Geri Dön

Examining the relationship between the political leader and the political subject from a Lacanian perspective in understanding the prevalence of populist leaders

Popülist liderlerin yaygınlığı olgusunu anlamada siyasal lider ile siyasal özne arasındaki ilişkinin Lacancı bakışla incelenmesi

  1. Tez No: 908553
  2. Yazar: UĞUR SALMAN
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. EMİNE ASLI ÇALKIVİK
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Siyasal Bilimler, Political Science
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Siyaset Çalışmaları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Siyaset Çalışmaları Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 159

Özet

İçinde bulunduğumuz neoliberal çağda, popülist siyasal liderlerin yaygın oluşuna ve uzun soluklu iktidarlarına tanık olmaktayız. Biz bu olgunun anlaşılmasında siyasal öznenin siyasal liderle kurduğu ilişkinin de atlanmaması gerektiğine inanıyoruz. Ne var ki, biz bu ilişkide temelde bilinçdışı süreçlerle ilgileniyoruz. Çünkü böylesi bir yaklaşımın bize meseleyi daha derinlikli bir şekilde kavrama fırsatı sağlayacağı iddiasındayız. O nedenle, Lacancı bakış ile bu ilişkiyi ele alıyoruz. Bu noktada, kavramsal çerçeveye dair interdisipliner bir çalışma yürütmüş olduğumuzun altı çizilebilir. Araştırma sorusuna yanıt ararken, ilk olarak popülizm kavramına bakılmıştır. Birçok kaynakta tanımının güçlükle yapıldığı belirtilen kavramın, ilgili literatür incelendiğinde farklı şekillerde ele alınabildiği görülmektedir. Bir incelemeye göre, ilk yaklaşım, popülizmi modernleşme sürecine has bir toplumsal hareket olarak tanımlayan ve popülizmi daha çok kriz dönemleriyle ilişkilendiren anlayıştır. İkinci yaklaşım, popülizmi seçmen desteği sağlamada ve insanları mobilize etmede başvurulan bir siyaset tarzı olarak ele alır. Üçüncü yaklaşım, popülizmi demokrasiye içkin bir mesele olarak görür. Kavramın Latince“populus”tan gelen etimolojik kökeni düşünüldüğünde, kavramın demokrasi ile olan bağı tahmin edilebilir. Bu konuda temel bir iddia da popülizmin temsili demokrasinin bir gölgesi olduğu şeklindedir. Sonuncu yaklaşım ise, popülizmi bir ideoloji olarak ele alan yaklaşımdır. Kavramın sonundaki –izm ekinin de ideolojik anlama göndermede bulunduğundan bahsedilir. Bu hattan devam edildiğinde, ideolojinin seyrek merkezli (thin-centered) ideolojiler kapsamında ele alındığı görülür. Tanımlama konusundaki zorluklara rağmen, popülizme dair dikkat çekici birçok özellik de bulunur. Sözgelimi, popülizm çekirdek değerleri olmayan bir ideoloji olarak tarif edilir. Popülizmin bukalemunsu yapısıyla çeşitli ideolojilere eklemlenebildiği anlaşılır. Popülizmde halk teması öne çıkar. Popülizm halkı yüceltir. Seçkin karşıtlığı da bu konumdan türer. Ne var ki, popülizmdeki halk kavramı esnek bir yapıdadır. Toplumsal alandaki mücadelelere kaynaklık ettiği anlaşılan antagonistik temel itibarıyla popülizmin ontolojik anlamda halkın inşasını mümkün kılan bir mantık sağladığı ve bu bağlamda bir isim verme girişimi olduğu üzerinde de durulmuştur. Ek olarak, popülizmdeki halk kavramının homojen, monolitik bir yapıda olduğu varsayılır. Diğer bir deyişle, popülizmde anti-pluralist bir durum söz konusudur. Popülist söylemde sahibi oldukları devlet tarafından desteklenmeyi hak eden saf halk ile yozlaşmış seçkinler arasındaki çatışmaya sıkça vurgu yapılır. Anlaşılabileceği üzere, popülizmde bir ahlaki iddia da söz konusudur; ahlaken saf ve bütünleşmiş olduğu varsayılan halk ile dışlanan ve ahlaken aşağıda görülen diğerleri/seçkinler arasında bir ayrım yapılır. Popülizmde halkın bir anayurtta yaşadığı varsayımı nedeniyle anayurt temasının, öne çıkan halk teması