Blues as musical pidgin-reflections from Türkiye
Müzikal bir pidgin olarak blues-Türkiye'den izlenimler
- Tez No: 958293
- Danışmanlar: PROF. SONGÜL KARAHASANOĞLU
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Dilbilim, Felsefe, Müzik, Linguistics, Philosophy, Music
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2025
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Müzikoloji ve Müzik Teorisi Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Müzikoloji ve Müzik Teorisi Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 141
Özet
Blues, kökeni XIX. yüzyıl sonları Amerika Birleşik Devletleri'nin güney eyaletlerine dayanan, yaklaşık 120 yıllık yazılı ve sesli kaynaklarla belgelenmiş bir müzik tarzıdır. Bu uzun tarihsel süreçte,“blues”adı altında üretilmiş müzikal ürünlerin aslında birbirinden oldukça farklı olduğu, yalnızca yüzeysel benzerlikler taşıdığı ve geniş bir çeşitlilik sergilediği görülmektedir. İlk olarak Amerika Birleşik Devletleri'nin güney eyaletlerinde ortaya çıkan blues, zamanla tüm dünyaya yayılmış ve bu süreçte, farklı coğrafyalarda birbirinden yüzeysel olarak ayrışan çok sayıda alt türün oluşmasına yol açmıştır. Bu çeşitlilik, blues araştırmacıları ve blues teorisyenleri için ciddi analitik zorluklar yaratmaktadır. Blues çatısı altında bir araya gelen yaklaşık 120 yıllık müzikal ürünlerin, tek bir tarzın parçası olarak kabul edilip edilemeyeceğini belirlemek ve bu alanı etkileyen, şekillendiren temel prensiplerin çerçevesini çizmek oldukça zorlayıcıdır. Nitekim bilimsel blues literatürü, tarzın tanımlanması konusunda da önemli problemlerle karşı karşıyadır. Müzikoloji ya da müzik teorisi açısından tüm blues evreni için geçerli kabul edilebilecek kapsamlı bir blues tanımı bugüne kadar yapılmamıştır. Aynı şekilde, blues'un evrimsel süreçlerini ya da bu tarzın neden ortaya çıktığını bütün blues evreninde açıklayabilecek kuramsal modellerin sayısı da oldukça sınırlıdır. Mevcut kuramların büyük bölümü, yalnızca blues'un belirli alt türlerine ya da belirli coğrafi temsillerine uygulanabilir niteliktedir. Bu tez, bahsi geçen kuramsal boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır. Türkiye'deki blues alanı oldukça yenidir; bu nedenle, alanın yapısı, onu oluşturan aktörler üzerinden okunabilir niteliktedir. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki blues'un evrimsel dinamiklerinden bağımsız şekilde 1990'lı yılların başlarında oluşan Türkiye'deki blues alanı, blues'un çıkış noktası olan Amerika Birleşik Devletleri'ndeki tarihsel oluşum süreçlerini karşılaştırmalı biçimde değerlendirmek açısından özgün bir inceleme zemini oluşturmaktadır. Bu tez, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki blues oluşum süreçlerini Türkiye'deki alanın perspektifinden okuyarak bir blues tanımı ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu tanım, iki aşamalı bir yöntemle geliştirilmektedir; ilk aşamada, Amerika Birleşik Devletleri menşeli, İkinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrası repertuvardan seçilen eserler, müzikal analiz yoluyla değerlendirilerek bazı metafizik prensipler ortaya konmaktadır. İkinci aşamada ise bu metafizik prensipler, Türkiye'deki blues alanındaki oluşum ve evrim süreçleriyle karşılaştırılmakta ve söz konusu tanım, bu süreçler doğrultusunda yeniden şekillendirilmektedir. İkinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrası Amerika Birleşik Devletleri menşeli blues repertuvarından metafizik prensipler çıkarmak amacıyla seçilen eserler, repertuvarın özellikleri doğrultusunda genişletilmiş ve uyarlanmış bir Schenker analiz yöntemiyle çözümlenmektedir. Blues eserleri, çoğunlukla çok kısa ve sürekli tekrarlanan formlardan oluştuğu için, bu yapısal özellikler doğrultusunda Heinrich Schenker'in teorisinde öngörülen tüm yapısal katmanlar her zaman açık biçimde gözlemlenemeyebilir. Bu tezde kullanılan analiz yöntemi, yalnızca Schenker'in teorisindeki en alt katmana, yani Ursatz'a [temel yapı] dayanmaktadır. Schenker'in sisteminde önemli bir yere sahip olan Mittelgrund [orta