Geri Dön

Psychological well being in the age of resource scarcity: An analysis of time and money donation behaviors

Kaynak kıtlığı çağında psikolojik iyi oluş: Zaman ve para bağışlama davranışlarının bir analizi

  1. Tez No: 935962
  2. Yazar: BAHADIR AYAR
  3. Danışmanlar: PROF. DR. HURİYE ŞEBNEM BURNAZ
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: İşletme, Business Administration
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: İşletme Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: İşletme Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 168

Özet

Bireylerin günlük hayatlarında karşılaştıkları kaçınılmaz gerçeklerden birisi sınırlı kaynaklara sahip olmalarıdır. Kaynak kıtlığı olarak da ifade edilen bu durum, bireylerin ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılamaları için gerekenden daha az kaynağa sahip olmaları olarak tanımlanabilir. Bireylerin karşılaştıkları kaynak kıtlıkları, makro ve mikro çerçevede değerlendirilebilir. Yeryüzünün muhtelif bölgelerinde yaşamlarını sürdüren insanların yüksek kuraklık seviyelerinden dolayı su ve gıda teminlerinin sınırlılıkları, makro düzeyde kaynak kıtlığı olarak değerlendirilebilirken; bireysel ihtiyaçları karşılayacak maddi gelirin sınırlı olması ve bireyin günlük aktivitelerinde zamanın sınırlı olmasından dolayı üzerinde baskı hissetmesi, mikro düzeyde kaynak kıtlığı olarak değerlendirilebilir. Bu tez çalışmasında, mikro düzeyde kaynak kıtlığı ele alınmış ve bireylerin sahip oldukları zamanı ve parayı sınırlı olarak algılamalarına odaklanılmıştır. Bireylerin tüketim davranışlarının, birçok farklı faktörden etkilendiği söylenebilir. Günümüze kadar yapılan çalışmalar, tüketici davranışlarının bireysel, durumsal, ekonomik, psikolojik, sosyolojik vb. faktörlere göre şekillendiğini ortaya koymuştur. Yapılan çalışmalarda, kaynak kıtlığı tüketici psikolojisini ve davranışını etkileyen bir faktör olarak ele alınmış ve bireylerin bilişlerinin, tutumlarının ve davranışlarının üzerindeki etkileri ortaya koyulmuştur. Sınırlı kaynaklara sahip olan bireylerin, stres seviyelerinde artış gözlemlendiği, olumsuz duygular hissettikleri ve genel olarak yaşamlarındaki memnuniyet seviyelerinde düşüş olduğu bilinmektedir. Kaynak kıtlığı, tüketicilerin karar verme süreçlerini olumsuz etkileyerek bilişsel yapılarında gözlemlenebilir değişimlere sebep olmaktadır. Ayrıca tüketiciler, kaynak kıtlığı ile karşılaştıklarında, mevcut kaynaklarını daha bilinçli bir biçimde kullanma davranışına yönelmekle birlikte, alternatifleri kaçırma korkusuna (FoMO) kapıldıkları da bilinmektedir. Bireyler, kendileri için tüketim faaliyetinde bulunurken ihtiyaç sahibi insanlar için ve toplumsal refahın iyileştirilmesi amacıyla da kaynaklarını harcamaktadırlar. Bağış veya hayır yapmak olarak isimlendirilen bu davranış, bir tüketici davranışı olarak değerlendirildiğinde; kaynak kıtlığının bağış davranışı sürecindeki rolünü anlamak önem kazanmaktadır. Bireyler, ihtiyaç sahibi insanlara, çeşitli yardım ürünlerine veya hizmetlerine ihtiyaç duyan insanlara erişimi sağlayan, kâr amacı gütmeyen hayır kurumlarına paralarını vererek ve/veya zamanlarını ayırarak bağış yapma eğilimindedir. Günümüz bireyleri açısından bağış davranışının iki temel kaynağı olan zaman ve paranın sınırlı birer kaynak olması, kaynak kıtlığının bağış davranışı üzerindeki önemini sergilemektedir. Zaman ve para