A challenge to copyright: Text and data mining
Telif hukukunda metin ve veri madenciliği
- Tez No: 876682
- Danışmanlar: DOÇ. DR. CAHİT SULUK
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Hukuk, Law
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Medeniyet Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Özel Hukuk Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Fikri Mülkiyet Hukuku Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 121
Özet
Yapay zekâ, makine öğrenimi ve dolayısıyla metin ve veri madenciliği gibi teknolojilerin yükselişi, telif hukukuna zorluklarla birlikte fırsatlar da getirmiştir. Telif hukuku artık bu teknolojik gelişmelerin getirdiği karmaşıklıkları da ele almaktadır. Bu teknolojiler sadece yaratıcı eserleri kullanmanın yenilikçi yollarını sunmakla kalmayıp aynı zamanda telif hakkı olanaklarının kullanım kapsamını da genişletmektedir. Böylece telif hakkı, teknolojik gelişmelere uyum sağlamak için getirilen yeni kanuni düzenlemelerle fikri mülkiyet hukukunu sürekli olarak şekillendirmektedir. Dünyanın dört bir yanında metin ve veri madenciliği ekseninde yapılan, gerek telif haklarına istisna getirme şeklindeki düzenlemeler, gerekse bu uygulamaların adil kullanım çerçevesinde değerlendirilmesi şeklindeki düzenlemeler, hukuku bu gelişen teknolojilerin dinamik doğasıyla uyumlu tutmak için süregelen mücadeleyi temsil etmektedir. Bu çalışma, 2019 yılında Avrupa Birliği (AB) tarafından kabul edilen Dijital Tek Pazarda Telif Hakları Direktifinde (CDSM Direktifi) belirtilen metin ve veri madenciliği istisnalarına odaklanarak, bu düzenlemelerle teknolojik realitenin arasındaki uyumu incelemeyi amaçlamaktadır. Bu doğrultuda bu çalışma, yeni düzenlemelerin, küresel rekabet koşullarında Avrupa Birliği'ndeki inovasyon üzerindeki etkisini araştırmayı hedeflemektedir. Özetle, AB içindeki metin ve veri madenciliği istisnasının kapsamlı bir değerlendirmesi yapılmakta, Almanya ve Fransa'nın CDSM Direktifini iç hukuka aktarım süreçleri üzerinden metin ve veri madenciliği yaklaşımları incelenmektedir. Ardından daha esnek hukuki düzenlemelerin de değerlendirilebilmesi için Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya'daki metin ve veri madenciliğine telif hakları bakımından yaklaşımlar incelenmektedir. Son olarak konuya ilişkin düzenlemelerin henüz mevcut olmadığı Türkiye'nin hukuki ortamı incelenerek durumun kapsamlı bir şekilde anlaşılması amaçlanmaktadır. Bu çalışma, yedi bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm, metin ve veri madenciliği merkezinde yer alan temel kavramları tanıtmakta ve sonraki bölümlerde yapılacak tartışmalara zemin hazırlamaktadır. Bu incelemeler üç adım testi, metin ve veri madenciliği, yapay zekâ ve aralarındaki ilişki üzerinde yapılmıştır. Bu incelemelerde, kısaca büyük veri, veri koruma, veri kullanma ve dolayısıyla metin ve veri madenciliği dinamikleri açıklanmıştır. Büyük veriye bağlı bu dinamikler çalışma açısından önem arz etmektedir. Yapay zekâ kaynaklı yaratıcılıktaki artış, yapay zekâ modellerini eğitmek için bir ön koşul olan bu veri bolluğuna karmaşık bir şekilde bağlıdır. Bu çerçevede, metin ve veri madenciliği, yapay zekâ gelişimi için kritik olan yeni kalıpları ortaya çıkarmak için geniş dijital metin ve verilerin analiz edilmesini sağlayan vazgeçilmez bir araç olarak ortaya çıkmaktadır. Metin ve veri madenciliğinin en önemli özelliği, sıradan insan analizinin ötesine geçen veri kümelerindeki korelasyonları ortaya çıkarma yeteneğinde yatmaktadır. Teknik olarak sistemin işleyişini kısaca özetlemek gerekirse, otomatik araçlar kullanarak büyük miktarda dijital verinin tanımlanması, kopyalanması, çıkarılması ve yeniden birleştirilmesini içeren bir araştırma