plan] katmanlarına atfedilen yapısal özellikler ise bu yöntemde Ursatz temelinde yeniden yorumlanmakta ve farklı hızlarda ilerleyen olası Ursatz biçimleri olarak çözümlenmektedir. Bu yaklaşımla, genişletilmiş Schenker analizi aracılığıyla, İkinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrası Amerika Birleşik Devletleri menşeli blues repertuvarına özgü bazı karakteristik özellikler gün yüzüne çıkarılmaktadır. Söz konusu analiz yöntemi ve basit tonal analiz yardımıyla tespit edilen bu özellikler, blues'un Avrupa tonal müziğinin temel unsurlarından bilinçli biçimde kaçınmaya yönelik çeşitli yöntemler içerdiğini ortaya koymaktadır. Bu kaçınma stratejileri, tez kapsamında üç ana metafizik yönteme dayanmaktadır: derin yapıdan kaçınma, mecaz-i mürsel ve gramerleşme. Derin yapıdan kaçınma yöntemleri, genişletilmiş Schenker analiz yöntemi aracılığıyla tespit edilmiş; ezgiye ya da armonik altyapıya uygulanan belirli yaklaşımlar yoluyla, blues eserlerinde tonal bağlamda beklenen yapısal çok katmanlılık bilinçli olarak engellenmektedir. Mecaz-i mürsel yöntemi, bir akorun ezgisel çağrışımlarını dönüştürerek onu Avrupa tonal müziği sistemindeki geleneksel kullanım kategorisinden farklı bir işlevsel düzleme taşımaktadır. Gramerleşme yöntemi ise, armonik altyapıdaki akorların işlevlerini doğrudan dönüştürerek, tonal sistem içerisindeki konumlarını yeniden tanımlamaktadır. Bu üç yöntem, blues içerisinde çok çeşitli yüzeysel tekniklerle uygulanmakta, bu tekniklerin tamamı, söz konusu metafizik prensiplere dayandığı için metafizik düzeyde tanımlanmaktadır. Bu üç ana yöntem, dilbilim alanında yaygın olarak kullanılan bir kavram olan pidgin dillerin özellikleriyle yüksek derecede benzerlik göstermektedir. Pidgin dilleri, ortak bir dili paylaşmayan bireyler arasında iletişim kurma ihtiyacından doğan; baskın bir sözcük dağarcığından yararlanan, ancak oluşum koşullarının etkisiyle belirli evrensel özellikler taşıyan dillerdir. Pidgin dillerin ortaya çıkışı, büyük ölçüde Avrupa emperyalizminin yarattığı tarihsel ve toplumsal koşullarla ilişkilidir. Bu dillerin çoğu, tropikal bölgelerdeki büyük çiftliklerde, zorlayıcı yaşam ve çalışma koşulları altında bir araya gelen çok uluslu tarım işçileri ya da köleler arasında oluşmuştur. Blues da oldukça benzer sosyal ve tarihsel koşullarda ortaya çıkmıştır. Amerika Birleşik Devletleri'nin güney eyaletlerinin kırsal bölgelerinde ortaya çıkan blues, ortak bir müzik kültürüne sahip olmayan bireyler arasında, baskın Avrupa tonal müzik sisteminin etkisi altında şekillenmiştir. İki aşamalı sürecin ilk aşaması sonucunda, blues müzikal bir pidgin dili olarak tanımlanabilmektedir. Bu tanım, blues'a dışarıdan bir bakış açısıyla yaklaşmayı mümkün kılmakta; tarzın oluşum ve gelişim süreçleri de bu perspektif doğrultusunda kavramsallaştırılabilmektedir. Ancak bu metafizik tanım, Türkiye'deki blues alanıyla karşılaştırıldığında çeşitli kuramsal açmazlar ortaya çıkarmaktadır. Söz konusu karşılaştırma doğrultusunda beliren bu problemleri anlamlandırmak ve tanımı buna göre yeniden yapılandırmak, ikinci aşamanın temel amacını oluşturmaktadır. İkinci aşama kapsamında, Türkiye'deki blues alanı incelenmektedir. Nitel veri toplamak amacıyla alandaki etkin müzisyenlerle gerçekleştirilen görüşmeler sonucunda, bu alandaki oluşum ve gelişim prensiplerinin metafizik düzeyde okunabilirliğinin mümkün olmadığı ortaya konmuştur. Türkiye'de blues, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki blues gibi özgün bir kültürel oluşum değil; aksine, yaygın popüler müzik repertuvarı içerisinden, bireysel çabalar ve arayışlar yoluyla keşfedilmiş ve inşa edilmiş bir müzik tarzı niteliği taşımaktadır. 