çeşitli özelliklerinden dolayı bireyler tarafından farklı şekillerde algılanmaktadır. Örneğin para, zamana kıyasla daha kolay sayılabilmekte, biriktirilebilmekte, dokunulabilmektedir. Öte yandan, zaman; tüketicilerin zihninde duygusal zihin yapısı ile ilişkili iken para ise finansal değer temelli zihin yapısı ile ilişkilidir. Yorumlama düzeyi teorisi temelinde incelendiğinde ise para bireyler tarafından somut olarak algılanırken, zaman soyut olarak algılanmaktadır. Ancak, kaynak kıtlığının bilişsel süreçleri etkilediği göz önünde bulundurulduğunda bağış yapılırken zamanın ve paranın algılanış biçimlerinin, kıtlık hissedilmeyen durumlara göre nasıl farklılaştığı önem arz etmektedir. Kâr amacı gütmeyen hayır kurumlarına yapılan bağışların, büyük oranda bireysel bağışçılar tarafından yapıldığı göz önünde bulundurulduğunda para ve zaman gibi kıt kaynakların bağış davranışı sürecinde, bilişsel olarak algılanış biçimlerinin anlaşılabilmesi ilgili kurumların mevcut ve/veya olası bağışçılarına ulaşma konusunda nasıl bir yol izlemeleri gerektiğine dair fikir verebilir. Bireylerin sahip oldukları kaynak miktarından bağımsız bir şekilde, bağış davranışlarını etkileyen bireysel ve kurumsal faktörler de mevcuttur. Bir bireyin yaptığı bağışın ne kadar etkili olduğuna yönelik algısı (perceived donation efficacy) ve bir hayır kurumuna duyulan güven (organizational trustworthiness) bu faktörlerden bazılarıdır. Sınırlı kaynaklara, bireyler tarafından daha fazla değer atfedildiği göz ününde bulundurulduğunda, bu kaynaklar bağışlanırken kurumun güvenilirliği ve yapılan bağışın etkinliği önem kazanmaktadır. Ayrıca, daha fazla değer atfedilen sınırlı kaynakların bağışlanması, bağışçıların kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlamaktadır. Bu doğrultuda, bu çalışmada kurumun güvenirliliği ve algılanan bağış etkinliği, psikolojik iyi oluş ve bağış niyeti arasındaki ilişkiyi etkileyen değişkenler olarak ele alınmıştır. Sınırlı kaynaklara (zaman vs. para) sahip bireylerin, bağış davranışı gerçekleştirilirken zamanı ve parayı nasıl algıladıklarını ve bağış davranışı gerçekleştirilirken etkili olabileceği düşünülen çeşitli faktörlerin rollerinin incelendiği bu tez çalışmasında, araştırma sorularına yanıt bulabilmek adına deneysel tasarım ve derinlemesine mülakat yöntemleri kullanılmıştır. Çalışma 1a, herhangi bir kıtlık manipülasyonu olmayan durumlarda yorumlama düzeyi teorisi çerçevesinde, bağışçıların parayı ve zamanı nasıl algıladıkları incelemektedir. Çalışma 1b, kaynak kıtlığı manipülasyonuna maruz kalan bağışçıların, parayı ve zamanı algılama biçimlerini ortaya koymaktadır. Çalışma 2, sınırlı kaynaklarını bağışlayan bireylerin elde ettikleri psikolojik iyi oluş seviyesine odaklanmakta ve bağışlanan kaynakların türüne göre elde edilen psikolojik iyi oluş seviyeleri arasındaki farkı ortaya koymaktadır. Çalışma 3 ise sınırlı kaynaklarını bağışlayan bireylerin elde ettikleri psikolojik iyi oluş seviyeleri ve bağış niyetleri arasındaki ilişkide, kuruma duyulan güven (organizational trustworthiness) ve algılanan bağış etkinliğinin (perceived donation efficacy) düzenleyici etkisini incelemektedir. Derinlemesine mülakat ile ise kuruma duyulan güven (organizational trustworthiness) ve algılanan bağış etkinliğinin (perceived donation efficacy), psikolojik iyi oluş seviyeleri ve bağış niyetleri arasındaki ilişkide anlamsız