ile kastedilen esas unsur olduğundan bahsedilir. Popülizm örneklerinde farklı bağlamlarda farklı sınıflarla karşılaşılsa bile popülizmin kendisinin bir sınıf tabanı bulunmamaktadır. Siyasal partilerle olan ilişkiler bağlamında popülizmin kendi kendini kısıtlamasına yol açan birtakım temel çelişkilere, kurumsal ikilemlere sahip olduğu üzerinde de durulur. Bu durum, popülizmde liderlik boyutu, doğrudan demokrasi ve komplo teorileri ile aşılmaya çalışılır. Popülizmde kriz algısı dikkat çekicidir. İncelendiğinde hem karizmatik otoritenin kriz dönemlerinde ortaya çıkabildiği hem de popülizmin aşırı bir kriz duygusuna verilen güçlü bir tepki olduğu görülür. Bu ortak nokta da popülizmdeki liderlik boyutuna dikkati çekebilir. Popülizme dair yapılan sınıflamalardan birinde, popülizmin kültürel popülizm, sosyo- ekonomik popülizm ve düzen karşıtı popülizm şeklinde ele alındığı görülür. Bu sınıflama“biz”/halk ve“onlar”/ötekiler/diğerleri kategorilerine ve bir de sık karşılaşılan temalara göre oluşturulmuştur. Buna göre, sözgelimi, sağ popülizm olarak da bilinen kültürel popülizmde ulus-devletin yerli üyeleri“halk”olarak görülürken, yerli olmayanlar, suçlular, etnik ve dinsel azınlıklar, kozmopolit elitler“ötekiler”olarak tanımlanır. Bu bağlamda, bu tipte dinsel gelenekselcilik, yasa ve düzen, ulusal egemenlik, yabancı olarak göçmenler karşılaşılan temalardandır. Sol popülizm olarak da bilinen sosyo-ekonomik popülizmde ise, sözgelimi, işçi sınıfının dürüst ve çalışkan üyeleri ulusal sınırları aşan şekilde“biz”olarak tanımlanır. Uluslararası kapitalist sistemi destekleyen büyük şirketler, sermaye sahipleri, yabancı veya“emperyal”güçler ise“ötekiler”olarak tanımlanır. Bu bağlamda, anti-kapitalizm ve işçi sınıfı dayanışması temalarının ve yabancı ticari çıkarların düşman olarak görülmesinin sıklıkla Amerikan karşıtlığıyla birleştirildiği görülür. Düzen karşıtı popülizmde ise, özel çıkarlar tarafından yönetilen bir devletin çalışkan, dürüst kurbanları halk/“biz”olarak tanımlanırken, önceki rejimi temsil eden siyasi elitler“diğerleri”olarak tanımlanır. Bu bağlamda, devleti yolsuzluktan arındırmak, reformları teşvik edecek güçlü liderlik gibi birtakım temalarla karşılaşılır. Çalışmada farklı yaklaşımlar ile popülizm meselesine de kısaca değinilmiştir. Bu bağlamda, liberal demokratların popülizmin sözgelimi güçler ayrılığı sistemine yönelik zararları bağlamındaki endişelerine kısaca yer verilmiştir. Öte yandan, Marksist bir grubun sol popülizmi demokrasiyi ilerletmede bir avantaj olarak değerlendirdiği bakış açısı özetlenmeye çalışılmıştır. Popülizm ve feminist siyaset konulu bazı çalışmalara da yer verilmiştir. Ve son olarak, literatürdeki Lacancı bakış ve popülizm konulu daha önce yapılmış çalışmalara bakılmıştır. Buna göre, sözgelimi, popülist lider ile siyasal özne arasındaki ilişkide“tutku”önemli görülmüştür. Popülist liderin bu tutkuyu baştan çıkararak özneyi harekete geçirdiği belirtilir. Ve tutku bir kez harekete geçtiğinde lideri dışlamak artık imkansız hale gelir. Çünkü öznenin kendisi, onun narsisist kendiliği ve lider arasında bir aynalama vardır. Bu özel ayna ilişkisi nedeniyle özne artık lider ile özdeşim yaşar ve sözgelimi ona ihanet etmesi adeta kendine ihanet etmesi anlamına gelir. Çalışmada popülizme ve popülist liderlere dair bazı çalışmalar da incelenmiştir. Sözgelimi, bir çalışmada popülist lider ile“halk”arasındaki ilişkinin incelendiği görülmüştür. Bu noktada, bizim çalışmamızın bahsi geçen yaklaşımdan farklı olarak bireysel düzeyde siyasal özneye odaklandığını belirtmek gerekir. Bu nokta, çalışmanın ayırt edici özelliklerinden biri olarak öne çıkar. Popülizmin ele alınışından sonra, lidere bağlılık konusunda