Dünya'da değişim sürecinde yeniden yapılanma ve sendikaların durumu
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 92844
- Danışmanlar: YRD. DOÇ. DR. VEDAT BİLGİN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri, Labour Economics and Industrial Relations
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2000
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Gazi Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 213
Özet
197 ÖZET Başta gelişmiş ülkelerde olmak üzere, 80'li yıllarla birlikte çok hızlı bir küresel değişme ve yeniden yapılanmaya tanık olunmaktadır. Bu değişim ve dönüşüm olgusu ekonomik, siyasal, sosyal ve teknolojik alanda yoğunlaşmaktadır. Sendikal yaşam da bu süreçte çok büyük ölçüde etkilenmekte ve bu alanda bir yeniden yapılanma zorunlu görülmektedir. Sendikalar, yapısal ve işlevsel anlamda yaşanan değişimi, çağdaş bir yeniden yapılanmaya dönüştürmek zorundadırlar. Kuruluş dönemlerinde kapitalist sistemin tam karşısında bir yapı olarak ortaya çıkan sendikalar, zamanla bu sistemle barışmış ve hatta bu sistemin yasal ve uyumlu en önemli kurumlarından bir durumuna gelmişlerdir.Yasal statüyü kazanmalarının ardından sıkıntıları ve işlevleri artmıştır. İkinci dünya savaşı sonrasında Keynesyen politikaların da etkisi ile ekonomik büyüme hız kazanmış, ücret ve gelir dağılımı açısından toplumun her kesimini olumlu etkileyen koşullar oluşmuştur. Sol partilerin de katkısı ile siyasal etkinlikleri artan sendikalar açısından ikinci dünya savaşı sonrası 25 yıllık süreç bir altın çağ olarak ifade edilmektedir. Bu dönemde özellikle batı Avrupa 'da olmak üzere genelde çok boyutlu gelişme yaşayan sendikalar, kazandıkları etkinlik sayesinde, önemli sosyal politikaların yaşama geçirilmesinde çok etkili olmuşlardır. 70'li yıllar ile birlikte sermaye birikim sürecinde duraklama, işsizlik ve enflasyonda artış başlamıştır. Siyasal yapıda tekrar muhafazakarlaşma yaşanırken, ekonomik alanda yeniden liberal politikalar gündeme gelmiştir. İşgücü yapısında ve çalışma koşullarındaki değişmeler sendikalar açısından yeni bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Bu dönemde, sendikalara yeni işgücü çekebilmenin ötesinde, mevcut üyeleri ve onların haklarını koruma zorunluluğu ortaya çıkmaya başlamıştır. Yeni çalışma biçimleri sendikaların zayıflamasına yol açmıştır. Üyelerin haklarını koruma çabası içinde olan sendikalar, aynı zamanda işsizlik ve geçici çalışma biçimleri şeklindeki olumsuzlukların da sorumlusu olarak görülmeye başlamıştır. Yeni yönetim anlayışları gelişmiş,198 özelleştirme yoğun bir şekilde endüstri ilişkilerinin gündemine girmiş, taşeronlaşma yaygınlaşmış ve uluslar ötesi büyük ölçekli bir şirketleşme eğilimi ortaya çıkmıştır. Dışa açılma çerçevesinde bu süreç bir küreselleşme furyası olarak kendini göstermiştir. Bu yeniden yapılanma sürecinin bir parçası olarak sosyal diyalog süreci geliştirilmiş ve ekonomik ve sosyal konsey uygulaması devreye sokulmuştur. Günümüzde sınıf dayanışması, toplu mücadele ve çıkarlar açısından kavram ve politika değişiklikleri ortaya çıkmakta ve bu durumda sendikalar bu değişik arayışlar içinde kesin yerini bulmaya çalışmakta ve değişen koşullar ve yapılar ile nasıl uzlaşacağının sorgulamasını yapmaktadırlar. Türkiye'de sendikacılığın bir hareket olmaktan öte bir örgütlenme olarak ortaya çıktığını belirtmek gerekir. Büyük ölçekli ve batıdakine benzer bir işçi hareketinin doğmasını sağlayacak koşullar Türkiye'de pek oluşmamıştır. Türkiye'de sendikaların batıdaki benzerleri gibi çok büyük ölçekli bir sınıf mücadelesinin bir sonucu olarak değil de siyasilerin uygun gördüğü koşullar içinde ortaya çıkması büyük ve belirgin ayırım olarak ifade edilebilir. Kamu kesiminde odaklasan ve siyasal ilişkilere bağımlı olarak ortaya çıkan bir sendikacılık söz konusudur. Bu arada, Türkiye'deki sendikacılık ile Amerikan sendikacılığı arasında benzerlikler olduğunu belirtmek mümkündür. Sınırlı kapsam ve üye karakterli ve bunların ekonomik çıkarları bağlamında gelişen bir sendikacılık anlayışı bu benzerlikte temel ölçüt olarak ortaya çıkmaktadır. Özellikle 60'lı yılların bir benzerliği olan bu yapıda 70'li yıllar ile birlikte bir değişim başlamış, Avrupa sendikacılığın yaklaşılmış ama bu sistem tam olarak oturtulamamıştır. 1980'li yıllar, çok boyutlu bir değişim sürecine tanıklık etmiştir. Sendikal faaliyetler bir süre için yasaklanmış, hükümet sendika ilişkileri değişmiş ve dolayısıyla sendikal etkinlik çok büyük ölçüde azalmıştır. Günümüzde ise özelleştirme ve taşeronlaştırma politikaları sonucu sendikaların örgütlenme alanları daralmaktadır. Bu arada, sendikaların hareket alanları daralırken dünyadaki gelişmelerden kopuk ama geç de olsa bir memur sendikalaşmasına tanık olunmaktadır. Dünyadaki değişim ve dönüşüme paralel olarak sendikaların işlevlerini sorgulamaları ve diğer sosyal taraflarla ilişkilerini yeniden yapılandırmaları gerekmektedir.