tekniğidir. Fen bilimlerinde kullanımı 1986 yılına kadar uzanmakta olup, Raynaud Hastalığı için balık yağının faydaları bu sayede keşfedilmiş ve 2005'te Huntington Hastalığı ile bağlantılı moleküller bu sayede tanımlanmıştır. Bu örneklerden de görülebileceği üzere bu sistematik süreç sayesinde büyük veriden insan eliyle yapmanın mümkün olmadığı keşifler yapılmakta, dolayısıyla yapay zekâ ve makine öğrenmesinde kritik ve yeri doldurulmaz bir rol oynamaktadır. Metin ve veri madenciliği gelişerek sektörleri değiştirmekte ve bilim ve teknolojide yeni atılımlar için büyük bir potansiyel sunmaktadır. İkinci bölüm metin ve veri madenciliğinin AB'de hangi koşullar altında düzenlendiğini incelemektedir. Bu bağlamda öncelikle uluslararası anlaşmalar ile kabul edilegelmiş telif hakkının koruma çerçevesinin metin ve veri madenciliğini kapsayıp kapsamayacağı tartışılmıştır. Telif hakkı geleneksel olarak fikirler, metotlar, yalın gerçekler ve verilerden ziyade kavramların benzersiz ve yaratıcı biçimde ifade edilmesini koruduğu için metin ve veri madenciliği üzerindeki herhangi bir kısıtlama temel telif hakkı ilkelerini zayıflatıyor olarak algılanabilir. Bu sebeple, metin ve veri madenciliği faaliyetlerinin telif koruması kapsamına girmeyeceği yönünde görüşler bulunmaktadır. Keza bu görüşlere göre metin ve veri madenciliğine getirilecek sınırlamaların, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesinde tanınan ifade ve bilgi özgürlüğü haklarını da sınırlandıracağı düşünülmektedir. Bu görüşlere karşı, çeşitli metin türlerinde veya yapılandırılmış/yapılandırılmamış veri kümelerinde sıklıkla bulunan korunmasız fikirlerin madencilik yapılması suretiyle yeni bir form almasının telif hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ileri süren görüşler de bulunmaktadır. Nitekim bu görüşler doğrultusunda getirilen telif hukukunda metin ve veri madenciliği istisnası, AB örneğinde olduğu gibi yalın gerçeklerin ve verilerin kullanımını yönetmeyi amaçlayarak telif hukukuna yeni bir boyut getirmektedir. Her ne kadar metin ve veri madenciliği kendi başına telif hakkı kapsamında olmasa da metin ve veri madenciliği faaliyetleri sırasındaki belirli eylemler potansiyel olarak fikri mülkiyet haklarını ihlal edebilir. Bu sebeple AB, Dijital Tek Pazarı bütün üye ülkeler nezdinde uyumlu hale getirmek ve öncesinde parça parça düzenlenmiş olan AB seviyesindeki telif hukukunu düzenlemek amacıyla CDSM Direktifinde metin ve veri madenciliği istisnaları düzenlenmiştir. Metin ve veri madenciliği ile ilgili önceki yasal çerçeve, 2001/29/EC sayılı Direktif (InfoSoc Direktifi) ve 1996/9/EC sayılı Direktif (Veri tabanı Direktifi) tarafından verilen haklara dair istisnalardır. Metin ve veri madenciliği sürecinde koruma altındaki eserlerin kopyalarının oluşturulması gibi çoğaltmaları içeren faaliyetler, Infosoc Direktifinde açıklanan korumayı tetikleyebilir. Madencilik aşaması ise kullanılan yazılım ve çıkartmalara (extraction) bağlı olarak, Veri tabanı Direktifinde belirtildiği üzere çoğaltma hakkını da ihlal edebilir. Getirilen yeni istisnaların mahiyetini karşılaştırmak için bu yasal çerçeve de ikinci bölümde incelenmiştir. Üçüncü bölümde düzenleyici çerçeve, yani CDSM Direktifinde metin ve veri madenciliği istisnalarının düzenlendiği 3'üncü ve 4'üncü maddeleri incelenmiştir. Madde 3'ün temel amacı, AB telif hakkı yasası çerçevesinde zorunlu bir istisna oluşturmaktır. Bu istisna, özellikle araştırma kuruluşları ve kültürel miras kurumları tarafından hali hazırda yasal erişimleri olan eserlerin veya diğer konuların metin ve veri madenciliğini gerçekleştirmek için yapılan çoğaltmalar ve çıkarmalara yöneliktir. Bu kapsamda, yapılmış metin ve veri madenciliğine konu