düzenleyici etkisinin nedeni tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın sonuçları, kıtlığa dair bir hatırlatıcının olmadığı durumlarda bağışçıların; zamanı soyut düzeyde, parayı ise somut düzeyde algıladığını göstermektedir. Kaynak kıtlığı manipülasyonuna maruz kalındığında ise zamanın ve paranın soyut olarak algılanma seviyesi artmaktadır. Ayrıca, zaman bağışında bulunan, bir diğer deyişle, gönüllülük faaliyetlerine katılan bireylerin elde ettiği psikolojik iyi oluşun; para bağışlayan bireylerin elde ettiği psikolojik iyi oluştan daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Buna ek olarak, sınırlı zamanı ile gönüllülük faaliyetine katılan bireylerin bağış niyetlerinin; para bağışı yapan bireylerin bağış niyetlerinden daha fazla olduğu gözlemlenmiştir. Kuruma duyulan güvenin (organizational trustworthiness) düzenleyici rolü incelendiğinde hem zaman hem de para bağışı yapan bireylerin psikolojik iyi oluşları ve bağış niyetleri arasında kuruma duyulan güvenin anlamlı seviyede düzenleyici etkisi olmadığı saptanmıştır. Söz konusun ilişkide algılanan bağış etkinliğinin (perceived donation efficacy) düzenleyici rolü incelendiğinde ise araştırmacının varsayımlarının aksi yönde ve kısmi bir etki tespit edilmiştir. Bulgulara göre psikolojik iyi̇ oluşun sınırlı zamanı bağışlama isteği̇ üzerindeki̇ etkisi̇, algılanan bağış etkinliği (perceived donation efficacy) düzeyi arttıkça azalmaktadır. Kuruma duyulan güvenin (organizational trustworthiness) ve algılanan bağış etkinliğinin (perceived donation efficacy) beklenmeyen bu anlamsız ve kısmi etkilerinin nedenlerini ortaya koyabilmek için zaman ve para bağışı yapan 30 kişi ile derinlemesine mülakatlar yapılmıştır. Derinlemesine mülakatlar sonucunda zaman ve para bağışında bulunan bireylerin bağış süreçlerine ilişkin 3 ana tema ön plana çıkmıştır ve her iki grup için ayrı ayrı tematik haritalar oluşturulmuştur. Bu temalar“Hayırseverlik Faaliyetlerine Katılım Değerleri”,“Güven Duyulmayan Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşlarla Karşılaşmanın Duygusal Sonuçları”ve“Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşlardan Beklentiler”şeklinde isimlendirilmiştir. Elde edilen bulgulara göre, güven duyulmayan bir kâr amacı gütmeyen kuruluşla karşılaşmanın, bireylerin kendilerini mutsuz hissetmelerine yol açmaktadır. Ancak araştırmanın dikkat çekici bulguları, kâr amacı gütmeyen kuruluşların, güven vermeyen imajına rağmen bireylerin paralarını bağışlamaya veya zamanlarını gönüllü faaliyetlere ayırmaya devam etmeleridir. Güven zedelenmesine rağmen, müşkül durumda olanlarla kurulan empati ve/veya algılanan gereklilik, bireylerin kaynaklarını hayırseverlik faaliyetlerine tahsis etmelerine yol açmaktadır. Zaman ayırarak gönüllülük faaliyetlerine katılanlarda ise gönüllülük faaliyetine katılma süresi arttıkça bağış yapma niyetlerinin azaldığı tespit edilmiştir. Bağışçıların ihtiyaç sahipleriyle geçirdikleri sürenin artışıyla doğru orantılı olarak, onlarla kurdukları empati derinleşmektedir. Bu hal, bağışçının biriken zaman dilimlerinde kendini, ihtiyaç sahibinin yerine koymaya devam etmesi; bağışçıda aynı durumlara düşme kaygısı yaratmaktadır. Bu kaygı, bağışçıların bağış niyetlerine azalmaya neden olabilmektedir. Elde edilen bulgular dikkate alındığında, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar, hedefleme ve reklam stratejileri geliştirirken