Özet (Çeviri)
199 SUMMARY We, especially the developed countries, witness a highly rapid global change and restruturing with the 1980's. This phenomenon of change and transmation concentrate on economical, political, social and technological fielts. This change and transformation mainly effect the life of trade unions to a great extent and necessitate a restructuring in this fieltd. Trade unions have to transform the change experienced through structural and functional aspects to a contemporary restructuring. Trade unions which appreared just against the capitalist system in their early times have reconciled whit this system in the time and, furthermore, become one of the most important legal and harmonious institutions. Their problems and functions have increased after they gain the legal statute. Due to the effect of Keynesian policies, economical growth gained a pace, and some conditions which influenced every section of the societyin a positive way regarding wage and income distribution in this period. The post Second Wort War process is expressed as golden age of 25 years regarding trade unions whose efficiency increased with the contribution of leftist parties In this period, trade unions which generally experienced a dimensional development especally in Western Europa had a gread role on the practice of important social policies due to the gained efficiency. Without the 1970's, stahnation in the capital stoch, unemployment and increase in imflation are characteristics of this period. While a conservatism was a re-experienced in the economical aspesct. Changes in the labor structure and working conditions appeared to be a new prpblem considering trade unions, Apart from attracting new labor to the trade unions, a necessity to protect the present members and their rights was born. New working forms led to protect members ' rights were at the same time seen responsible for unemployment and temporary working conditions. New approaches of management wre developed, privatization was intensely included in the agenda of industrial relations, sub-contractor concept became wide spread and a large-sized200 transnational trend for forming companies appeared. This process, was seen as a rush for globalization under the frame of becoming international. A social dialog process was developed and the concept of economical and social council was put into practice as a part of this restructuring process. Nowadays, conceptual and political changes are appearing regarding class solidarity, collective struggling and interest and in this case, trade unions are endeavoring to find their definite place among these different pursuits and how to conform with the changing conditions and structures. In Turkey trade unionism is an organization rarher than a movement. However, it's possible to mention that conditions to enable a start for a big sized workers' movement like that of the West have not been formed in Turkey. The greatest disparity is that Turkish trade unions were born not as a result of giant sized class struggles like those of the Western countries, but as organizations which appeared under the conditions approvet by politicians. With an approach of trade unionism concettrating on public circiles, this trade unionism appears as dependet on political relations. In the meantime, it is possible to mention that there are similarities between the trade unionism in the United States and Turkey. The basic criteria in this similarity are the limited scope and members of trade unions and their economical interest.This similar structure of 60's began to change in 70's European type of trade unionism was approached but this system could not be settled thoroughly. 1980's witnessed a multi-dimensional changing process. Political change radically appeared with the liberalization in economical policies. Trade unionist activities were banned for some time, the goverment-trade union realtions changed and so efficiency of trade unions declined to a great extent. To day, organizational areas of trade unions are narrowing as a result of policies of privatization and sub-contractor concept. Meanwhile, we witness a trade unionism of officials to day though it isn't related with the developments in the world but seen much later. Movement areas of trade unions are narrowing. Getting rid of this bottleneck is possible through improving the relations and changing the policies, in parallel with the world-wide changes and transformations, trade unions should examine their functions and restructure and improve their relations with other social parts. T.C
Benzer Tezler
- Türkiye'de yapısal uyum politikalarının emek piyasası ve gelir dağılımına etkileri
The Effects of structural adjustment policies on labor market and income distribution in Turkey
ÖZLEM ONARAN
- Globalleşme sürecinde Türkiye'de işçi sendikalarının sosyal faaliyetleri
On the process of globalization the social activities of labour unions in Turkey
HAMZA ERSİNADIM
Doktora
Türkçe
2000
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileriGazi ÜniversitesiÇalışma Ekonomisi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. KADİR ARICI
- Küreselleşme ve Türkiye'de bürokratik seçkinler
Globalization and bureaucratic elites in Turkey
NAZAN ÖZER