1990'lı yıllarda, özgün Amerikan blues kayıtlarına ulaşmak oldukça zordu; plak mağazaları ya da kara borsa aracılığıyla edinilen kayıtlar, müzisyenlere düzensiz ve sınırlı biçimde ulaşmaktaydı. Bu nedenle, müzisyenlerin elinde bulunan blues materyalleri genellikle birbirinden kopuk ve heterojen nitelikteydi. Dolayısıyla blues'un zaten yapısal olarak bütünlüklü bir tarz oluşturmaması, söz konusu durumla birleşerek Türkiye'de blues'un tutarlı ve tanımlı bir tarz olarak algılanmasını daha da zorlaştırmıştır. Blues bir müzikal pidgin olarak kabul edilse dahi, pidgin dillerin evrensel oluşum süreçleri genellikle anlık ve ihtiyaç temelli koşullarda geliştiğinden, blues'un Türkiye'de popüler repertuvardan tersine mühendislik yoluyla türetilmesini açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle, metafizik blues prensiplerinin, müzisyenin karşısına çıkan yüzeysel olarak dağınık materyaller aracılığıyla doğrudan kavranması mümkün görünmemektedir. Buna karşın, Türkiye'de blues oldukça kısa sürede bir müzik tarzı olarak ortaya çıkmıştır. Blues öğrenim süreçleri bireysel deneyimlere dayansa da, bu kişisel yaklaşımlar tarzın her aşamasında kolektif üretime olanak tanımıştır. Müzisyenlerin bireysel süreçler aracılığıyla blues'u popüler müzik repertuvarı içinden keşfetmeleri, yapıbozumsal bir sürece işaret etmektedir. Bu bağlamda blues, söz konusu repertuvarda saklı bir iz (trace) olarak değerlendirilebilir. Müzisyenlerin bu iz'i sezerek takip etmeleri ve bu doğrultuda bir blues alanı inşa etmeleri, onun yalnızca bir iz değil, aynı zamanda bu iz'i ifşa eden bir yöntem olduğunu da ortaya koymaktadır. İz sürme ve onu açığa çıkarma eylemi, blues'un içinde yer aldığı popüler müzik türlerini de yapıbozum sürecine tabi kılmaktadır. Türkiye'deki blues alanı, tam da bu yapıbozumsal işleyişin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye'den çıkarılan bu varsayım, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki blues'un oluşum süreçleri için de geçerlidir. Amerika Birleşik Devletleri'nde blues, tonal müziğin bazı yapısal unsurlarını dışlayarak bu müzik sistemini anlam kaymasına uğratmakta ve böylece onu yapıbozumsal bir işleyişe maruz bırakmaktadır. Bu noktada, blues'un yapıbozumsal bir süreç olarak tanımlanması durumunda, tezin ikinci bölümünde ortaya konan pidgin tanımının geçerliliğini yitirdiği düşünülebilir. Ancak pidgin dillerin iç dinamikleri analiz edildiğinde, bu dillerin de yapıbozumsal süreçler aracılığıyla biçimlendiği görülmektedir. Derin yapıdan kaçınma, mecaz-i mürsel ve gramerleşme gibi yöntemler aracılığıyla, pidgin diller de sözcükleştirici dillerini dönüştürmekte ve benzer bir yapıbozumsal işleyiş sergilemektedir. Dolayısıyla, pidgin dillerin kendileri de yapıbozumsal süreçlerin bir ürünüdür. Bu bağlamda blues, bir müzikal pidgin dili olarak tanımlanabildiği gibi, aynı zamanda yapısökümcü bir süreç olarak da değerlendirilebilir. Bu iki tanım, blues'un iç dinamiklerini ve oluşum-gelişim süreçlerini kavramaya yönelik kuramsal bir çerçeve sunmaktadır. Bununla birlikte, blues'un bir tarz olarak tanımlanması da, bu tezin temel amaçlarından bir diğeridir. Yapıbozumsal süreçlerin oyun alanı ise, Batı felsefesinin bütününde olduğu gibi, kitap'tır. Batılı müzik felsefesinde tarz kavramı, Batı felsefesindeki kitap düşüncesiyle yüksek düzeyde örtüşmektedir. Kitap, fonosentrik ve logosentrik düşünce sistemlerinin yarattığı; yazının konuşmaya yaklaşmaya çalıştığı hayali bir bütünlük alanı olarak tanımlanabilir. Ancak yapıbozumsal felsefede hem yazı hem de konuşma dili kusurlu kabul edilir; anlam, sürekli ertelenir ve hiçbir zaman tam olarak ortaya çıkmamaktadır. Bu durumda kitap, yalnızca bir bahis ya da atıf nesnesi olarak varlık kazanır. Blues tarzı da, kendi oyun alanlarında şekillenmekte ve iz'(in)i görünür kılmaktadır. Tarz, tıpkı kitap gibi belirsiz ve yalnızca atıf düzeyinde işleyen bir kavram olarak, farklı bağlamsal düzlemlerde farklı biçimlerde ortaya çıkabilir. Bu nedenle blues tarzı, yüzeysel düzeyde oldukça çeşitli bir yapı sergilemektedir. Tezin son bölümünde, yapıbozumsal süreçlerin Türkiye'deki blues alanında etkin olan müzisyenlerin dünya görüşleri üzerindeki etkisi ele alınmaktadır. Bulgular, blues'un müzikal bir pidgin dili olarak ortaya çıkmasından kaynaklanan içsel süreçlerin yalnızca yapısal düzeyde değil, aynı zamanda anlam üretimi ve düşünsel yönelimler üzerinde de belirleyici olduğunu ortaya koymaktadır.