mevcut ve potansiyel bağışçılarının sahip oldukları kaynakların seviyesini, dikkate almalıdır. Bağışçıları, gelir düzeylerine ve boş zamanlarına göre bölümlere ayıran kuruluşlar, bağışlanan kaynak miktarını en üst düzeye çıkarabilir ve reklamları her bir bölümün özel beklentilerine göre uyarlayabilir. Reklam kampanyaları, talep edilen belirli kaynaklara (para ve zaman) göre uyarlanabilir. Bulgular, kıt zaman ve paranın farklı yorumlama düzeyleriyle ilişkili olduğunu göstermektedir. Bu nedenle, reklam mesajları bu kaynakların yorumlama düzeylerini dikkate alarak tasarlanmalıdır. Kuruluşlar, reklam stratejilerini kaynakların yorumlanma düzeyleriyle uyumlu hale getirerek kampanyalarının etkinliğini arttırabilir. Buna ek olarak, bireyler yüksek enflasyon dönemlerinde de kaynak kıtlığına maruz kalabilirler veya algıları bu yönde değişebilir. Bu nedenle, pazarlama uzmanları dönemsel koşullara dikkat etmeli ve verimliliği artırmak için reklam içeriklerini periyodik olarak gözden geçirmelidir. Kuruluşlar, bireylerle güvene dayalı bir ilişki kurmak için şeffaf ve hesap verebilir olmalıdır. Bu çalışmanın bulguları, bireylerin bir kuruluşun güvenilirliğinden bağımsız olarak, hayırseverlik faaliyetlerine katılmaya istekli olduklarını gösterse de kuruluşların, kamuoyunda güvenilir olduklarına dair algıyı oluşturmaları, önemini korumaktadır. Son olarak, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar, mevcut bağışçıların algılanan bağış etkinliğini artırmak ve yeni bağışçılara ulaşmak için yapılan bağışların çıktılarını düzenli bir şekilde bağışçılarına bildirmeli ve bağışların nasıl kullanıldığını gösteren görsel içerik ve raporlar paylaşmalıdır. Bu tez çalışması, gelecekteki araştırmalar için fırsatlar sunan çeşitli sınırlamalara sahiptir. Bu çalışmada bağışlanan kaynaklar olarak sınırlı zaman ve para ele alınmış olsa da eşyaların da kâr amacı gütmeyen kuruluşlar için değerli kaynaklar olduğu söylenebilir. Gelecekteki araştırmalar, farklı eşya türlerinin yorumlanma düzeylerini inceleyebilir ve bireylerin bilişsel olarak bu kaynakların kıtlığına ve bağışlanmasına nasıl tepki verdiğini araştırabilir. Ayrıca çalışmada, para kavramı, sadece nakit para özelinde ele alınmıştır ancak bireyler, bağışlarını kredi kartı veya mobil ödeme gibi diğer ödeme yöntemleriyle de gerçekleştirebilir. Bu ödeme yöntemlerinin her biri, bireylerin yorumlama düzeylerini ve bağış davranışlarını etkileyebilecek farklı niteliklere sahiptir. Gelecek çalışmalarda, farklı ödeme yöntemlerinin algılanışı ve bağış davranışı üzerindeki etkisi incelenebilir. Kıtlık normları ve algıları, sosyal sınıflar arasında farklılık gösterebilir. Gelecekteki araştırmalar, kıtlığa maruz kalan belirli sosyal sınıfların bağış davranışlarını da ele alabilir. Ayrıca, para ve zaman algıları kültürler ve coğrafyalar arasında farklılık gösterebilir. Çalışmanın sonuçlarını genelleyebilmek için farklı kültürel altyapılara sahip veya farklı coğrafyalardaki bireyler ile benzer araştırmalar yapılmalıdır. Kıtlık ve bağış davranışı arasındaki ilişkinin, bağış niyeti aracılığıyla incelenmesi; değerli bulgulara ulaşılmasını sağlarken, bireylerin niyetleri ile gerçek davranışları arasında tutarsızlıklar olabilir. Bu noktada saha deneyleri yapmak ve bağış davranışını doğrudan ölçmek, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar için daha derin içgörüler sağlayabilir.