eserlerin veya diğer konuların kopyaları uygun bir güvenlik seviyesinde saklanabilmesi ve araştırma sonuçlarının doğrulanması da dahil olmak üzere bilimsel araştırma amacıyla saklanabilmesi de öngörülmüştür. Bu istisnanın amacı, bilimsel araştırma amacıyla metin ve veri madenciliği faaliyetleri yürütmeyi kolaylaştırmaktır. Bu çerçevede bilimsel araştırmanın kapsamının hem fen hem de sosyal bilimlerinin içerdiği belirtilmiştir. Fikri mülkiyet haklarına saygı gösterirken bilimsel araştırmaları teşvik etmenin önemini kabul eden bu madde hem telif hakkı hem de sui generis veri tabanı hakkı için çok önemli bir istisna oluşturmaktadır. Öte yandan, Madde 4, hem telif hakkı hem de sui generis veri tabanı hakkına ikinci bir istisna getirerek ticari anlamda da metin ve veri madenciliği faaliyetlerini teşvik etmektedir. Bu hüküm, metin ve veri madenciliği amaçları için yasal olarak erişilebilir içeriğin çoğaltılmasına ve çıkarılmasına izin vermektedir. Ancak Madde 3'ten farklı olarak, ticari araştırma, gazetecilik, veri analizi ve yapay zekâ dahil olmak üzere çeşitli amaçları kapsamaktadır. Bununla birlikte, Madde 4 önemli bir farkı, hak sahiplerine bu istisnayı açıkça saklı tutma seçeneğini vermekte ve devre dışı bırakma veya sözleşmeden çıkma gibi mekanizmalar yoluyla potansiyel olarak bu istisnanın geçersiz kılınmasına izin vermektedir. Başka bir deyişle, bu istisna yalnızca telif hakkı sahiplerinin bu kullanımı sözleşmeler, beyanlar, makine tarafından okunabilir araçlar veya hüküm ve koşullar yoluyla açıkça yasaklamamış olması durumunda mümkündür. Bu saklı tutma hakkı, metin ve veri madenciliği faaliyetlerinin telif hakkı sahiplerinin izin verip vermeme tercihine bağlı olduğunu ve aynı zamanda veri kullanımı için ücret talep edebilecekleri anlamına gelmektedir. Dördüncü bölüm, metin ve veri madenciliği istisnaları ile ilgili eleştirileri ve zorlukları eleştirel bir şekilde analiz etmekte ve özellikle teknolojik gelişmelerin kısıtlanması potansiyeline odaklanmaktadır. Bu çerçevede Direktifin 3'üncü ve 4'üncü Maddeleri, metin ve veri madenciliğinin tanımı, yararlanıcılar, haklar, teknolojik adaptasyon kapasitesi ve birincil kaynaklara erişim gibi farklı açılardan değerlendirildiğinde sorunlar olduğu belirtilmektedir. Öncelikle metin ve veri madenciliği tanımı, Madde 2'de“kalıplar, eğilimler ve korelasyonlar gibi bilgiler üretmek için dijital formdaki metin ve verileri analiz etmeyi amaçlayan herhangi bir otomatik analitik teknik”olarak özetlenmiş ve Direktifin 8'inci dibacesinde“yeni teknolojiler tarafından etkinleştirilen metin, ses, görüntü veya veri gibi dijital formdaki bilgilerin otomatik hesaplamalı analizi”olarak daha da genişletilmiştir. Tanımla ilgili olarak dile getirilen endişeler, çok çeşitli otomatik analitik teknikleri kapsamasının çok geniş olabileceği yönündedir. Direktifte yapılan metin ve veri madenciliği tanımı, esasen yapay zekâ kaynaklı makine öğrenme sistemleri tarafından gerçekleştirilen ortak bir görevdir. Dolayısıyla, Direktifin lafzı dikkate alındığında, veri analizine dayandıkları sürece hem şu anda tanınan hem de gelecekte ortaya çıkacak yapay zekâ ve makine öğrenimi uygulamalarının faaliyetleri üzerinde bir engel olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca Direktifte tanınan metin ve veri madenciliği istisnasında bu istisnadan kimlerin yararlanabileceği açık bir şekilde sınırlandırılmış olup söz konusu kurumlarda çalışmayan bilim insanları ve bağımsız araştırmacılar dahil edilmemiştir. Bu sınırlama, metin ve veri madenciliği sayesinde erişilebilecek bilgiye eşit şartlarda erişimi engelleyebilir ve aynı şekilde yapay zekâ odaklı çalışan, üretim yapan veya hizmet veren yeni girişimler için bir engel niteliği