Özet (Çeviri)
The present thesis is an attempt at a definition of blues from the perspective of the field of blues in Türkiye. Even in its original U.S.-American manifestations blues is a superficially highly diverse style. This diversity has posed a problem to researchers on the subject - musicologists and music theorists alike - as conclusions drawn from superficial musical material will necessarily be limited to only part of the repertoire termed blues in the common practice of music cataloguing and the self-understanding of musicians. A comprehensive definition of blues, accounting for all of its possible substyles, has in the author's eyes hitherto not been established. The present thesis aims at closing this striking knowledge gap and providing a definition that will withstand comparison to the whole of the blues style. As a post 1990s non-U.S.-American field, the Turkish blues field provides insights into processes that are in the original U.S.-American blues field shrouded in the obscurity of history. As such, the Turkish field provides valuable insights into processes of blues acquisition, creation and continuation within an observable timeframe. The present thesis uses a two-step approach to elaborate a definition of blues. In the first step, a metaphysical definition of blues is proposed. This metaphysical definition is derived from a musical analysis of selected works of the pre-war and early post-war U.S.-American blues repertoire, based on a modified form of Schenkerian analysis and simple tonal analysis. As a conclusion of the first step, blues is defined as a musical pidgin, drawing on principles of avoidance of certain tonal musical traits in blues. The methods of avoidance show great similarities to the treatment of lexifier languages in pidgin languages. In the second step, the metaphysical definition of blues, is put to test against the reality of the Turkish blues field. The highly personalized processes of blues acquisition, creation and continuation in the Turkish field suggest a deconstructive rather than a metaphysical process to be at hand in the Turkish field. It soon comes to be understood that this is also valid in the case of original U.S-American blues. The thesis yet shows that pidgin languages are themselves means of the deconstruction of their respective lexifier languages, and as such blues is defined as a deconstructive pidgin language, a definition that holds up in its original U.S.-American and Turkish manifestations respectively. The notion of blues as a style is further equated with the concept of the book in Western philosophy, with all the faults that have been uncovered by a deconstructive reading of the concept. As such, blues becomes a method of deconstruction that plays out in a field roughly equated to the philosophical concept of the book, an in itself incomplete and never fully defined concept. The blues style is therefore defined as the fluid area deconstructive blues processes play out in, an area that can never be fully contained, thus providing an explanation for the high superficial diversity of the constituents of the style. The thesis is concluded with and investigation of ideological positions and the world-views of musicians in the Turkish blues field, showing that the notion of blues as a deconstructive pidgin language transcends the realms of pure music theory into the realms of world-view and ideology.
Benzer Tezler
- Blues müziği ve sonrasında popüler kültürle gelişen vokal teknikleri
Vocal techniques developed with popular culture in Blues music and afterwards
TİLBE AYÇA ERDOĞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
Sahne ve Görüntü SanatlarıBaşkent ÜniversitesiSahne Sanatları Ana Sanat Dalı
DOÇ. AYŞE GÜLÜM ÖTENEL
- Spatial analysis of musical diaspora culture
Müziğe bağlı diaspora kültürünün mekansal analizi
DENİZ ULUKSAR
Yüksek Lisans
İngilizce
2020
Müzikİstanbul Teknik Üniversitesiİç Mimarlık Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ERVİN GARİP
- George Gershwin'in müzik dili ve eserlerini etkileyen unsurlar
Musical language of George Gershwin and factors affecting his works
PELİN GÜRDER
- Elektro gitar eğitiminde caz, fusion ve rock türleri arasındaki kesişmeler
Intersections between jazz, fusion and rock genres in electric guitar education
ALİ ÖZEN
Yüksek Lisans
Türkçe
2017
Eğitim ve ÖğretimYaşar ÜniversitesiSanat ve Tasarım Ana Sanat Dalı
DOÇ. DR. MEHMET CAN ÖZER
- Conceptualizing a contemporary music performance with meditative musical features through influences of Shakuhachi music (Honkyoku) and Sufi music
Meditatif etkileri olan çağdaş bir müzik performansının Şakuhaçi müziği (Honkyoku) ve Sufi müziği etkileri ile kavramsallaştırılması
CANDAŞ UYGUN
Yüksek Lisans
İngilizce
2020
Müzikİstanbul Teknik ÜniversitesiMüzik Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ERAY ALTINBÜKEN