Özet (Çeviri)

One of the inevitable realities individuals face in their daily lives is having limited resources. This situation, referred to as resource scarcity, can be defined as having fewer resources than needed to meet one's needs and wants. The resource scarcity encountered by individuals can be assessed on both macro and micro levels. On a macro level, the scarcity of water and food supply due to high levels of drought in various regions of the world can be considered resource scarcity. On a micro level, individuals may feel pressure due to limited financial income to meet personal needs and time constraints on daily activities. This thesis focuses on micro-level resource scarcity, emphasizing individuals' perceptions of time and money as scarce resources. It is clear that a multitude of factors influence consumer behavior. Previous studies have shown that consumer behavior is shaped by individual, situational, economic, psychological, sociological, and other factors. In these studies, resource scarcity has been considered a factor affecting consumer psychology and behavior, revealing its impacts on individuals' cognitions, attitudes, and behaviors. It is known that individuals with limited resources experience increased stress levels, feel negative emotions, and generally have decreased life satisfaction. Resource scarcity adversely affects consumers' decision-making processes, leading to observable changes in their cognitions. Moreover, when faced with resource scarcity, consumers are known to use their existing resources more consciously and experience a fear of missing out. While engaging in consumption activities for themselves, individuals also allocate resources for those in need and to improve societal welfare. When considered consumer behavior, this behavior, termed donating or charitable giving, highlights the importance of understanding the role of resource scarcity in donation behavior. Individuals tend to donate by giving money and time to nonprofit organizations providing access to aid products or services to needy people. The fact that time and money, the two primary sources of giving behavior for today's individuals, are limited resources reveals the importance of resource scarcity on giving behavior. Time and money are perceived differently by individuals due to their various characteristics. For instance, money is more accessible to count, save, and touch than time. While time is associated with an emotional mindset in consumers' minds, money is related to a financial value-based mindset. When examined within the framework of construal level theory, money is perceived concretely by individuals, whereas time is perceived abstractly. However, considering that resource scarcity affects cognitive processes, it is crucial to understand how perceptions of time and money differ during donation compared to situations where scarcity is not felt. Given that individual donors predominantly make donations to nonprofit organizations understanding the perceptions of scarce resources like money and time during the donation process can provide insights into how relevant organizations should approach their current and potential donors. Regardless of the amount of resources individuals possess, individual and organizational factors affect donation behavior. Some of these factors are the perceived donation efficacy and organizational trustworthiness. Since scarce resources are attributed greater value by individuals, organizations' trustworthiness and perceived donation efficacy gain importance when these resources are donated. Additionally, donating scarce resources with greater attributed value makes donors feel better about themselves. This study examines trust in the institution and perceived donation effectiveness as variables affecting the relationship between psychological well-being and donation intention. This thesis employed experimental design and in-depth interviews to answer the research questions. Study 1a investigates how donors perceive money and time within the framework of construal level theory in situations without any scarcity manipulation. Study 1b explores how donors exposed to resource scarcity manipulation perceive money and time. Study 2 focuses on the psychological well-being levels obtained by individuals donating their scarce resources. It reveals the difference in psychological well-being levels obtained based on the type of resources donated. Study 3 examines the moderating effect of organizational trustworthiness and perceived donation efficacy on the relationship between the psychological well-being levels of individuals donating their scarce resources and their donation intentions. Through in-depth interviews, the aim was to identify the reason behind the insignificant moderating effect of organizational trustworthiness and perceived donation effectiveness on the relationship between psychological well-being levels and donation intentions. The results indicate that without a scarcity reminder, donors perceive time on an abstract level and money on a concrete level. When exposed to resource scarcity manipulation, the level of abstraction in perceiving time and money increases. Furthermore, it was found that individuals who donate time to participate in volunteer activities achieve higher psychological well-being than those who donate money. Additionally, it was observed that individuals participating in volunteer activities with scarce time have higher donation intentions than those who donate money. When examining the moderating role of organizational trustworthiness, it was found that there is no significant moderating effect of trust on the relationship between psychological well-being and donation intention of individuals donating time and money. When the moderating role of perceived donation efficacy in the relationship was examined, a partial effect contrary to the researcher's assumptions was found. According to the findings, the impact of psychological well-being on the intention to donate scarce time decreases as the level of perceived donation effectiveness increases. In-depth interviews were conducted to identify the reasons behind these unexpected insignificant and partial effects of organizational trustworthiness and perceived donation efficacy. As a result of these interviews, three main themes regarding the donation processes of individuals who donate time and money were identified, and thematic maps were created separately for each group. These themes were named“Values for Participating in Charitable Actions,”“Emotional Results of Encountering Untrustable Nonprofit Organizations,”and“Expectations from Nonprofit Organizations.”According to the findings, encountering an untrustworthy nonprofit organization makes individuals unhappy. However, a noteworthy finding of the research is that despite the untrustworthy image of nonprofit organizations, individuals continue to donate their money or volunteer their time. Despite the erosion of trust, empathy established with those in need and perceived necessity leads individuals to allocate their resources to philanthropic activities. In the case of individuals participating in volunteer activities by dedicating their time, it was found that their donation intentions decreased as the duration of participation in volunteer activities increased. The empathy that donors develop with the people they spend time with increases in proportion to the time spent with them. This state, where the donor continues to put themselves in the shoes of those in need during accumulated periods, creates anxiety about falling into the same situations for the donor. This anxiety can lead to a decrease in the donors' intentions to donate. Considering the findings obtained, nonprofit organizations should consider the level of resources their current and potential donors possess when developing targeting and advertising strategies. Organizations that segment donors based on their income levels and available free time can maximize the amount of donated resources and tailor advertisements to the specific expectations of each segment. Advertising campaigns can be tailored according to the requested resources (money and time). The findings indicate that scarce time and money are associated with different construal levels. Therefore, advertising messages should be designed considering the construal levels of these resources. Organizations can increase the effectiveness of their campaigns by aligning their advertising strategies with construal levels of resources. Additionally, individuals may be exposed to resource scarcity during periods of high inflation, or their perceptions may change in this direction. Therefore, marketing professionals should pay attention to seasonal conditions and periodically review advertising content to enhance efficiency. Organizations should be transparent and accountable to build trust-based relationships with individuals. Although the findings of this study indicate that individuals are willing to participate in philanthropic activities regardless of the perceived trustworthiness of an organization, it remains essential for organizations to establish an image of being reliable to the public. Finally, nonprofit organizations should regularly report the outcomes of donations to their current donors and share content and reports demonstrating how the donations are utilized to enhance perceived donation efficacy and reach new donors. This thesis has various limitations that present opportunities for future research. Although scarce time and money were considered as the donated resources in this study, it can be stated that goods are also valuable resources for nonprofit organizations. Future research can examine construal level of different types of goods and investigate how individuals cognitively respond to the scarcity and donation of these resources. Additionally, this study only addressed the concept of money in terms of cash. Still, individuals can also make donations through other payment methods, such as credit cards or mobile payments. Each payment method has different characteristics that can affect individuals' construal levels and donation behavior. Future studies can examine the perceptions of other payment methods and their impact on donation behavior. Scarcity norms and perceptions may vary across social classes. Future research can also address the donation behaviors of specific social classes exposed to scarcity. Additionally, perceptions of money and time may differ across cultures. Similar research should be conducted with individuals from different cultural backgrounds to generalize the study results.