taşıyabilir. Bu çerçevede 3'üncü maddenin yararlanıcılarının sınırlı tutulmuş olmasının yanı sıra 4'üncü maddede hak sahiplerine tanınan kapsam dışı bırakma mekanizması, AB'de yapay zekanın ilerlemesi üzerindeki potansiyel olumsuz etkisi nedeniyle güçlü eleştirilere maruz kalmıştır. Dördüncü maddede tanınan ticari istisnanın yapay zekayı geliştirme ve araştırmalarını kolaylaştırmak için tasarlandığı göz önünde bulundurulduğunda, hak sahiplerine belirli kullanımları kısıtlama yetkisi verilmesi, yasa koyucunun hak sahiplerinin menfaatleri ile ticari amaçla metin ve veri madenciliği faaliyeti yapmak isteyenler arasında kurmayı amaçladığı denge olarak yorumlanmaktadır. Bu hükümlerin fikri mülkiyet haklarını korurken veri blokajı riskini yönetmedeki etkinliği, yapay zekâ kaynaklı teknolojik gelişmelerle birlikte gözlemlenmesi gereken çok önemli bir husus olarak değerlendirilmiştir. Söz konusu maddelere ilişkin eleştiriler incelendikten sonra teorik düzlemdeki bu eleştirilerin fiili uygulamadaki yansımalarını inceleyebilmek amacıyla çalışmanın beşinci bölümünde, AB'de öncü olarak kabul edilen iki önemli AB üye ülkesi olan Almanya ve Fransa'daki yasal mevzuata adaptasyon süreçlerini incelenmektedir. Bu çerçevede, Alman hukukunda metin ve veri madenciliğine getirilen yeni istisna ve sınırlama, özellikle Alman içtihadındaki“Freier Werkgenuss”doktrini, lafzi çeviriyle“çalışmalardan özgürce yararlanma”anlamına gelen, mahkeme içtihatlarıyla oluşmuş bu doktrin göz önünde bulundurulduğunda ilgi çekici bir örnek sunmaktadır. Japonya'nın metin ve veri madenciliğine yaklaşımına çok benzediği tespit edilen bu doktrin, telif haklarının var olmasının ana nedeni olan entelektüel veya sanatsal eserlerden aldığımız keyif ve tatmin etrafında dönmektedir. Metin ve veri madenciliğinin telif hakkı kurallarına sıkı sıkıya bağlı olmaması gerektiği, çünkü telif hakkının temel amacının entelektüel tatmini desteklemek olduğu savunulmaktadır. Buna göre eğer bir eylem bu tür bir hazza gerçekten katkıda bulunmuyorsa, telif hakkı ile o kadar da ilgili olmayabilir. Bu sebeple, yeni yasal düzenlemelerle öngörülen metin ve veri madenciliği istisnalarının gelecekteki hukuki uyuşmazlıklarda“Freier Werkgenuss”doktrini doğrultusunda nasıl yorumlanacağı merak konusudur. Aynı bölümde incelenen Fransa'da da Direktifin ilgili maddeleri gereğince metin ve veri madenciliği istisnası iç hukukta düzenlenmiştir. Bilimsel araştırmalar için öngörülen istisna, ticari amaçlar için getirilen istisna ve bu istisna ile hak sahiplerine tanınmış olan herhangi bir gerekçe göstermeksizin bu istisnadan vazgeçmelerine olanak tanıyan kapsam dışı tutma hakkı birlikte düzenlenmiştir. Kapsam dışı tutma hakkı, hak sahipleri tarafından yoğun ilgi görmüş ve çeşitli kuruluşlar bu maddenin uygulanmasını başlatmıştır. Örneğin 427.500 sanatçıyı temsil eden, 96 milyona yakın esere erişimi olan Müzik Yazarları, Bestecileri ve Yayıncıları Derneği (SACEM, Société des Auteurs, Compositeurs et Éditeurs de Musique), yeni mevzuat kapsamında hak sahiplerini temsilen kapsam dışı bırakma hakkını kullanmaya karar verdiğini duyurmuştur. Bu durum, hak sahiplerinin açık rızası olmadan yapay zekâ eğitimi için veri kullanımında daha sıkı kontrollere doğru bir anlayışın hakim olmaya başladığını ispat eder niteliktedir. Tüm bu değişiklikler, dijital ortamda telifli içeriğin korunmasının önemine ilişkin artan bir farkındalığa işaret etmekte ve verilere erişimin yapay zekâ geliştiricileri açısından zorlaştırıldığı ve muhtemelen pahalılaştırıldığını da ortaya koymaktadır. Metin ve veri madenciliği faaliyetlerinin herhangi bir izin gerektiremediği ve belli şartlar altında olduğunda telif hakkını ihlal etmediği yaklaşımı bulunan