lider ile siyasal özne arasındaki ilişkinin ilk olarak lider ayağı incelenmiştir. Bu doğrultuda, genel olarak literatürdeki liderlik kavramsallaştırmaları, siyasal liderliğe ilişkin olarak Weber'in sınıflaması ve karizmatik otorite tanımı ve buradan hareketle lider kültü olgusu incelenmiştir. Zira kült lider algısında karizmatik otoritenin de ön plana çıktığı sıklıkla belirtilir. Bu bağlamda, lider kültünün işlevleri tarihsel örnekler üzerinden anlaşılmaya çalışılmıştır. Tezimizi kapsayan genel çerçeve olarak siyasal öznellik kavramı, aynı zamanda, bizi, dikkatimizi çeken ilişkide siyasal lider ayağından siyasal özne ayağına aktaran köprü kavramdır. O nedenle kavramın incelemesi yapılmıştır ve kavramın Lacancı bakış ile ilişkisi kurulmuştur. Dikkatimizi çeken ilişkinin siyasal özne ayağına odaklanmak için ise, Lacancı siyasal öznelliğin merkezinde yer alan Lacancı öznenin oluşumunu incelemek üzere insan yavrusunun biyolojik bir varlıktan kültürel bir özne haline geliş serüveni adım adım takip edilmiştir. Bu sayede okuyucuya Lacancı kavramsal çerçeve de aktarılmıştır. Bu kısımda ele alınan kavramlar şu şekildedir: anne ile kurulan ikili ilişki, Baba-nın Adı'nın devreye girişi, üçlü düzen: İmgesel, Simgesel ve Gerçek, Lacan'da öteki/Öteki, objet petit a, fantazi, semptom-sinthome, jouissance ve özne. Son olarak, paylaşılan bu kavramsal çerçeve ışığında, popülizmin iki temel özelliği olarak belirtilen“lider kültü”ve“biz ve onlar ayrımı”konusunda Lacancı düşünceler araştırılarak bir Lacancı okuma gerçekleştirilmiştir. Ek olarak, siyasal lider ile siyasal öznenin paylaştığı düşünülebilecek ve Lacancı ideoloji tanımında önemli bir yer tutan ideolojik fantazi kavramı incelenmiştir. Lider kültü kapsamında ilk olarak lider ile kurulan ikili ilişkiye dikkat çekilmiş ve bu ilişkide Baba'nın-Adı'nın işleyişindeki yetersizlik bazı tarihsel örnekler üzerinden vurgulanmıştır. Bu kısımda, ayrıca güncel örneklere de yer verilerek liderle kurulan ilişkide ilkel idealizasyon ve ilkel devalüasyon düzenekleri incelenmiştir. İkinci olarak, Türkiye güncel siyasetinden örneklerle birlikte baba imgesine odaklanılmıştır. Üçüncü olarak, çeşitli ampirik örnekler ışığında, ideolojik alanın kurulmasını sağlayan bir süreç olarak ele alınan özdeşim mekanizmasına yine liderlik ile ilgili olarak bakılmıştır. Ve son olarak, narsisizm, ayartma ve iktidar üçlüsünün popülizme zemin hazırladığı şeklindeki yorumdan hareketle, karizmatik liderlikte narsisizm boyutu ile ilgilenilmiştir. Bu ele alışta, liderlikte narsisizm ögesine ilişkin genellikle altı çizilen negatif sonuçların yanı sıra pozitif bazı yönlerin olduğunun da altı çizilmeye çalışılmıştır. Yapılan inceleme neticesinde, artık post-Oedipus bir dönemde yaşadığımız ve bunun da farklı düzeylerde çeşitli sonuçları olduğu; bu bağlamda, Lacancı bakışa göre,“babanın buharlaşması”fenomeni itibarıyla tarihsel olarak babasal otoritenin etkisinde azalmalar olduğu ve tarihteki otoriter liderlerin ortaya çıkışının bu tabloya ilişkin olarak başarılı olmayan telafi girişimleri olduğu yorumu önem kazanmıştır. Popülizmde dikkat çeken bir özellik olan“biz ve onlar ayrımı”nın Lacancı öznenin oluşumundaki“ben ve öteki ayrımı”ndan köken alıyor olabileceği üzerinde durulmuştur. Biz ve onlar ayrımı hususunda, ek olarak, Freud'un küçük farkların narsisizmi kavramına dikkat çekilmiştir. Lacancı bakışın, popülist söylemdeki kutuplaşma mantığının temelini oluşturan antagonistik yapıyı dilin doğası gereği doğal bulduğu anlaşılmıştır. İdeolojik fantazinin temel iddiasının ise antagonistik bölünmenin söz konusu olduğu topluma ilişkin parçalar arasında tamamlayıcı nitelikte bir toplum vizyonu inşa etmek olduğu anlaşılmıştır.