Benzer Tezler

  1. The relationship between key individual psychological resources and psychological well-being: A meta-analysis study

    Temel bireysel psikolojik kaynakların psikolojik iyi oluş ile ilişkisi: Bir meta-analiz çalışması

    AYŞEGÜL ARACI İYİAYDIN

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2024

    PsikolojiOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ZEYNEP SÜMER

  2. Çevrim içi platformlarda sunulan ikinci el lüksün tüketici perspektifinden değerlendirilmesi

    Evaluating second-hand luxury on online platforms from a consumer perspective

    FATMA NUR SARIKAYA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    İşletmeGalatasaray Üniversitesi

    İşletme Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. NİLŞAH CAVDAR AKSOY

  3. Üniversite öğrencilerinin rekreasyonel spora yönelik iyi oluş ve akademik aidiyet arasındaki ilişki

    The relationship between recreational sport well-being and academic belonging among university students

    ESLEM ÖZDEN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2025

    SporBartın Üniversitesi

    Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. FATİH YAŞARTÜRK

  4. Hz. Peygamber'e muâmelât ile ilgili yöneltilen sorularda muhatap- cevap ilişkisi (Bireysel- cinsiyet faktörü bağlamında)

    The interlocutir-response relationshipin the question asked to Prophet Muhammad (Peace be upon him) on social relations(in the context of individual-gender factor)

    ZEHRA BÜŞRA KARAMAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Dinİstanbul Üniversitesi

    Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MUSTAFA ERTÜRK

  5. Sağlık iletişimi perspektifinden Türkiye'deki 65 yaş ve üstü bireyleri anlamak: Sağlık ve yaşlanmaya ilişkin algı, tutum ve davranışlar üzerine bir araştırma

    Understanding people aged 65 and over in Türkiye from a health communication perspective: A Study on perceptions, attitudes, and behaviors regarding health and aging

    YAŞAR ŞEKERCİ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Halk SağlığıGalatasaray Üniversitesi

    Radyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. GAYE ASLI SANCAR DEMREN