ülkelerin incelenmesi bu çalışmanın esas sorusunu cevaplayabilmek için önem taşımaktadır. Bu çerçevede altıncı bölümde incelenen Amerika Birleşik Devletleri (ABD)'nin ve Japonya'nın aralarında olduğu bu ülkelerin yaklaşımı, teknolojinin yasal yönlerini düzenlemenin zorluğuna dayanmaktadır. Bu zorluk, teknolojik ilerlemelerin hızı ile yasaları uygulamaya koyma süreçlerinin nispeten yavaş olması arasındaki doğal uyumsuzluktan kaynaklanmaktadır. Bu anlamda, dikkatli taslak hazırlama ve hararetli tartışmalara rağmen kanunların yürürlüğe girmesi ve uygulanması için geçen süre zarfında yasal hükümler hızla güncelliğini yitirebilmektedir. Bütün bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda, ABD ve Japonya hukuk sistemi ayrıca önem taşımaktadır. Farklı telif hakkı geleneklerine ait olmalarına rağmen, her ikisi de yapay zekâ alanında güçlü yaratıcı endüstriler ve rekabetçi yüksek teknoloji sektörlerine engelsiz hukuki altyapı sağlamaya çalışmaktadır. Telif hakkı alanında, özellikle metin ve veri madenciliği ve makine öğrenmesi faaliyetleri ile ilgili olarak ABD, AB'ye kıyasla telif hakkıyla korunan materyallerle metin ve veri madenciliği faaliyetlerine izin verme konusunda“adil kullanım”doktrini ile daha esnek olmasıyla bilinmektedir. Adil kullanım, telif hakkı sahibine izin veya tazminat ödenmesini gerektirmeden telif hakkıyla korunan materyallerin belirli kullanımlarına izin veren yasal bir ilkedir. İçtihatlar ve uygulama ile gelişen bu doktrin, telif hakkı sahibinin hakları ile kullanıcıların telif hakkıyla korunan materyalleri araştırmasına yönelik kamu yararı gibi belirli amaçlar için kullanma hakları arasında bir denge kurmaya çalışır. Sonuç olarak bu yaklaşım ABD'yi yapay zekâ araçları geliştirmek isteyen şirketler için cazip bir seçenek haline getirmektedir. Aynı bölüm altında incelenen Japon Telif Kanunu, metin ve veri madenciliği faaliyetlerine“zevk almama”kıstasını esas alan yeni bir bakış açısı getirmektedir. Geleneksel açıdan ele alındığında telif hukuku müzik veya edebiyat gibi entelektüel veya duygusal zevk veren eserleri korur, oysa bu görüşe göre metin ve veri madenciliği zevk alma amacı gütmeyen bir bilgisayar programıdır. Dolayısıyla doğal olarak telif yasasının korumayı amaçladığı menfaatlere zarar vermez. Japonya'nın metin ve veri madenciliğine eğlence dışı amaçlarla izin verme kararı, teknolojik ilerleme ile telif hakkı sahibinin haklarını dengelemeyi amaçlayan, telif hakkı ilkelerine ilişkin incelikli ve sıra dışı bir anlayışı yansıtmaktadır. Sonuç olarak yapay zekâ odaklı iş yürüten veya hizmet sunan şirketlere veya bireylere kolaylık sağladığı açıktır. Çalışmanın yedinci bölümünde, karşılaştırmanın kapsamı metin ve veri madenciliği konusunda hukuki bir düzenleme barındırmayan Türkiye'nin yasal düzenlemeleri incelenerek genişletilmektedir. Bu bölümde yapılan inceleme ile görülmektedir ki, Türk hukukunda metin ve veri madenciliğine ilişkin istisnalara karşılık gelen bir hüküm bulunmamakta ve bu konuda görüşülmekte olan bir kanun tasarısı da bulunmamaktadır. 25 yıldır AB adayı olan Türkiye, AB müktesebatına uyum fasılları hakkında her yıl raporlar almaktadır. Bu bağlamda, AB Komisyonu'nun 2023 raporunda, Türkiye'deki mevcut telif yasasının teknolojik gelişmelere uygun olarak yeterli koruma sağlayacak şekilde tam bir modernizasyondan geçmediği ve Türkiye'nin CDSM Direktifi ile henüz uyumlu olmadığı belirtilmektedir. Bu çerçevede, yürütülen metin ve veri madenciliği faaliyetlerinin mevcut mevzuat uyarınca hak sahiplerinin çeşitli haklarını ihlal edeceği kaçınılmazdır. Doktrin, bu faaliyetlere katılanların çıkarlarını, daha geniş kamu yararını ve eserleri bu süreçlerde kullanılan eser sahiplerinin haklarını dengelemek