Özet (Çeviri)

In the neoliberal era we are in, we witness the prevalence of populist political leaders and their long-lasting power. We believe that the relationship between the political subject and the political leader should not be overlooked in understanding this phenomenon. However, in this relationship, we are mainly interested in unconscious processes. We claim that such an approach will provide us with the opportunity to understand the issue in more depth. Therefore, we consider this relationship from a Lacanian perspective. In this direction, the concept of populism was initially examined in the study, and some empirical examples were investigated on this issue. Then, the leadership leg of the relationship between the leader and the political subject regarding loyalty to the leader was examined. In this regard, conceptualizations of leadership, Weber's definition of charismatic authority, and from this, the phenomenon of the leader cult were examined. The functions of the leader cult have been tried to be understood through historical examples. The concept of political subjectivity, as the general framework covering our thesis, is also the bridge concept that transfers us from the political leader leg to the political subject leg in the relationship that attracts our attention. Therefore, the concept has been examined, and its relationship with the Lacanian perspective has been established. To focus on the political subject aspect of the relationship, the formation of the Lacanian subject, which lies at the center of Lacanian political subjectivity, has been examined by tracing the cultural subject formation journey of the human infant step by step. In this way, the Lacanian conceptual framework has been conveyed to the reader. Finally, in the light of this conceptual framework, a Lacanian reading was carried out by investigating Lacanian thoughts on the leader cult and the distinction between us and them, which are considered the two basic features of populism. In addition, the concept of ideological fantasy, which is shared by the political leader and the political subject and has an important place in the Lacanian definition of ideology, was examined.

Benzer Tezler

  1. Hakikat sonrası dönemde siyasal iletişim yönetimini yeniden düşünmek üzere niteliksel bir araştırma

    A qualitative research on rethinking political communication management in the post-truth era

    ONURCAN GÜDEN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Halkla İlişkilerGalatasaray Üniversitesi

    İletişim Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. GAYE ASLI SANCAR DEMREN

  2. Boyun eğici davranış biçimlerine dindarlık tiplerinin ve demografik özelliklerin etkisinin incelenmesi

    Examining the effects of religiosity types and demographic characteristics on submissive behaviors

    KÜBRA TÜRKMEN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    DinAnkara Üniversitesi

    Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MUALLA YILDIZ

  3. The impact of changing civil-military relations on Turkey's approach to the Kurdish question

    Değişen sivil-asker ilişkilerin Türkiye'nin Kürt sorununa yaklaşımındaki etkisi

    KARI COFFMAN

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2016

    Kamu Yönetimiİhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ERSEL AYDINLI

  4. Behice Boran: Siyasal ve entelektüel bir biyografi

    An intellectual and political biography: Behice Boran

    GÖKHAN ATILGAN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2007

    Siyasal BilimlerAnkara Üniversitesi

    Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. CEM EROĞUL

  5. Okulların değişime açıklığında okul müdürlerinin politik yetileri ile lider üye etkileşimin incelenmesi

    Examining the relationship of principals' political skill and leader-member exchange on schools' openness to change

    BEKİR BİLGE

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Eğitim ve ÖğretimKocaeli Üniversitesi

    Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. TUĞBA KONAKLI