle of a death foretold by Gabriel García Márquez, can be considered as mirrors held to people in different languages and geographies. All in all, indications of the patriarchal transformation of culture, social destructions and victims of this destruction were examined in a comparative way in the context of these two great literary works.
Benzer Tezler
- Honor killings as a persistant tradition in to crush the serpent by Yasar Kemal and Unto the Daughters: The Legacy of an Honor Killing in a Sicilian-American Family by Karen Tintori
Yaşar Kemal'in Yılanı Öldürseler ve Karen Tintori'nin Unto the Daughters: The Legacy of an Honor Killing in a Sicilian-American Family adlı eserlerinde süregelen bir gelenek olan namus cinayetleri
KÜBRA MESÜBE BÜYÜKKIYICI
Yüksek Lisans
İngilizce
2014
Karşılaştırmalı EdebiyatFatih Üniversitesiİngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MOHAMED BAKARI
- Nasname û rewşa trajîk: Berawırdkırınek lı ser romanên Mehmed Uzun, Yaşar Kemal û Îbrahîm Yûnıs
Kimlik ve trajik durum: Mehmed Uzun, Yaşar Kemal ve İbrahim Yunusi'nin romanları üzerine bir karşılaştırma
MEHMET NUR YAVUZER
Doktora
Kürtçe
2024
DilbilimBingöl ÜniversitesiKürt Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MEHMET EMİN PURÇAK
- Yaşar Kemal'in 'Yılanı Öldürseler' adlı romanındaki kelime grupları: Yapıları ve işlevleri
Word groups in the novel of Yaşar Kemal 'Yılani Öldürseler': Structures and functions
ABDULELAH AL ZAHRANİ
Yüksek Lisans
Türkçe
2014
Türk Dili ve Edebiyatıİstanbul ÜniversitesiTürk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ENFEL DOĞAN
- Aiskhylos'un 'Oresteia' üçlemesi ışığında Türkan Şoray'ın Yılanı Öldürseler filmi
Türkan Şoray's Film Yılanı Öldürseler in the light of aeschylus' Oresteian trilogy
HATİCE BÜLBÜL
- Yaşar Kemal'in Yılanı Öldürseler romanının Fransızcaya çevirisinin hermeneutik döngü ile incelenmesi
A hermeneutic-motion-based analysis of the French traslation of the novel, Yılanı Öldürseler, by Yaşar Kemal
DİLEK TOPRAK
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
Mütercim-TercümanlıkMersin ÜniversitesiÇeviribilim Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ DENİZ DEMİRKAN