için yasal bir çerçeveye duyulan ihtiyacı kabul etmektedir. Sonuç kısmında tez boyunca elde edilen bulguları ve eleştirileri sentezleyerek araştırma sorusunun yanıtlanması amacıyla konuya ilişkin nihai bir bakış açısı sunulması amaçlanmıştır. Bu çerçevede varılan sonuç, daha esnek hukuk sistemleri ile karşılaştırıldığında da açık olduğu gibi, metin ve veri madenciliği istisnalarının teknolojik gelişmeleri kısıtlayıcı nitelikte olduğu yönündedir. Direktifinin AB tarafından kabul edilmesinin hemen ardından Generative AI denilen üretken yapay zekâ sistemlerinde yaşanan gelişmeler yasal düzenlemelerin teknolojinin gerisinde kalmasına sebep olmuştur.
Özet (Çeviri)
The rise of technologies like Artificial Intelligence (AI), Machine Learning (ML) and subsequently Text and Data Mining (TDM), has brought both challenges and opportunities to the copyright law. Copyright law is now addresses the complexities introduced by these technological advancements. These technologies not only offer innovative ways to use creative works but also extend the scope of exercise of copyright possibilities. The complex interaction of copyright, technology, and societal norms, especially in the digital and intelligent systems context, is consistently molding the landscape of intellectual property. TDM regulations all around the world represents the ongoing struggle to keep regulations aligned with the dynamic nature of these evolving technologies. This thesis focuses on the current challenges presented by these advancements, with a specific emphasis on the TDM exceptions outlined in the Copyright in the Digital Single Market Directive (CDSM Directive) which adopted by European Union (EU) in 2019. This thesis aims to explore the impact of the TDM exception within the EU on innovation while investigating how the current state of the TDM exception may impose limitations on innovation in the EU. To address this, the study conducts a comprehensive evaluation of the TDM exception within the EU. In this perspective, TDM approaches of Germany and France through their transposition processes, TDM approaches in the United States and Japan for exploring the more flexible frameworks. And the regulatory landscape of Türkiye, where efforts on the subject are currently absent are examined to contribute a comprehensive understanding of the situation.
Benzer Tezler
- Dijital sanat eserlerinde fikri haklar
Copyrights on digital artworks
BELGİN ASLAN
Doktora
Türkçe
2024
HukukHacettepe ÜniversitesiÖzel Hukuk Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. BURCU GÜLSEREN ÖZCAN BÜYÜKTANIR
- Türk dili ve edebiyatı ders kitaplarındaki metinlerin söz varlığının incelenmesi
The examination of the lexical content in Turkish language and literature textbooks
NİYAZİ ŞİŞİK
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Türk Dili ve EdebiyatıAmasya ÜniversitesiTürk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. KÜRŞAT EFE
- Digital image watermarking using fractional fourier transform
Kesirli fourier dönüşümü kullanarak sayısal imge damgalama
OLCAY DUMAN
Yüksek Lisans
İngilizce
2024
Elektrik ve Elektronik MühendisliğiDokuz Eylül ÜniversitesiElektrik ve Elektronik Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. OLCAY AKAY
- Uruguay anlaşmaları ve dünya ticaretine olası etkileri
Başlık çevirisi yok
ARMAĞAN ZALOĞLU
Yüksek Lisans
Türkçe
1998
İşletmeİstanbul Teknik Üniversitesiİşletme Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. LERZAN ÖZKALE
- Genişletilmiş toplu lisanslama
Extended collective licensing
HİLAL ERÇAL
Doktora
Türkçe
2024
HukukAnkara Yıldırım Beyazıt ÜniversitesiÖzel Hukuk (Ticaret Hukuku) Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HAYRİ BOZGEYİK